Resmin eksik parçaları

Ahmet Taşgetiren

Şener Eruygur... Hurşit Tolon...

Ayışığı... Eldiven... Yakamoz... Sarıkız... 

Özden Örnek'in Darbe Günlükleri...

Cumhuriyet'in "Genç Subaylar rahatsız" yayınları...

TSK bünyesinde Cumhuriyet Çalışma Grubu...

Eski Genelkurmay Başkanı Em. Org. Hilmi Özkök'ün "Davet edilirsem şahitlik yaparım" sözü...

Atatürkçü Düşünce Dernekleri...

Çağdaş Yaşamı Destekleme Dernekleri...

Cumhuriyet mitingleri..

"Ordu göreve" pankartları...

İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu:

-Ak Parti yüzde 95 oy alsa bile bazı şeyleri yapamaz.

Mehmet Haberal - Patalya Oteli toplantıları...

Bedrettin Dalan'ın işleri...

DSP'deki operasyonlar...

Halkevleri...

Üniversiteler bünyesinde ADD çevresinde oluşturulan militan gençlik grupları...

Şu, alt alta sıraladığım kişi ve örgütlerin birbiriyle bağlantıları bulunduğunu Türkiye'de herkes bilir.

Buradan yola çıktığımızda, bu ilişkiler ağı, net bir biçimde ortaya çıkmadan, halen yürümekte olan Ergenekon davasının tüm boyutlarıyla ortaya çıkmayacağını da  herkesin bilmesi gerekir.

Bir darbe hazırlığı olmuşsa, darbe hazırlığına dair bilgi, bizzat Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi içine girmiş ve engellenmişse,  bunun için kitle hareketleri örgütlenmiş ve devreye sokulmuşsa, medya burada rol almışsa, üniversiteler bu işin içine sokulmuş ve kimi rektörler "Ordu Göreve" pankartları eşliğinde gösteri yapmışlarsa, üniversiteler, bu rektörlerin bilgisi içinde siyasi bir misyona soyundurulmuşsa...

18 ilde, 83 adreste gerçekleşen 12'nci dalgayı neden yadırgamalı?

"Bu operasyonun üniversitelere, bilim adamlarına karşı yapıldığı" iddiası çok zorlama.

Hangi üniversiteye operasyon yapılıyor?

Evet, bir dönem bazı üniversite rektörleri, bazı öğretim üyeleri, bilimin ötesinde militan bir misyona soyundular, ünvanlarını ve üniversitenin imajını, o militan misyon etrafında kullanmaya kalkıştılar...

Şimdi o militan misyonun ne kadar meşru zeminde icra edilip edilmediği ortaya çıkarılacak.

Bilim adamlığı ve bilim kurumu unvanı, hangi ölçüde Ergenekon örgütüne monte edildi, bu anlaşılacak?

Bu anlaşılmasın mı?

Türkan Saylan ismine gelelim...

Son operasyonda o da evi arananlar arasında...

O, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin beyni...

Bir hayli eğitim çalışmasında etkin rol aldı.

"O da mı?" sorusu soruluyor, sorulacak. 

Şu anda, Saylan'ın davada nerede yer alacağı henüz belli değil.

Ama, Cumhuriyet mitinglerinde katılımcı kitle ile yürütücüler arasında bir hesap farkı bulunduğu herkes tarafından biliniyor. O ortamda Türkan Saylan'la mitingciler arasında bir farklılaşma olduğu da biliniyor.

Operasyonların depremler oluşturması tabii.

Çünkü bir çok tanınmış sima, sistemin bir çok noktasında kilit görevde bulunurken, bir organizasyonun halkaları haline gelmiş...

Kim gelmiş, kim gelmemiş?

-Ben, meşru değişimlerden yanayım. Sistemin zorlanmasına karşıyım, bunlar memlekete hayır getirmiyor, diyebilmiş?

Hilmi Özkök'ün yaşadığı zorluğu hatırlayalım:

Bir Genelkurmay Başkanı astları tarafından "İmam" diye niteleniyor, "demokratlığı" aşağılanıyor.

Darbeyi gerçekleştireceklerine yüzde yüz inananlar, deyim yerindeyse zıvanadan çıkmış.

Darbe gerçekleşse, Hilmi Özkök, belli ki darbeye direnmekten, Cumhuriyet'e ihanetten bilmem neden yargılanacak.

-Ben bu işte yokum!

Demek, bunu göze almayı gerektirir. Tek ümidiniz, darbenin olmamasıdır.

Bunlar yaşanmış bu ülkede.

Dolayısıyla, mesela Hilmi Özkök dinlenmeden, Ergenekon davasının gerçek boyutlarıyla ortaya çıkması mümkün müdür?

Onun için daha operasyonlar bitmedi, demek yanlış değildir.

Davayı yürüten savcı ve yargıçlar, zor bir işi yapıyorlar.

Bir kampanya var. Geniş bir çevrenin iştirak ettiği bir kampanya var. 18 ilde, 83 nokta... 20'ye yakın gözaltı...  Bu, geniş bir çevreyi rahatsız etmek demek. Buna rağmen, davayı kararlılıkla yürütmek kolay değil. Ama savcılar, yargıçlar kararlılıkla gidiyorlar. Hayırlısı olsun!

BUGÜN