Rasyonalist çağın kirlettiği zihinler.
Kapitalizmin ve Sosyalizmin materyalist zihinlerdeki değil, Müslüman zihinlere işleyen rasyonalizmdir bizim sancımız.
…
Üç kişilik masamızda oturuyoruz. Yaşlı adamla genç olanı tartışıyor.
Genç olanı daha atak ve saldırgan “Eşit olana kadar paylaşmak ağır geldi değil mi?” diyerek çıkıştı; “Tarih Habil-Kabil diyalektiğidir. Mülk kavgası tarihin kalbidir” diye de ekledi, belli ki; etkilendiği mütefekkirden bir şeyler(!) kapmıştı.
Yaşlı ve muhafazakâr olanı, tecrübe sandığı dünyaya dalmışlığı ile savunmada; “Biz çok attık bu sloganları, Allah’ın helal kıldığını nasıl yasaklarsın? Allah kimini kimine üstün kıldı ki; diğerlerine iş gördürsün” ve ekledi “Bize Ebu Zer’ler değil, Ebu Bekir’ler, Osman’lar lazım”
Aynı Kitabın ayetlerini çatıştırırlarken, gerçekte zihinlerde aynı rasyonalist telden çıkardıkları nota’lar kulaklarımı tırmalıyordu. Biri kısa, net ve ekosuz, diğeri uzun ve yankılanan tınılar. Her biri kendi zihnine uygun melodilerle dans ederken, birbirlerinin ayaklarına basıyorlardı sanki.
“Yarım nota denilen şey, sanki kapıdan bir ses yakalamaya çalışıyormuş gibi kulak kabartanlar. Bazıları bir nota duyabildiklerini ve bunun en küçük zaman aralığı ve ölçü birimi olduğunu söylerken, diğerleri tellerin yine aynı sesleri verdiğinde ısrar ederler. Yani hepsi kulaklarını akıllarına tercih ederler.”
“Teller kızan, işkence eden, akort anahtarlarıyla onları gerip acı veren o değerli kişiler…” 1
İşkenceye dayanamayıp eğiliyorum, hafifçe öksürerek. Beni fark etmenin etkisi ile çekiştiriyorlar içeriye:
“Mülk” diyorum; ne senin ne de paylaşmak için kavga edenin, ancak Allah’ın, bizim yanımızdaki ancak geçici bir emanet ve dağların yükü kadar ağır.
Nice insanlar var; şan için, şöhret için ve de saygınlık için mülklerini harcarlar. Nice insanlar var; “Bana yar olmayan sana da olmasın” diye mülkünü yakarlar. Kabil kardeşinin kanını aldı da; mülkü de, onuru da gitti. Mülk edinim sadece yansımalardan bir çeşidi, daha derinde, onu bazen sahip olmaya bazen de yok etmeye yönelten bir şeyler var.
“Ne fark eder ki” demeyin, merkeze konulan bir değerdir bu. Ve rasyonalist zihniyet “Cefasını çektik, şimdide sefasını yiyeceğiz” diyen bir revizyonizmin de saklayıcısıdır. Gün olur elde edemediğinin isyancısı, gün olur elde ettiğinin israfçısı olur.
Yok olmuyor!
Hedefe kilitlenmiş zihinlerin içine ulaşmak ne kadar zor?
Rasyonel zihin kolaylıkla meta putuna dönüşebiliyor.
…
Hikmet meta’ya kul olmamak:
Üç adam Arafta duaya durdu; birinci adam “para” dedi, ikinci adam “güç” dedi ve üçüncüsü “bilgi” dedi. Hepsi isteklerini aldı
Birinci adam parasını çaldırdı. İkinci adam güçle para elde etti ve meta’ya kul oldu, nihayet daha güçlü birine parasını çaldırdı. Üçüncü adam bilgisi ile güç elde etti, elde ettiği güçle para elde etti ve meta’ya kul oldu, nihayet parasını daha bilgili birisine çaldırdı.
Lokman hayıflandı; “Neden hiç birisi “Hikmet” istemedi?”
“Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.”2
“Kuvvet ve yeryüzündeki eserleri bakımından daha üstün kimseler geçti. Fakat Allah, onları günahları dolayısıyla yakalayıverdi.3
“İnsana bir zarar dokunduğu zaman, bize dua eder; sonra tarafımızdan ona bir nimet ihsan ettiğimizde, der ki: "Bu, bana ancak bir bilgi(m) dolayısıyla verildi." Hayır; bu bir fitnedir. Ancak çoğu bilmiyorlar.”4
…
“Akıllı harekette, salahta ve hakta ve doğrulukta terbiye almak için. Bön adama basiret, genç adama bilgi ve düşünce vermek için. Hikmetli adam bilgide artsın, anlayışlı adam sağlam öğüt alsın için. Meseli ve remz’i, sözleri ve muammaları anlamak için oku… Kulağını hikmete çevir, yüreğini anlayışa meylettir, idraki çağır, sesini anlayışa yükselt, ara ve araştır. Rabbe takva budur”5
“Terbiyeyi seven bilgiyi sever, fakat tedipten nefret eden budaladır.”6
Süleyman dedi ki: "Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır; hayır, siz, hediyenizle sevinip öğünebilirsiniz"7
“Sakınanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Hayır" dediler. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir.”8
…
Allah kurtarıcı, Rab yardımcıdır.
Sabah inayettir, gece sadakat.
Can toprağa yapışır, söz diriltir.
Dağ güvendir, bozkır engin,
Göz yükseldikçe, yürek kirlenir.
Kötüden kurtul, zorba’dan korun.9
Kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir.10
Bunlar “Allah'a gönülden yönelenler” için, basiret ve bir zikirdir.11
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır.12
Hikmet mülke hükmetmek değil mi? Sağdan ya da soldan mülkün hükmettiği kişilere karşılık.
Dipnotlar:
1- Platon-Glaucon söyleşisi, Platon / Devlet
2- Yusuf, 76
3- Mümin, 21
4- 21 Zümer, 48
5- Süleyman’ın Meselleri, Bab1,2
6- Süleyman’ın Meselleri, Bab12
7- Neml, 36
8- Nah, 30
9- Mezmurlar, 70,92, 119, 131, 140
10- Bakara 269
11- Kaf, 8
12- Nahl, 125