Referandum paniği

Ahmet Taşgetiren

Şu anda, bir çevrede tam bir referandum paniği yaşandığını söylemek yanlış olmaz.

Panik, sadece referandumda ortaya çıkan sonuçtan dolayı değil, bu sonucun Türkiye'de şu an yaşanan toplum-yargı ilişkisindeki problemli durumu ayan beyan ortaya koymasından dolayıdır.

Gelin bakalım sürece:

Anayasa paketi Meclis'te oylanacak. Muhtemelen 330 oyun üzerinde, 367'nin altında oyla Meclis'ten geçecek ve halk oylamasına gidecek.

Bir başka ihtimal, 367'nin üzerinde bir oyla geçse bile, bir de halk oylamasından geçerek sınanması için, cumhurbaşkanı tarafından referanduma götürülme ihtimali var.

10'uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görüşüne göre paket, referandumdan geçmeden Anayasa Mahkemesi'ne götürülemeyecek. Çünkü referandumda onaylanmadan kesinleşmiş olmayacak.

Toplum nabzını birazcık tutabilenler, anayasa değişikliğinin halk oylamasında en az yüzde 60 "evet" oyu alabileceğini öngörüyorlar. Bu yüzde, daha yukarılarda da çıkabilir.

Bu durumda hem Meclis'ten hem halk oylamasından "evet" oyu almış bir anayasa değişikliği paketi ortaya çıkacak.

Ondan sonra ne olacak?

Deniyor ki:

Anayasa Mahkemesi'ne götürülecek. CHP, Meclis'te 97 olan üye sayısına 13 ilave arayacak, bulursa iptali için AYM'ye başvuracak.

Şimdiden deniyor ki:

AYM'de bu paket iptal edilir. (Sezer de böyle söylüyor, Kanadoğlu da, CHP de...)

Soru şu:

AYM, böyle bir iptal işlemini bugüne kadar Meclis'ten gelen yasa-anayasa değişiklikleri için çok rahat yaptı. Bu da çok tartışıldı. Hele AYM'nin, 10 ve 42'nci maddelerle ilgili anayasa değişikliğini, "başörtüsünü serbest bırakacak, öyleyse laiklik ihlal edilmiş olacak" gerekçesiyle, esastan görüşebilme yetkisi üreterek iptal etmesi, çok tartışıldı. Yasama erkinin iptali gibi değerlendirildi. Ama gene de sanki hazmedilebilir bulundu ya da başka yapacak şey kalmadı.

Ama referandum işi başka...

Bu, resmen halkın iradesinin apaçık ortaya çıktığı bir durum.

Halkın iradesinin apaçık ortaya çıktığı bir durumda, diyelim yüzde 60'lık bir "evet" oyuna karşı AYM'den "Hayır, bu anayasaya aykırı" kararı çıkar mı?

Burada bir soru daha sormak lazım:

-Acaba AYM, halktan diyelim yüzde 95 evet oyu çıksa, onu da anayasaya aykırı bulup iptal edebilecek yetkiyi kendisinde görür mü?

İşte bu durumda "panik" dediğim şey ortaya çıkıyor.

Bu sürecin gidip AYM'ye çarpmasını ve tuzla buz olmasını isteyenler, halk oylamasında halkın iradesi ile AYM kararının karşı karşıya gelmesini "kaos" olarak nitelendiriyorlar.

Ve sanki bu kaosun müsebbiplerinin, anayasa değişikliğini hazırlayanlar olduğunu ifade etmeye çalışıyorlar.

"Yargı ve millet iradesi karşı karşıya" denklemi gerçekten hoş bir denklem değil.

Kaldı ki yargı, "millet adına" yargılama yapıyor.

Buradaki gerçek sorun ne, ona bakmak lazım:

Yargı ile millet çizgisi arasında bir açı farkı gerçekten mevcutsa, o bir şekilde ortaya çıkacaktır. Ve işte, sorun gelip tam da o noktaya dayanmış bulunmaktadır.

Bugüne kadar, "halka rağmen" bir düzen kuruldu.

Düzene sahiplenenler daima halkın bir şekilde bu düzeni değiştireceğinden kuşku duydular.

Askere ve yargıya, o düzeni koruma kollama görevi verildi.

Asker zaman zaman halk iradesine müdahalede bulundu.

Yargı, halk iradesini hem yasama hem yürütme safhasında denetimi altında tuttu. (Parti kapatmalar vs...)

Artı, düşünce ve eylem planında da yargı, statükoya aykırı duran sivil topluma yaptırımlar uyguladı.

Yargı son sözü söyledi ve son sözün hep, doğru olduğu farz edildi. "Halka rağmen"ci zihniyet, hep mutlak hakikatin temsilcisi olarak görüldü.

Bir yandan da, demokrasi olsun, orada da halkın dediği olsun denilmekteydi.

Bu süreç, bütün zamanlarda çok sancılı bir süreç oldu.

Halk ve halka rağmenci çizgiler hep karşı karşıya geldi.

İşte bu anayasa değişikliği ve halk oylaması, bu noktada en net ikilemi ortaya çıkarmış olacaktır.

Bu noktaya gelindiğinde, sağlıklı olan hâlâ "halka rağmen"ciliği sürdürmek değildir.

O süreç tıkanmış, bitmiştir.

Dünya o dünya değildir.

Halkın düne bakarak çok farklı bir bilinç noktasında olduğunu görmek gerekiyor.

-Halk bilmez, biz biliriz!

Bu mantık artık yürümez.

Halk anayasayı da, yasaları da, Türkiye için doğru olanı da bilebilecek bir bilinç düzeyindedir.

Referandumdan geçen bir anayasa değişikliğini iptal meselesini başvuranlar, görüşenler dahil herkes, on kere daha düşünmelidir.

BUGÜN