HAKSÖZ HABER
Allah Resulü (s)’nün örnekliğini anlamak açısından hadis külliyatımız en önemli kaynak olma özelliğine sahip. Dünya ilim tarihinde biricik bir konuma sahip olan hadis ilminin başka hiçbir düşünce geleneğinde benzeri bulunmuyor. Hadislere dönük hassasiyet aynı zamanda ilim geleneğimizle kurduğumuz ilişki açısından da oldukça önemli şüphesiz.
Bizler de bundan sonra Cuma günleri Haksöz Haber’de, İmam Nevevi’nin (Allah ona rahmet etsin) bir Müslümanın günlük hayatında ihtiyaç duyacağı âyet ve hadisleri derlediği eseri RİYÂZÜ’s-SÂLİHÎN’den belirli veya irtibatlı konular ile alakalı hadisleri okuyucularımıza aktarmaya çalışacağız.
Ahlakın güzel, huyun yumuşak, öfkenin dahi din için olması bahsi
Allah Resulü (s.a.v)’nün ahlaki davranışı amelin merkezine yerleştiren bakış açısı her davranışında Kitab-ı Kerim ile uyumlu bir hayat örnekliği ortaya çıkartmıştır. Bu açıdan bakıldığında Sünnet-i Seniyye’den bize kalan eylem metodu ahlak ve adalet üzerine inşa edilen bütüncül bir yaklaşımdır. İmam Nevevi bu hususta çok hikmetli bir tasnif yapıyor. Ahlakın güzel davranış ile olması gerektiği bahsinden sonra güzel ahlakın en önemli göstergesi olan olgun ve yumuşak huylu olma konusuyla devam ediyor.
Ancak insan bir makine değildir. Bu yönüyle davranışlarında kırıcı olmaktan uzak durması gerekirken zaman zaman öfkelenmesi, hiddetlenmesi de kaçınılmazdır. Nevevi de bu sebepten olsa gerek iki başlıktan hemen sonra din için öfkelenmek bahsiyle devam etmektedir. Yani Allah Resulü’nün müthiş örnekliği ve ilim geleneğimizin teyit ettiği üzere İslam insana parçacı bir mantıkla yaklaşmamış sevinciyle, öfkesiyle onu bütün bir canlı olarak ele almıştır. Tabii ki öfkesinin dahi din için olması gerektiğinin altını çizerek…
Ayetler:
1-Sen elbette büyük bir ahlak sahibisin. (Kalem suresi 68/4)
2-Allah’dan korkan kimseler, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever. (Al-i İmran suresi 3/134)
Hadisler:
1-Enes (rh) şöyle dedi:
Resulullah’a tam on sene hizmet ettim. Bana bir defa bile “öf!” demedi. Yaptığım bir şeyden dolayı “Niye böyle yaptın?” demediği gibi, yapmadığım bir şey sebebiyle “Şöyle yapsan olmaz mıydı?” da demedi.
Müttefekun Aleyh
2-Sa’d ibni Cessame (rh) şöyle dedi:
Resulullah (s.a.v)’ e bir yaban eşek hediye etmiştim. Fakat Resulullah onu kabul etmeyip bana geri verdi. Yüzüme bakıp da üzüldüğümü görünce:
“Hediyeni ihramda olduğumuz için almadık.” dedi.
Buhari, İbn Mace
3- Ebu Hüreyre (rh)’den rivayet edildiğine göre Resululah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olandır.”
Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace
4- Cabir ibni Abdullah (rh)’dan rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“İyi huylu olanlarınız, içinizde en çok sevdiğim ve kıyamet günü bana en yakın mesafede bulunacak kimselerdir. Güzel sohbet ediyor dedirmek için uzun uzun konuşmalar, sözünü beğendirmek için avurdunu şişire şişire laf edenler ve bilgiçlik etmek için lügat paralayanlar ise en sevmediğim ve kıyamet günü bana en uzak mesafede bulunacak kimselerdir.”
Ashab-ı kiram:
-Ya Resulullah! Güzel sohbet ediyor dedirtmek için uzun uzun konuşanları, sözünü beğendirmek için avurdunu şişire şişire laf edenleri biliyoruz. Fakat bilgiçlik taslamak için lügat paralayanlar dediğiniz kimlerdir? diye sorduklarında
-“Kibirli kimselerdir.” cevabını verdi.
Tirmizi
5-İbni Abbas (rh)’dan rivayet edildiğine göre Allah Resulü (s.a.v) Abdülkaysoğullarından Eşecc’e:
“Sende Allah’ın sevdiği iki özellik vardır: Yumuşak huyluluk ve ihtiyatkârlık.”
Tirmizi, Müslim, Ebu Davud, İbni Mace
6- Ebu Ya’la Şeddad ibni Evs (rh) rivayet edildiğine göre Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Allah Teala her varlığa iyi davranılmasını emretmiştir. Öyleyse canlı bir varlığı öldürmeniz gerektiğinde, bu işi can yakmayacak şekilde yapın. Bir hayvanı boğazlayacağınız zaman, ona eziyet çektirmeyip güzel bir şekilde kesin. Bu işi yapacak olan kimse bıçağını iyice bilesin, hayvana acı çektirmesin.”
Tirmizi, Müslim, Ebu Davud, İbni Mace, Nesai
7-Seleme ibni Ekva (rh)’den rivayet edildiğine göre Resullulah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Bir kimse kibirlene kibirlene sonunda zalimler grubuna kaydedilir. Böylece zalimlere verilen ceza ona da verilir.”
Tirmizi
8- Ebu Hüreyre (rh)’den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir; asıl yiğit kızdığı zaman öfkesini yenen adamdır.”
Buhari, Müslim
9- Aişe (rh) şöyle dedi:
Resulullah (s.a.v) Allah yolunda savaşma hali dışında ne bir kadına ne bir hizmetçiye, kısacası hiçbir kimseye eliyle vurmadı. Kendisine fenalık yapan kimseden intikam almaya kalkmadı. Yalnız Allah’ın yasak ettiği şeyler çiğnenince, o yasağı çiğneyenden Allah adına intikam alırdı.
Müslim, Ebu Davud, İbn Mace
10- Aişe (rh)’dan rivayet edildiğine göre, Mahzum kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyşlileri pek üzmüştü. Bunun üzerine:
-Bu konuyu Resulullah ile kim görüşebilir? dediler. Bazıları:
-Buna Resulullah’ın sevgilisi Usame İbni Zeyd’den başka kimse cesaret edemez, dediler.
Usame de onların istekleri doğrultusunda Hz. Peygamber ile konuştu.
Resul-i Ekrem (s.a.v) Usame’ye:
-“Allah’ın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için mi aracılık yapıyorsun?" diye buyurduktan sonra kalkıp bir konuşma yaptı:
“Sizden önceki milletlerin yok olmasına sebep, içlerinden soylu biri hırsızlık yapınca ona dokunmayıp, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca ona ceza vermeleriydi. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, onun da elini keserdim!”
Müttefekun Aleyh