Hitler Almanyası- 1936 yılında dönemin Prusya Adalet Bakanı ve Halk Mahkemesi Başkanı Dr. Roland Freisler’ın konuşması:
“Bizim adalet çabamız, acaba cezayı hak eden hainleri adaletsizce mi cezalandırıyorsunuz sorusunun yanıtı olmamalıdır.
Adalet çabamız hainlerin cezalarının tayininde şu soruyu sordurabilmelidir:
Hukuk koruyucuları olarak adına ceza takdir ettiğimiz devletin hainlere yanıtı kâfi midir ve gerçekten de milletimizin yaşam mücadelesinin içten ve dıştan güçlenmesine yeterli mi?
Bugün her zamankinden daha fazla geçerli olan ilke şu olmalı: Alman milletini güçlendiren ne ise, adalet ancak odur!”
Ne kadar harikulâde sözler, değil mi?
Ben de, içinde bulunduğumuz Şu Özel Günler’e ithafen, 1936 Almanyası ‘adalet bakanı’ sözlerini, şu şekilde yinelemek isterim:
“Kemalist Rejimi güçlendiren ne ise, adalet ancak odur!”
Yukardaki alıntıyı Hakiki Bir Hukuk İnsanı olan, aziz bir ahbabım yolladı.
O, aziz ve değerli ahbabımın bu ülkede Adalet Bakanı ya da Anayasa Mahkemesi Başkanı olduğu günler, bizim Hakiki Demokrasi’ye, Gerçek Hukuk Düzeni’ne geçtiğimiz günler olacak.
AK Parti’nin ‘demokrasi ayıplı’ (eski) Adalet Bakanı Cemil Çiçek habire “Biz bu maddeleri SİZDEN aldık” diye de savunuyordu 301 gibi maddelerimizi yabancı gazetecilere.
Mussolini İtalyası’ndan, Hitler Almanyası’ndan devşirme maddelerle (Nalıncı Keseri) donatılmış 12 Eylül Mirası Anayasamız, bu kara günlerimiz içinmiş işte!
AK Parti NE kadar Cemil Çiçek gibi ‘forever&ever’ figürlerle Sistem’e yaranmaya çalışsa, ne kadar Askeriye’nin yanında/gerisinde durup “Harekât mı? Emriniz olur, paşam” yapsa, Şemdinli Davası’nda savcıyı harcatıp Askeri Mahkeme’nin beraat kararlarıyla Kürt Halkı’nı gündüz gündüz bombalamış ‘görevlileri’ onaylasa- NE yapsa, NE etse yaranamadı da yaranamadı Sistem’e.
Kemalist Rejim en son üniversitelerde türban serbestisiyle işkillendi ve de 12 Eylül Anayasası’yla elleşilme ihtimaliyle.
İhtimaldi, ama ufukta belirmişti.
E, muhalefet partisi CHP de hakikaten Sav’layanlardan, defne sabunuyla yıkanmış ışıltı saçlar ve kanalını ‘dincilere’ satarak başlattığı ‘hareketin’ karşılığını dolara tahvil eden abuk sabuklardan oluştuğundan-
İş, başa; yani Uluğlar Uluğsu Türk Yargısı’na düştü. Ben Türban Davası’nda Anayasa değişikliğinin iptali kararı çıkacağına, eminim.
AK Parti’nin kapatılması yönünde karar çıkacağına da.
BU Anayasa Mahkemesi, ‘367 Kararı’nın anayasa mahkemesi!
Şimdi muhalefet taktik ve tekniğini Yüce Türk Adaleti’ne yol göstermeye dayamış bulunan Deniz Baykal “Yargının Başbakan’ın bağımsız adaylığı hakkında içtihat kararı alması gerekli” şansonuna geçti.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı’nın Erdoğan’ın seçimlere katılabilirliğine/başbakan olabilirliğine getirilebilecek sözlerini DE ‘yadırgamış’ Baykal.
Adalet Ombudsmanımız Sabih Kanadoğlu da yeşil ışık yakmıştı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığının/başbakanlığının olabilirliğine oysa.
ARTIK Kapatma Kararı’yla+Üniversitede Türban Yasağı’yla yetinmek istemiyor görünüyorlar.
AK PArti de kapatılsın, Tayyip Erdoğan’ın siyasi kariyeri de sonlansın.
Demokrasi PAHASINA korudukları laiklik, hakiki bir laiklikten ziyade Kemalizm Dini. Kadirimutlakların Kemalizm Dini modeli. Eşsiz. Benzersiz.
Kemalist Rejimcileri asıl deli eden de KARŞI tarafın kadrolaşması ihtimali, potansiyeli, hakikati.
Gerçekten de Kemalizm Dini Fanatikleri pahasına kadrolaşmakla feci şekilde meşguldü AK Parti.
“Onları sökelim, biz semirelim Devlet’te. Kademe kademe.”
AK Parti’nin Hakiki Demokrasiye Geçiş Sınavı’nda çakmış olmasının temelinde Cemil Çiçek vari hocalara bel bağlamışlığı kadar, Kendi İnsanları’na kök sardırtma arzusu da yatıyor.
Olan, Hakiki Demokrasi İhtimalimiz’e oldu.
Ben Yargıdan Darbe’yle çok fena darbelenmiş olduğumuz (kötümser) bakışını taşıyorum.
Diğer darbelenme çeşidini; hem bünyemiz ARTIK kaldıramazdı, hem de ne kadar dangalak olurlarsa olsunlar, Gaflet Yığınları’nın DA karşı çıkma/antipati duyma/’Yettiniz gayri!’ diye sokaklara dökülme, yani en nihayet Asgari 1 Demokrasi’yi yürekten talep etme ihtimalleri vardı.
İsveç’in eski Ankara Büyükelçisi “Bazı TÜSİAD üyelerinin AK Parti’nin kapatılması için kulis yaptıklarını duyup inanamıyoruz” demiş.
Tabii inanamazsınız.
Bu gıcır gıcır ve çok kandırıcı, yeni model ve tavlayıcı bir darbe.
Darbe Bağımlısı Türkler için özel laboratuvarlarda geliştirildi. Müptelası oldular bile.
Radikal gazetesi