Riyâzü’s-Sâlihîn’de edeb ve sırra sadakat bahsi

Üsve-i Hasene olan Allah Resulü (s)’nün edeb ve hayâ hakkındaki hadislerinden bazıları…

HAKSÖZ HABER

Allah Resulü (s)’nün örnekliğini anlamak açısından hadis külliyatımız en önemli kaynak olma özelliğine sahip. Dünya ilim tarihinde biricik bir konuma sahip olan hadis ilminin başka hiçbir düşünce geleneğinde benzeri bulunmuyor. Hadislere dönük hassasiyet aynı zamanda ilim geleneğimizle kurduğumuz ilişki açısından da oldukça önemli şüphesiz.

Haksöz Haber’de, İmam Nevevi’nin (Allah ona rahmet etsin) bir Müslümanın günlük hayatında ihtiyaç duyacağı âyet ve hadisleri derlediği eseri RİYÂZÜ’s-SÂLİHÎN’den belirli veya irtibatlı konular ile alakalı hadisleri okuyucularımıza aktarmaya devam ediyoruz.

Edeb ve sır saklama bahsi

Müslümanların tevazu içinde onurlu ve haysiyetli bir hayat sürmeleri onlar için vazgeçilmezdir. Zira din izzettir. Edepli tavır ise onurlu olmanın öncelikli şartıdır. Hayâ edeb sahibi insanın nişanesidir. Sır saklamak, ahde vefa gibi hususlar ise pekâlâ aynı başlık içinde incelenebilir.

Bugün içinde bulunduğumuz dünya türlü sapkınlıklarla edebe mugayir tavırları yaygınlaştırmaya çalışıyor. Eşler arasında veya arkadaşlar arasındaki ilişkiler bu sebeple yıpranıyor. Edebe uygun olan aynı zamanda İslami olan şeyleri de muhtevasında barındırıyor…

Ayetler:

1- Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur. (İsrâ, 17/34)

2- Antlaşma yaptığınız zaman, Allah’a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin... (Nahl, 16/91)

Hadisler:

1- İbn Ömer (ra) anlatıyor:

Resûlullah (sav), hayâ konusunda kardeşine nasihat eden ensardan bir adama rastladı ve “Onu rahat bırak; zira hayâ imandandır.” buyurdu.

Buhari, Müslim

2- İmrân b. Husayn’dan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav):

Hayâ, sadece hayır getirir, buyurmuştur.

Müslim’in bir diğer rivayetinde: Hayâ, bütünüyle hayırdır, buyrulmuştur.

Buhari, Müslim

3- Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle demiştir:

İman, yetmiş veya altmış küsur bölümdür; bunların en üstünü lâ ilâhe illâllahsözüdür. En aşağısı ise geçenlere sıkıntı veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imanın bir bölümüdür.

Buhari, Müslim

4- Ebû Saîd el-Hudrî (ra) şöyle demiştir:

Resûlullah (sav), örtüsü içindeki genç bir kızdan daha hayâlı idi. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde, biz bunu yüzünden anlardık.

Buhari, Müslim

5-  Ebû Saîd el-Hudrî’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

Kıyamet günü, Allah nezdinde derecesi en kötü olan insan, karı-koca olduktan sonra eşinin (yataktaki) sırlarını yayandır.

Müslim

 

6- Abdullah b. Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Ömer, kızı Hafsa dul kaldığında şunları anlatmıştır:

Osman b. Affân (ra) ile görüştüm ve “İstersen Hafsa’yı sana nikahlayayım.” diyerek ona bir teklif yaptım, fakat o, ‘düşüneyim’ dedi. Birkaç gün bekledim. Sonra tekrar karşılaştık ve bana:

–Bu günlerde yeni bir evlilik yapamam, dedi. Ardından Ebû Bekir es-Sıddîk (ra) ile görüştüm.

–İstersen Hafsa’yı sana nikahlayayım, dedim. Ebû Bekir (ra) sustu; bana hiç cevap vermedi. Ebû Bekir’e Osman’dan daha fazla gücendim. Aradan birkaç gün geçti, Peygamber Hafsâ’yı istedi. Ben de Hafsâ’yı onunla evlendirdim. Sonra Ebû Bekir’le karşılaştım, bana:

–Hafsa’yla evlenmemi teklif ettiğin zaman cevap vermediğim için belki bana

gücendin, dedi. Ben de, evet, dedim. Ebû Bekir:

–Hz. Peygamber’in, Hafsa’yı andığını bildiğim için, yaptığın teklife cevap vermedim. Peygamber’in sırrını ifşa edemezdim. Peygamber fikrinden vazgeçmiş olsaydı, ben Hafsa’yı kabul ederdim, dedi

Buhari

7- Sâbit’ten (ra) rivayet edildiğine göre Enes (ra) şöyle demiştir:

Resûlullah (sav), ben çocuklarla oynarken yanıma geldi ve bize selâm verdi. Beni bir işe yolladı. Bu yüzden annemin yanına gelmekte geciktim. Geldiğimde annem: –Neden geç kaldın, diye sordu. –Peygamber beni bir işe yolladı, dedim. –Ne için (nasıl bir iş için) yolladı, deyince: –O bir sırdır, dedim. Bunun üzerine annem: –Peygamber’in sırrını hiç kimseye söyleme, dedi.

Enes: “Ey Sâbit, yemin ederim ki, eğer bu sırrı birine söyleyecek olsaydım, onu mutlaka sana söylerdim.” dedi.

Buhari, Müslim

8- Câbir (ra) anlatıyor:

Peygamber bana:

–Bahreyn (zekât veya cizye) malları gelince, sana şunları şunları şunları veririm, dedi. Fakat Peygamber vefat edinceye kadar oradan bir şey gelmedi. Bahreyn malları gelince Ebû Bekir (ra):

–Resûlullah’ın kime sözü veya borcu varsa gelsin, diye ilân ettirdi. Ben de gittim ve:

–Peygamber bana şöyle şöyle vaatte bulunmuştu, dedim. Bunun üzerine Ebû Bekir (ra) bana bir avuç para ayırdı; saydım beş yüz (dinar/dirhem) idi.

–Bunun iki mislini daha al, dedi.

Buhari, Müslim

İslam Düşüncesi Haberleri

Kemalistlerin cehaleti uçsuz bucaksız saçmalama özgürlüğü sunuyor!
İ’tizâl ile itidal arasında Allah nerededir?
Mutlak kötüye karşı el-Kassam’ın özgürleştirici ribatı ve cihadı
Yaratılış gayesinden uzaklaşan insan huzurlu olamaz!
Öncelikli hedef neden tağuti otoritedir? Ve asabiye gündemleri geri itilmelidir!