Recaî Kutan,- Dijital esaret tuzağı, İncel - 'Çıkmaz'ı İslam Birliği formülüyle aşmak..

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Önce, Recaî Kutan ağabey için, rahmet dileyiş..

1959-60’dan beri ülkemizdeki siyasî hayatı ve müslüman dünyasındaki bir çok siyasî kişi veya hareketleri anlamaya, tanımaya çalışmış birisi olarak, en dürüst siyasetçilerinden birisi olarak tanıdığımı her zaman kalbî itminan içinde dile getirdiğim Recaî Kutan ağabey’in ebedî hayat yolculuğuna çıkış haberini alınca.. Kur’anı Kerim’in  emri mucibince, (Bakara Sûresi, 156. Âyetinden, ‘Biz şüphesiz her şeyimizle Allah'a aidiz ve Allah'a döndürüleceğiz.’) meâlindeki, ,  İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn..‘ âyetini okudum..

*Bu vesileyle, gözümün önünde canlanan bir sahneyi aktarayım.. Recaî ağabeyin Enerji Bakanı olduğu zaman dilimiydi; 1976’lardaydı, herhalde.. (O yıllarda, Millî Gazete’de günlük yazılar yazıyordum.) Bir Ankara yolculuğumda, fırsattan istifadeyle kendisini de ziyaret etmiştim, makamında.. Şimdi hayatta olmayan ve çok sevdiği-saydığı ünlü bir zât da gelivermişti o sırada ve, bir armatöre, ‘teşvik kredisi’ verilmesi için, Recaî ağabeye, hatır baskısı yapıyor; ‘Recaî, ben bu işi hallederim, diye söz verdim’ diye, ona ismiyle hitab ediyor ve Recaî ağabey’in de,  ‘Yapamam efendim, üstadım.. Kanunî şartları haiz değil!..’ diye direnişini; muhatabının ise, onu azarlarcasına, ‘Sizden zâten bir şey bekleyende hata..’ diye kızgınlıkla orayı terkediş sahnelerini hatırlıyorum.

*

Recâî ağabeye, çıktığı bu ebediyet yolculuğunda ‘rahmet-i ilâhî’nin kendisine yoldaş olması niyazıyla..

*

Ve, çok önemli iki ayrı konu:

1-Dijital teknolojiye esir olmak..

Bir diğer konuya da kısaca değinelim: Anneler-babalar.. Çocuklarınızı  ‘İncel’maniac’lığının tehdit edeceğini- ettiğini düşünebiliyor musunuz?

19 yaşında mâsum görünüşlü bir genç.. Etrafının dediğine göre, sessiz -sadâsız birisiymiş.. Bir kasab dükkanında çalışıyormuş.. Yarım saat ara ile iki genç kadını katledip bedenlerini de, kasap dükkanındaki alışkanlığını  hatırlatırcasına parçalara ayırmış.. Birincisini, o kadının Eyyub Sultan’daki evinde öldürmüş.. Yarım saat kadar sonra da ikincisini, Edirnekapı’da benim ikamet ettiğim mekâna yakın bir yerde, surlara çıkarmış ve orada öldürmüş, onun bedenini de parçalamış..

O sırada kızın telefonu çalmış, telefonda annesi..

Bu ‘maniac’ ya da ‘dejenere psikopat’ kişi, telefonda ‘kızın şimdi çok rahat diye karşılık vermiş, yerini de bildirerek.. Anne koşmuş oraya.. Denildiğine göre, o annenin feryadlarını duyan 45-50 kişi de orada birikmiş.. Anne, ‘Kızım nerede, göster!..’  diye yalvarmış, aşağıdan..  Bu genç kişi de, ‘Al kızını..’ demiş, annesinin önüne 15-20  mt. yükseklikten, kızın kestiği başını fırlatmış aşağı ve arkasından da, kendisini atmış,  intihar etmiş..

Neresinden baksanız, dehşetli bir sahne..

Bu, ‘İnsel‘ paranoyası, ‘maniac’lığı veya psikopatlığı..

*

Ülkemizde de bir kısım gençlerin ilgi gösterdiği ‘İncel şiddeti!” denilen bir sapkınlık cereyanı varmış.. Ve, internet sitelerinde bu cinayetleri alkışlayan ve intihar eden ‘maniac’ın intikamının alınacağını yazan mesajlar..  Devlet, filanca kişiye bir saldırı olsa, hemen o siteleri mahkeme kararıyla yasaklıyor da, bu gibi çılgınlıklar niye takib edilmiyor?

*

‘İncel’ terimi, ‘dışlanmış erkeklerin kadın nefreti’ için oluşturulmuş bir sapkınlık terimi..

“İncel”, İngilizceden, mecburî  bekârlar” mânâsına gelen “involuntary celibate” kelimelerinin kısaltılmış şekli imiş..

Çirkinliği veya  yoksulluğu dolayısıyla “kadınların kendisine asla yüz vermeyeceğini, onların sadece “yakışıklı”, “zengin”, “statü sahibi” erkeklerle birlikte olduklarını düşünerek ‘kadın nefreti’ söylemini geliştirmiş bir grup cereyanı.. Batı dünyasında gelişmiş, son yıllarda..

İncel’ler için, uzmanlar, Bu kişilerde, intihar etmek düşüncesinin bir saplantı halinde olduğunu; ancak, intihar ederken,  birilerini daha götürmek eğiliminde olduklarını” söylüyorlar..

*

İnsanın hayatını kolaylaştırmak niyet ve gelişen teknolojinin geldiği nokta, dijital teknoloji olup, 

insanı, esir alıştır.. Küçücük yaştaki çocukların  bilmemeleri gereken veya kaldıramayacakları konular, daha 3-4 yaşından itibaren çocukların elindeki cep telefonlarıyla,  körpe dimağlara boca ediliyor..  Avrupa’da, 13 yaşın altındakilere, Amerika ise, 16 yaşın altındakilere, cep telefonlarının ancak veya internet sitelerinin sınırlı konularla kontrollü olarak verilmesi ve bunun nasıl olacağı yönünde çalışmalar yapılıyormuş..

*

Ama, bu meselenin sorumluluğu,  her şeyden önce, anne-babalara ve aile içi eğitime kalıyor.  ve kontrole dayanıyor. Anneler babalar, çocuklarınızın sadece giyim -kuşamı, yiyecekleri veya diğer bedenî sağlık konularıyla değil; bunların yanında ve daha mühimi, onlara sadece anne-baba olarak değil, bir arkadaş gibi yaklaşıp, onların ruhlarına ve kalblerine verdiklerinizle -vereceklerinizle ilgilenmektir.. Yoksa, ‘Benim oğlum-kızım melek gibidir, asla bir hata yapmazlar..’ derken, hiç beklenmeyen veya beklenmedikleri noktalara çekiliverdikleri faciasıyla karşılaşmak kaçınılmaz olabilir..

*

Bir diğer konu ise..

2- Dünya Müslümanlarının  ‘çaresizlik çıkmazı’, ‘İslâmî birlik’le aşılabilir- aşılmalıdır!

Siyonist İsrail rejimini bir ‘kuduz’ gibi, Müslüman coğrafyalarının kalbgâhı durumunda olan bölgemize  salan Amerikan emperyalizminin oyununu bozmak için, çaresiz değiliz; bir daha söyleyelim..

Dünya güç dengelerini Pakistan, İran, Türkiye ve Mısır.. gibi, bölgenin 4 büyük devleti,  Avrupa Birliği’nde olduğu gibi, uluslararası ölçülere göre devlet kimliklerini koruyarak, âcilen bir konfederasyon ilân edip, dışpolitikada, savunmada, ekonomide, ortak kimlikli bir yapı etrafında, 500 milyonu aşan dev bir nüfus kitlesi ve coğrafyada, bir araya gelemedikçe, bu tablonun değişmeyeceği anlaşılmalıdır, artık..  Amerikan emperyalizminin Ortadoğu Şubesi veya ‘fino’su olmaktan öte bir gücü olmayan Siyonist İsrail’e yaptırdıklarının, bölgemize ve Müslüman halklara  karşı açılmış bir savaş ilânı olduğunun açıklanması halinde dünya güç dengeleri değişebilir.. Başka bir çözüm yolu ise hiç gözükmemektedir..

Yoksa, birbirleriyle bir araya gelemeyip, meşhur ‘hikâye’deki ‘üç öküz’ örneğinde olduğu üzere,  her birisinin diğerini canavarın önüne atmasındaki traji-komik durum bizim için de kaçınılmaz olur ve 800-900 yıl öncelerdeki Moğol ve Haçlı Seferleri’nde olduğu gibi, bütün Müslüman dünyası perişan duruma düşer..

Bu teklif ettiğimiz konu, aylarca ve uzuuun müzakereler istemiyecek kadar âciliyeti olan ve Allah’ın izniyle, bütün Müslüman halklar ve ülkelerde yeni bir heyecanı ve cihad ruhunu ve diğer umulmadık hayırlı neticeleri ortaya çıkarabilecek bir karar alabilme kabiliyetini gerektiriyor..

Yoksa, mesele, hem de ufacık bir ‘sionist  İsrail’ barbarlığı eliyle, bütün şerr güçlerinin dünyamıza, üzerimize  abanması durumu ortaya çıkabilir ve bugün Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Suriye, İran derken, yarın birer birer hepimiz aynı ateşin içine çekilebiliriz.

*

Star