Mustafa Melih Ahıshalı / Anadolu Ajansı
İran'da mayısta düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Hasan Ruhani'nin açıkladığı yeni kabine, reformistleri memnun etmedi.
Seçimlerden yaklaşık üç ay sonra hükümette yer almasını istediği bakanların isimlerini meclis başkanlığına sunan Ruhani, yaptığı tercihlerle reformistlerin hedefi haline geldi. Bu kesime yakın gazeteler ve sosyal medya sitelerinde "Ruhani'nin aldığı oyların hakkını vermediği" yorumları yapıldı.
İtimad gazetesi baş sayfasında siyah fon üzerinde "Ruhani'yi destekleyenler razı değil" başlığını kullanırken, reformistlere yakınlığıyla bilinen bir başka gazete Aftabı Yezd, "Faydasız kabine" başlığını tercih etti. Bahar gazetesi de, "Bu kabine kaç milyonu temsil ediyor?" sorusuyla okuyucularına seslendi.
Ruhani beklentilere cevap vermedi
Reformistlerin "hayal kırıklığı" olarak yorumladığı kabine listesi, bu kesimin istediği isimlerden çok, istemedikleriyle ön plana çıkıyor.
Örneğin, reformistlerin kabinede olmasını istemediği muhafazakar İçişleri Bakanı Abdurraman Rahmani Fazli bir kez daha Ruhani'nin listesinde yer aldı.
Reformist olmasına rağmen "işinin ehli olmadığı" gerekçesiyle eleştirilen Ali Rebii'nin Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığına önerilmesi de bu kesimi hoşnut etmedi.
Kabinenin gençleşmesini, kadınlara da hükümette yer verilmesini isteyen reformistler, Aileden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Şehindoht Mollaverdi'nin görevden alınmasını ve İstihbarat Bakanlığında çalıştığı iddia edilen Muhammed Cevad Azeri Cehrumi'nin İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı olarak önerilmesini de eleştirdi.
Seçimi reformistlerin desteğiyle kazandı
Ruhani, mayıs ayında düzenlenen seçimde muhafazakarların adayı İbrahim Reisi'yi açık ara geçerek ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi. Oyların yüzde 57'sini alan Ruhani, bu sonuca reformistlerin desteğiyle ulaştı. 2013'te Ruhani lehine seçimlerden çekilen reformistlerin adayı Muhammed Rıza Arif'in, "Bazıları zafere ulaşıyorlar. Ama kimlerin zahmetiyle bu zafere ulaştıklarını unutuyorlar." sözleri Ruhani'ye sitem niteliğindeydi.
Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin başında olduğu reformistler her ne kadar Ruhani'nin muhafazakar kökenli olduğunu bilseler de 2009 seçimleri sonrası meydana gelen olaylardan sonra rejim tarafından inzivaya itilmeye çalışılan reformist hareketi siyaset sahnesinde tutabilmek adına Ruhani ile "kazan-kazan" ortaklığına girdi.
Ruhani'yi "birlikte çalışılabilecek iyi bir ortak" olarak değerlendiren reformistler, ilk döneminde verdiği "özgürlüklerin genişletilmesi", "Mir Hüseyin Musevi, Zehra Rahneverd ve Mehdi Kerrubi’nin ev hapsinin kaldırılması" gibi sözleri yerine getirememesini de muhafazakarlara gücünün yetmediği şeklinde yorumlayıp anlayışla karşıladılar.
Geçen yıl düzenlenen Uzmanlar Meclisi ve İran Meclisi seçimlerinde yine reformistlerin çabaları Ruhani'nin güçlenmesine sebep olurken beklentileri de aynı doğrultuda artırmıştı.
Yeni kabine listesiyle reformistleri memnun edemeyen Ruhani'nin asıl önemsediği konunun ekonomiyi iyileştirmek olduğu, bunu yaparken de isimlerin kendisi için çok önemli olmadığı yorumları yapılıyor.
Hamaney faktörü
İran lideri Ali Hamaney'in onayını almadan kabine belirlemenin sürdürülebilir olmadığının farkında olan Ruhani'nin meclise sunduğu bakanlar listesinin oluşumunda bu gerçeği gözardı etmeyerek defalarca Hamaney'in yanına gittiği belirtiliyor.
Reformist siyasetçi Mustafa Tacizade, bu duruma örnek olarak Ruhani'nin Yüksek Öğretim Bakanlığı için Hamaney'e 9 kere isim götürdüğünü söyledi. Tacizade, bazılarının onay töreninden önce Ruhani'nin cumhurbaşkanlığının Hamaney tarafından onaylanmama ihtimalini bile konuştuklarını belirtti.
Bu durum, ülkede gücü elinde bulunduran muhafazakarların halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanına baskı uyguladığı ve cumhurbaşkanının kendi tercihlerine göre hareket edemediği şeklinde değerlendirmelere yol açıyor.
Cumhurbaşkanı Ruhani'nin ikinci döneminin ilkine göre daha zorlu olacağı yorumları yapılırken, ülkedeki iç siyasi çekişmelerle birlikte, ABD'nin nükleer anlaşmanın uygulanmasına engel olması, ekonominin kötüye gidişinin durdurulamaması, işsizlik ve fakirliğin artarak toplumda sınıf farkının açılması gibi birçok konu, reformistlerin desteğinden mahrum kalma ihtimaliyle karşı karşıya olan Ruhani'nin işini daha da zora sokacağa benziyor.