Riyâzü’s-Sâlihîn’den Allah yolunda cihadın ve şehadetin fazileti

Üsve-i Hasene olan Allah Resulü (s)’nün Allah yolunda cihad ve şehitlik hakkındaki hadislerinden bazıları…

HAKSÖZ HABER

Allah Resulü (s)’nün örnekliğini anlamak açısından hadis külliyatımız en önemli kaynak olma özelliğine sahip. Dünya ilim tarihinde biricik bir konuma sahip olan hadis ilminin başka hiçbir düşünce geleneğinde benzeri bulunmuyor. Hadislere dönük hassasiyet aynı zamanda ilim geleneğimizle kurduğumuz ilişki açısından da oldukça önemli şüphesiz.

Haksöz Haber’de, İmam Nevevi’nin (Allah ona rahmet etsin) bir Müslümanın günlük hayatında ihtiyaç duyacağı âyet ve hadisleri derlediği eseri RİYÂZÜ’s-SÂLİHÎN’den belirli veya irtibatlı konular ile alakalı hadisleri okuyucularımıza aktarmaya devam ediyoruz.


Allah yolunda cihadın ve şehadetin fazileti bahsi

Allah yolunda cihad etmek genelde herhangi bir konuda çaba göstermek mesabesine indiriliyor. Halbuki bu anlamı yanı sıra cihadın en temel çağrışımlarından biri kıtal olan cihaddır. Önce bu hususun hakkının teslim edilmesi gerekiyor…

Filistinli Müslümanların yıllardır süren savaştaki başarısı, Suriyeli Müslümanların uzun zamandır ortaya koydukları mücadele vb. örnekler düşünüldüğünde ortaya konulan çaba cihad ile taçlandığı vakit daha anlamlı gelmektedir. Allah Resulü’nün (sav) cihada teşvik eden hadislerinde bu bağlamda müminleri hayatı her yönüyle Allah’a has kılma cehdine yönlendiren bir bakış açısı dikkat çekiyor.

İmam Nevevi’nin eserinde cihad mevzunun en geniş çerçeveli konu başlıkları arasında olduğunu da ifade etmek gerekiyor. Allah Resulü’nün bu kadar fazla ön plana çıkarttığı bir hususun ehemmiyeti de daha rahat anlaşılacaktır. Bu hafta hazırlanan hadislerde şehadet konusuna da dikkat çekilmeye çalışıldı. Haftaya görüşmek nasip olur inşallah. Allah’a emanet olun!

Ayetler:

1-Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. (Tevbe, 9/36)

2- Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara, 2/216)

3- Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin... (Tevbe, 9/41)

4- Müminlerden özür sahibi olmaksızın (cihaddan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihaddan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah (Müminlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükâfat ile, kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihaddan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Nisâ, 4/95-96)

Hadisler:

1- Berâ (ra) anlatıyor:

Miğferini ve zırhını kuşanmış bir adam Peygamber’e geldi:

–Yâ Resûlallah, sizinle birlikte savaşayım mı, yoksa (önce) Müslüman mı olayım, dedi. Resûlullah (sa) :

Müslüman ol da, sonra savaş, buyurdu. O adam Müslüman oldu, sonra savaştı ve şehit düştü. Bunun üzerine Resûlullah (sa) :

Az iş yaptı, çok ecir kazandı, buyurdu.

Buhari, Müslim

2- Enes’ten (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sa) şöyle demiştir:

“Şehit dışında, cennete girip de, bütün dünya kendisine verilse dahi, tekrar dünyaya dönmeyi arzu eden kimse yoktur. Cennette gördüğü ikram ve itibardan dolayı şehit, dünyaya dönüp on defa şehit olmayı arzu eder,” buyurmuştur.

Bir rivayette ise “şehitliğin faziletini gördüğünden” denilmektedir.

Buhari, Müslim

3- Abdullah b. Amr b. Âs’tan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sa) şöyle demiştir:

“Allah, şehidin borç dışındaki bütün günahlarını bağışlar. “

Müslim’in diğer bir rivayeti de şöyledir: Allah yolunda şehit olmak, borç dışındaki bütün günahlara kefâret olur.

Müslim

4- Câbir’den (ra) rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir:

Bir adam:

–Yâ Resûlallah, Allah yolunda öldürülürsem yerim neresidir, diye sordu. Resûlullah:

Cennettir, buyurdu. Bunun üzerine o kimse elindeki hurmaları atıp şehit oluncaya kadar savaştı.

Müslim

5-  Enes (ra) anlatıyor:

(Bedir Savaşı günü) Resûlullah (sa) , ashâbıyla yola çıktı ve müşriklerden evvel Bedir’e ulaştı. Müşrikler de geldiler. Bunun üzerine Resûlullah (sa):

–Hiçbiriniz emrim olmadıkça bir şey yapmasın, diye talimat verdi. Müşrikler yaklaşınca, Peygamber (sa) :

Genişliği yer ve gökler kadar olan cenneti kazanmak için harbe hazır olun, buyurdu.

Râvi Enes (ra) sözüne devam ederek diyor ki: Ensar’dan Umeyr b. Hümâm:

–Yâ Resûlallah, genişliği yer ve gökler gibi olan cennet mi, dedi. Resûlullah:

Evet, deyince Umeyr:

–Vay be, dedi. Resûlullah’ın:

Neden “Vay be!” diyorsun, demesi üzerine:

–Vallahi yâ Resûlallah, başka bir şey için değil, cennetlik olmayı istediğim için söyledim, dedi. Resûlullah da :

Zaten sen cennetliksin, buyurdu. Bunun üzerine Umeyr ok çantasından çıkardığı hurmaları yemeğe başladı. Sonra:

–Eğer bu hurmaları yiyip bitirinceye kadar yaşarsam, bu uzun bir hayat olacak, dedi ve hurmaları atıp şehit olana kadar düşmanla savaştı.

Müslim

 

6- Enes’ten (ra) rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir:

(Necid’den) bir grup insan Peygamber’e geldi, Kur’an’ı ve sünneti öğretmesi için kendilerine birilerini göndermesini istediler. Resûlullah da onlara ensardan yetmiş adam gönderdi. Bunlara “kurra” denilirdi. Bunların içlerinde dayım Harâm (b. Milhân) da vardı. Kur’an okurlar ve geceleyin onu müzakere ederek öğrenirlerdi. Gündüzleri su getirirler, onu mescide koyarlar, odun toplayıp satarlar ve parasıyla Suffe ehli ve fakirler için yiyecek satın alırlardı. İşte Peygamber oraya (Necid’e) onları gönderdi. (Yolda giderken) bunlara düşman saldırdı ve gittikleri yere varmadan onları öldürdü. (Düşman tarafından kuşatıldıklarında) “Allah’ım, bizim haberimizi Peygamberimize ulaştır. Biz sana kavuştuk ve senden razı olduk. Sen de bizden razı ol!” dediler.

Enes’in (ra) dayısı olan Harâm’ın yanına arkasından bir adam gelip, mızrağını sapladı ve vücudunun bir tarafından diğer tarafına geçirdi. Bunun üzerine Harâm:

–Kâbe’nin Rabbi’ne yemin ederim ki ben (şehitlik mertebesini) kazandım, dedi. Resûlullah bu haberi alınca ashâbına şöyle dedi:

Kardeşleriniz öldürüldü ve onlar “Allah’ım, bizim haberimizi Peygamberimize ulaştır. Biz sana kavuştuk ve senden razı olduk. Sen de bizden razı ol!” diye niyaz ettiler.

Buhari, Müslim

 

7- . Enes (ra) anlatıyor:

Amcam Enes b. Nadr, Bedir Savaşı’nda bulunamamıştı.

“Yâ Resûlallah, müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım. Eğer Allah bundan böyle beni müşriklerle karşılaştırırsa onlara neler yapacağımı Allah görecektir.” dedi. Uhud Savaşı olup da Müslümanlar dağılınca Peygamber :

Allah’ım, ashâbımın yaptıklarından dolayı senden özür dilerim.” dedi. Müşriklere işaret ederek de, “Yâ Rabbi, bunların yaptıklarından uzağım.” dedi ve sonra düşmana doğru ilerlerken Sa’d b. Muâz’a rastladı ve ona:

 “Ey Sa’d b. Muâz, Nadr’ın Rabbi’ne yemin ederim ki cennet işte şurada. Uhud’un berisinden cennetin kokusunu alıyorum.” dedi.

Sa’d dedi ki: “Yâ Resûlallah, ben Enes b. Nadr’ın yaptığını yapamadım.”

Hadisi rivayet eden Enes:

–Amcamın üzerinde kimi kılıç, kimi mızrak, kimi ok yarası olmak üzere seksen kadar yara vardı. Öldürülmüş ve müşrikler tarafından kendisine müsle1 yapılmıştı. Bu nedenle onu kimse tanıyamamış, kız kardeşi ancak parmaklarından tanıyabildi, dedikten sonra şu âyeti okudu: “Müminler arasında öyleleri vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar, bu uğurda onlardan bir kısmı can verdi...” ve şöyle söyledi:

“Biz bu âyetin Enes b. Nadr ve onun gibiler hakkında nâzil olduğu kanaatinde idik.”

Buhari, Müslim

8- Semüre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sa) şöyle demiştir:

Bu gece rüyamda bana iki adam geldi, beni bir ağaca çıkarıp oradan da çok güzel ve mükemmel bir diyara götürdüler ki hayatımda ondan daha güzelini görmemiştim. Sonra onlar “Burası şehitlerin diyarıdır.” dediler.

Buhari

9- Câbir b. Abdullah (ra) anlatıyor:

Kendisine müsle yapılan (öldürüldükten sonra çeşitli azaları kesilen) babamın cesedi Resûlullah’a getirildi ve önüne konuldu. Yüzünü açmak için davrandım, fakat oradakiler beni engellediler. Peygamber (sa): “Melekler, onu kanatlarıyla gölgelendiriyorlar.” buyurdu.

Buhari, Müslim

10- Sehl b. Huneyf’ten (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sa) :

Allah Teâlâ, yolunda şehit olmayı gönülden isteyen kimseyi yatağında ölse dahi şehitler derecesine ulaştırır, buyurdu.

Benzer bir hadis Enes (ra) tarafından da rivayet edilmiştir.

Müslim

صدق رسول الله فيما قالوأو كما قال


[1] Yani, işkence ederek bütün uzuvlarını parçalayıp, cesedi tanınmaz hâle getirmişler, gözlerini oymuşlar, burun ve dudaklarını koparmışlardı.

İslam Düşüncesi Haberleri

Felah; fıtrat ve vahiyle yeniden buluşmamızda!...
Diyanetten hatırlatma: Tüm kumarlar haramdır!
Kemalistlerin cehaleti uçsuz bucaksız saçmalama özgürlüğü sunuyor!
İ’tizâl ile itidal arasında Allah nerededir?
Mutlak kötüye karşı el-Kassam’ın özgürleştirici ribatı ve cihadı