Reklamlar ve Aile Programları Üzerinden Sistematik Manipülasyon

Hüseyin Acarlar, manipülasyon kavramını mercek altına aldığı yazısında, reklamlar ve sözüm ona aile programları üzerinden kitlelerin sistematik olarak maruz bırakıldığı manipülasyon örneklerine dikkatleri çekiyor.

Hüseyin Acarlar’ın Yeni Akit gazetesinde yayımlanan yazısı (18 Mayıs 2020) şöyle:

Manipülasyona Karşı “Ölü”ye Yatmak

Süratli olan kişi çevredeki manadan uzak kalır. Nedeni bir an önce hedefe varma isteğidir. Hız, manayı ve derinliği yok eder. Bugün Modern hayatın bütün enstrümanları ise hıza ve haza endeksli ürünlerdir. Günlük diyaloglarda “ne yapıyorsun” sorusuna “koşturuyorum” cevabı verilmesi nedendir dersiniz?

Zamanla yarışılmayacağını keşfedenler yavaşlarlar. Yavaş olma durumu hafızayı diri tutar. Hız hatırlamayı yok eder. Manipülasyon dediğimiz durum da hızdan beslenir.

Önce uhulet(sükûnet)…

Haberleşmede (Enformasyon) ileti (haber)sağlıklı bir zeminde temerküz ediyor mu? Modern dönemde bunun cevabı maalesef “hayır”dır. Hayır demenin en büyük nedeni dijital enformasyonda özellikle sosyal medya aygıtlarındaki hız ve hazın gerçeği görmeyi engellemesinden kaynaklanıyor. Sihirbazın el çabukluğunu buna benzetebiliriz. Büyüleyici ama gerçek değil.

Gerçeği engellemeye dönük çabaya iletişim dilinde manipülasyon deniyor.

Manipülasyon, geniş kitlelerde ´şartlandırma´ (Pavlov'un şartlı refleksi anlamında) ile karıştırılan bir kavramdır. Manipülasyon, şartlandırmadan farklı olarak psikolojik teknikler marifetiyle, hedef kişi ya da kitleyi, istendik davranış veya kanaat değişikliğine getirmektir. Manipülasyon teriminin, günlük yaşamda kişiler arası ilişkiler alanında -davranış değişikliği- ve iletişim alanında -kanaat değişikliği- iki farklı durumu olduğunu söyleyelim.

Manipülasyon, doğrudan elde edilemeyecek bir şeyi elde etmek için dolaylı teknikler kullanmaktır.

Burada en önemli kavram özgürlüktür. Bütün reklam tekniğinde abrakadabra buradadır. Hukuki sıkıntılar oluşturmama açısından reklam örnekleri vermeyeceğim. Siz değerli okuyucunun burada biraz soluklanıp izlediğiniz reklamları düşünmesini rica edeceğim. Ya da reklamlara bu gözle bir daha bakın. Burada amaç, insanların kendiliğinden yapmayacakları bir şeyi tamamen özgür bir şekilde yaptıklarına inandırmaktır. Manipülasyonda, serbest seçimde bulunmaya dayalı özgürlük duygusu ve hatta özgürlük illüzyonu büyük önem taşır. Birinci temel karakteristik özellik; zorlamadan razı olmak bunu özgür iradeyle(!) yapıyor olmak. Sosyal medya kullanıcılarının kendilerini özgür sanmaları manipülasyona açık hale gelmeleri anlamına gelir.

Üzerine “objektiflik” sosu dökülmüş manipülasyonun tadından geçilmez.

Psikolojide en bilinen manipülasyon tekniklerinden bazılarını ismen de olsa zikretmemde fayda var. “el alıp kol kapma tekniği´ (foot-in-the-door; kapıya ayak koyma tekniği/Freedman ve Frazer, 1966)”,

“Oltaya takma (law-ball tekniği /Cialdini ve ark. 1978)”,

“yüzüne kapıyı çarpma (door-in-the-face tekniği /Cialdini ve ark. 1975)”gibi bunların çeşitli versiyonları (açık ve zımni tarzlar, klasik ve yeni tarzlar, vb.)

En çok maruz kalınan Finansal manipülasyon iki türlü cereyan eder:

Birisi insanları kandırarak bir menkul kıymeti almaya veya satmaya sevk etmeye veya menkul kıymetin fiyatını yapay bir seviyede tutmaya yönelik davranış. Diğeri, menkul kıymet piyasalarında arz ve talebin serbest bir şekilde karşı karşıya gelerek fiyatları belirlemesine yönelik sürecin kasıtlı olarak engellenmesi.

Güncelin içinde Manipülasyonların en tehlikelisi kültürel olanadır. Çok masumca ironi var zannedersiniz.

Bilinir ki zihnimizde kavramlar birbirleriyle bir şekilde bağlıdır. Herkesin zihinsel şeması farklıdır, ancak bazı kitlesel araçlar ve yayınlar sayesinde bazı kavramları ortak paydada buluştururlar. Özellikle dil ve kültür manipülasyonlarında sıklıkla bu suiistimal edilir. İkili kelimeler, sloganlar, değiştirilen atasözleri ve özdeyişler ile çeşitli kavramlar anlamlarından çıkarak size başka şeyleri çağrıştırır. Uzun sürelidir ve tekrara dayanır. Temelinde çağrışım tekniği yatar.

Somut örneklerden gidersek;

"Ben bilmem, beyim bilir." sözünü tarihe karıştırmak adına yapılan "Ben Bilmem Eşim Bilir" TV programı gibi. İlk söz ataerkil toplumun getirisi, ikinci söz ise bu kültür üzerine yama edilen, oluşturulmak istenen yeni kültür için "yeni toplum programı" yüklemesidir.

“Özgür-Bölgeniz burada! Falanca Otelleri’nde!” gibi reklamlara ne demeli? "Özgür-Bölge" diye bir kavram olabilir mi? Özgürlük bir bölgeye sığdırılabilir mi? Hatta bu kandırmacayı kırmızı-beyaz şeritler içindeki bir sloganla yapanlar size bir şey çağrıştırıyor mu?

“Faturasız hattın özgürlüğünü yaşayın” yada siz daha iyi olasınız diye biz çalışıyoruz… Sizin için iftar bizim için iftihar vakti”, “Sizin teknolojiniz” vs.

Margarin ambalajlarının kırmızı beyaz renkte olmasını tesadüflere bağladıysanız eğer siz hala safsınız ve bu saflık güzel bir şey? Ve sakın bozmalarına müsaade etmeyin.

İzdivaç programları kutsal aile bağlarını yok etmeye dönük dil ve değer erozyonu oluşturan programlardan öte bir şey değildir. Manipülasyon tuzağıdır.

Yemek programlarındaki formatların birçoğu nimet yani kutsal sofra adabına indirilen balyoz manipülasyonlardan oluşuyor.

“Eviniz döşeyelim” “alışveriş programları” tüketim oluşturmaya dönük üretim mahsuru toplum oluşturmaya yarar sadece.

Sosyal medyada ise özellikle siyasal içerikli manipülasyonlar çok rahat ötekileştirme malzemesidir. Toplumsal iletişimde nefreti körüklemekten öte faydası görüldü mü?

Hız hafızayı öldürür demiştik. “Mültecilerin üniversiteye sınavsız girdiği”, “bazı özel sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlandıkları ve maaş aldıkları” gibi iddiaların neye matuf olduklarını hatırlayın. Mülteci nefreti oluşturmaktan, siyasal kamplaşmalardan öte kim faydasını gördü bu yalanların?

Örnekleri çoğaltmak mümkün…

Zihin yönlendiren profesyoneller iktidarında, alaturka dizimiz ekmek teknesindeki aforizmayla ön tedbir alınabilir. Hatırlayınız! Ekmek Teknesi dizisinde Heredot Cevdet’in asistanı mahallenin sakin berberini. Heredot saatlerinin en gaz anında "bbbrübrübrjbrubııbleleyy" şeklindeki patlamasıyla gönüllerde yer etmişti. Ve tek aforizması vardı. “acele etmemek lazım.

Haz ve hıza karşı slogan “acele etmemek lazım!” Vesselam...

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!