Risalet ve Nübüvvet, Marmara Üniversitesi’nde Konuşuldu

Marmara Üniversitesi’nde faaliyetlerde bulunan DÜŞÜNCE VE HİKMET KULUBÜ, 2015-2016 yılının ilk programını Ramazan KAYAN ile Göztepe Kampüsü İbrahim Üzümcü Konferans Salonu’nda yaptı.

Kur’an Işığında Risalet ve Nübüvvet Kavramları başlığı ile yapılan program, aynı zamanda kampüslerdeki meal derslerinin açılışı niteliğinde idi. 15 Ekim Perşembe 14.00’da yapılan programın sunumunu kulüp başkanı  Ömer EKMEN gerçekleştirdi.  Konuşmasına Kulüp faaliyetlerini tanıtarak başlayan Ekmen,  “Peygamberler toplumsal sapma dönemlerinde insanları batıl çizgiden çıkarmak için bir misyon üstlenmişlerdir. Denilebilir ki peygamberlik bir suskunluk ve durgunluk döneminden sonra ortaya çıkan yeniden diriliş ve atılım hareketidir. Bu sebeple risalet ve nübüvvet Kur’an’ın temel konularındandır.” İfadelerini kullanarak Kur’an tilavetini de sundu ve ardından sözü Ramazan Kayan’a devretti.

Ramazan Kayan, yeni hicrî yılımızın ümmetimiz ve bizler için hayırlara vesile olmasını, özgürlüğe, onura, barışa ve kardeşliğe yürüme vesilesi olmasını temenni ederek  konuşmasına başladı. “Fitnenin, fesadın, karmaşanın, kaosun, krizin yaygınlaştığı ya da toplumsal çürümelerin, kokuşmaların yaygınlaştığı zaman diliminde İslamî yaşamı sürdürmek, İslamî çizgiyi korumak bana hicret etmek gibidir.” Hadisini örnek vererek konuşmasını “Zorlu zamanlarda dahi çizgiyi bozmadan devam etmek hicretle eşdeğer görülüyor. Peygamberle nasıl hayat bulacağız, nasıl hicreti gerçekleştireceğiz bunun cevabını arayacağız. Fizîken, bedenen ona gitmemiz gerekmiyor;  ancak, duruş ve  yaşam biçimi olarak ona yakın olabilmenin, onunla birlikte olabilmenin şifresini, çözüm yolunu 1400 yıl öncesinden bizlere kendisi haber veriyor. Ona nasıl yürüyeceğimizi, nebevi bir yürüyüşü, nebevi bir mücadeleyi nasıl gerçekleştirebileceğimizi bize açıklıyor.” İfadeleri ile sürdürdü.

Kavramlarımızla alakalı yozlaştırılmalara değinen Kayan, ‘cihad’ kavramı için “Şu an zihinlerde neye çağrışım yapıyor? Müslümanların olmazsa olmazı cihadı bugün adeta kullanmaktan imtina eder hale gelmişsek bunun sebebi cihadın hakkını veremememiz, sahih bir cihad düşüncesi üzerinde yoğunlaşamamamızdır. Birileri işlediği cinayetlere “cihad” dediği zaman zihinler allak bullak olabiliyor. Ama buradaki suç sadece onların değil, cihadı gündemleştirip de cihadın içini sahih ve doğru biçimde dolduramadığımız için aynı zaman da bizim de suçumuz.” İfadelerini kullandı.

4M Formulü

“Ey iman edenler sizi, size hayat verecek şeye davet ettiği zaman Allah’a ve Rasulüne icabet edin..” (Enfâl/24) ayetini örnek veren Ramazan Kayan, konuşmasına şu şekilde devam etti; “Kokuşmuş, ölü bir hayattan diri bir hayata geçiş yapmak istiyorsanız Allah ve Rasulüne icabet ediniz ve O’nun çağrısıyla hayat bulunuz. Dirilişin merkezi orası. Bugün bize basit, batıl, boş hayatlar değil Hz. Muhammed ile netleşen, güzelleşen temiz hayatlar lazım. Bu bakımdan hayatı yeniden kurmanın ve sürdürmenin formülünü ondan alıyoruz. Hayalimizdeki Muhammed değil, hayatımızdaki Muhammed bizim için kurtarıcı olacaktır. O’nun ortaya koyduğu yaşam tarzı bizim için kurtarıcı olacaktır. Bu hayatı kurmak için ne yapmamız lazım? Onun için de size bir formül vereceğim ‘4m formülü’ diyorum buna:

1.Düşünce dünyamızda merkezde Kur’an olacak.

2.Yaşayış biçimimizin mimarı Hz. Muhammed olacak, Muhammedî sünnet olacak.

3.Bu hayatı gerçekleştirmedeki model Ehl-i Beyt olacak.

4.Bu hayatı gerçekleştirmedeki metod Siyer-un Nebî olacak.

Bunlarla makbul ve meşrû bir hayatı gerçekleştirebilme zemin ve fırsatını elde etmiş olacağız. Bunların üzerinde yoğunlaşmamız gerekecek. İşte bunun için önce doğru bir peygamber tasavvurumuz olmalı.”

O, El-Emîn olduğu kadar El-Emîr’di de..

Ramazan KAYAN, “O’nun El-Emîn’liğini konuşup da El-Emîr oluşunu, komutan oluşunu, hayatla ilgili direktiflerini, buyruklarını göz ardı edersek bütüncül bir peygamber tasavvurunu yakalamış olmayız.. Peygamber sadece vaaz veren peygamber değildi, vaz eden (hüküm koyan) peygamberdi de. Onun yüce ahlakın yanında muhteşem bir ahkam getirdiğini de unutmayalım. Peygamberin ahlakını alıp ahkamına sırtımızı dönemeyiz. O, barış peygamberi olduğu kadar direniş peygamberidir de. O, aynı zamanda savaş peygamberidir. Minberde olan peygamberi görür de siperde olan peygamberi görmezsek O’nu tanımakta eksik kalmış oluruz. Cübbesini görür de zırhını görmezsek onu eksik tanımış oluruz.” İfadeleri ile eksik aktarılan peygamber sıfatlarından bahsetti.  

Peygamber insan üstü değildir ama üstün bir insandır.

Kişilere göre evrilmiş; demokrat, sosyalist, militan, mistik, mülayim vb. peygamber anlayışlarına değinerek eleştirilerde bulunan KAYAN, konuşmasına devam ederken; “Herkesle uzlaşabilen, herkesle barışık, dostu-düşmanı olmayan bir peygamber tasavvuruyla karşı karşıya kalabiliriz. Kimileri de onu terörize etmeye çalışıyor. Sadece kılıcı olan bir peygamber.. Kimileri karikatürize ederek hayatın dışına itmeye çalışıyor. Kimileri nötralize etmeye çalışıyor. İddiası, iradesi, mücadelesi olmayan sadece güzel ahlakı olan bir peygamber tasavvuru üzerinde duruyorlar. Ama biz abartmayacağız. Aşırı yüceltmeyeceğiz de indirgemeci bir yaklaşımla onu küçültmeyeceğiz de. Ne postacı seviyesine düşüreceğiz ne de insan üstü özellikler yükleyeceğiz. Peygamber insan üstü değildir ama üstün bir insandır. Allah’ın vahiyle desteklediği bir peygamberdir. Hıristiyanlar peygamberlerini övmek adına Allah’ın oğludur demeye başladılar ve insanlar üzerindeki etkisini kırdılar. Yahudiler iki türlü uygulamada bulundular birinci olarak ‘Uzeyr Allah’ın oğludur.’ dediler ikinci olarak onları sıradanlaştırdılar ve hatta katlettiler.” İfadelerinde bulundu.

Her Rasul Nebidir; ama her Nebi Rasul değildir.

Ramazan KAYAN, Kur’an’dan örneklerle risalet ve nübüvvet kavramlarının özelliklerini ele alırken şu şekilde bir sıralamada bulundu:

1.Peygamberler birer beşerdir, insandır. (İbrahim /11, Kehf/ 110)

2.Eminlik, sadakat, doğruluktur. (Tüm peygamberler “Ben sizlere gönderilmiş emin bir elçiyim” demişlerdir.)

3.Allah Hz. Peygambere ve diğer peygamberlere kitapla birlikte hikmet verdi. (Bakara/151, Cuma/1-5)

4. Peygamberler müjdeleyici ve uyarıcıdırlar. (Ahzab/45)

5.Peygamberlerin tebliğ sorumluluğu vardır. (Maide/67)

6.Peygamber örnek ve şahitti. (Bakara/143, Ahzab/21)

7.Sefere çıkan bir peygamber

8. Rehberlik, Yol göstericilik. (Nisa/80)

9. Takva sahibi oluş. (Ahzab/1)

“Hz. Musa ile kavmi arasına sarımsak ve soğan girdi. Acaba bizim Hz. Muhammed’le aramıza hangi soğanlar giriyor diye düşünmemiz gerek. Ona çokça salavat getirelim. Salavat sadece onu selamlamak değildir, Onu savunmaktır. Onun arkasında durmaktır, ona karşı sadakat ve samimiyettir. Onunla birlikte sefere çıkmaktır. Salavatı da kolaylaştırmışız. Sadakatimizi, samimiyetimizi, saygımızı, sevgimizi ve en önemlisi sorumluluğumuzu sonuna kadar sürdürerek hep salavat üzerinde olmaya gayret edelim. Allah ve melekler de peygambere salavat ederler, yani onu desteklerler. Bizim de peygamberi desteklememiz lazım, arkasında durmamız lazım. Onun çizdiği yoldan, belirlediği hedeften asla ve asla kopmamamız lazım.” Cümleleriyle konuşmasını sonlandıran KAYAN, öğrencilerin sorularını cevapladı. Program sonunda katılımcılara Mevdudi’nin İslamî Kavramlar kitabı hediye edildi.

Foto-Haber: Büşra Murat

Etkinlik-Eylem Haberleri

Ali Emre: “Gazze’nin bize değil, bizim Gazze’ye ihtiyacımız var”
Saraçhane'de eller Gazze için semaya kalktı: Lübnan halkının yanındayız!
Özgür-Der Gazze’de yemek ve temiz su dağıtımını sürdürüyor
Muşlu Müslümanlardan "Seccadeni Al Gel" etkinliği
Ankara'da "Soykırıma İsyan Filistin'e Destek Yürüyüşü" düzenlenecek