Mübarek Ramazan ayı berekettir, herdem bereket sunmaya gelir... Peki, bereket nedir ki?..
Bereket; artma, ziyade, sürur mânalarına gelir. İbni Abbas bereketin hayırların tümünde bolluk anlamına geldiğini söyler.
Denebilir ki bereket; Allah’ın insanın sahip olduklarını keyfiyet ve kemiyet olarak onun görmediği yollarla artırmasıdır. Bu maddî olduğu gibi mânevî de olabilmektedir.
Bereket; verilen nimetin sâbit ve dâim kılınması, bolluk ve onun devamı anlamına da gelmektedir. Bir şeyin bereketlenmesi ilâhî hayırların onda sâbit hâle gelmesidir. “Mübarek” kelimesi de bereket sözcüğünden türemiştir.
Benim tesbitlerime göre Kur’an-ı Kerim’de bereket kavramı ve onun türevleri 31 defa geçmektedir.
Meselâ mübarek kelimesi Kur’an’ın sıfatı olarak zikredilmiştir.
“İşte bu (Kur’an) da, bizim indirdiğimiz Mübarek bir öğüttür.” (Enbiya: 50)
“Resûlüm! Sana bu mübarek Kitab’ı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.” (Sad: 29)
İsa Mesih’i (a.s) tanımlamak için gelmiştir.
“Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti.” (Meryem: 31)
Kadir Gecesi’nin vasfı olarak anılmıştır.
“Biz onu (Kur’an’ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır.” (Duhân: 3)
Yüce Allah Nuh’a (as) gemide kendisine şöyle dua etmesini buyurmuştur meselâ.
“Ve de ki: Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen indirenlerin en iyisisin.” (Mu’minun: 29)
Yeryüzüne hayat veren gökten inen suyun sıfatı olarak zikredilmiştir.
“Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik.” (Kaf: 9-11)
Bereket kökünden gelen “tebâreke” ise Allah’ın (c.c) sıfatı olarak Kur’an’da yer almaktadır. (Bknz. Furkan: 1-10-61, Zuhruf: 85, Mulk:1, Mu’minun: 14, Gâfir: 64)
el-İsfehânî, tebâreke vasfının Allah’a izâfesi, diğer âyetlerde zikredilen bereketin kaynağının Allah olduğunu vurgulamak içindir der. (el-Mufredât Fî Garîbi’l Kur’ân, s. 44)
Yani bereketin kaynağı Allah Teâla ve Tebâreke’dir. Onu, insan hayatına koyduğu ilâhî bir yasa çerçevesinde bahşeder. İnsanlar bereketin kaynağı olan Allah Tebâreke ile O’nun şanına ve ululuğuna yakışır tarzda bir diyalog içerisine girerlerse, O da bereketini kulları üzerine yağdırır.
“Eğer o ülkelerin ahalisi iman edip Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız) bereketler açardık; ancak onlar yalanladılar, biz de onları kazanageldikleri nedeniyle yakalayıverdik/cezaya çarptırdık. (A’râf: 96.)
Bu âyeti celile bereketin beşer hayatında bolluğunu Allah’ın rızasıyla, yokluğunu da O’nun hoşnutsuzluğuyla açıklamaktadır.
Bu yüzden diyebiliriz ki; insan hayatında bereketi azaltan en büyük etmen günahların yaygınlaşmasıdır. Ramazan ikliminin bereketle ilişkisi de bu kabildendir.
Çünkü Ramazan insanların günahtan diğer aylara nisbeten daha fazla kaçındığı bir vasatın adıdır. İbâdeti artıran ve günahları minimum düzeye indiren Müslüman hayatı, Allah’ın rahmetini ve keremini böylece celbetmektedir.
Hayatının merkezine faiz, seks, alkol gibi haramı yerleştiren birçok günahkâr insan bile, bir aylığına da olsa, nefislerini frenler. Bu sebepledir ki; Müslüman ülkelerde suç oranları Ramazan ayında ciddi oranlarda düşer. Bu durumun Ramazan ayına has olmasının hikmetleri üzerine düşünmek gerekmez mi?
Yani Ramazan, kulu Allah’a yakınlaştırdıkça insanın kazancı, çalışmaları, huzur ve mutluluğu da görünmeyen yollarla bollaşır. Bu mübarek ay içindekilerle bereketi artırmak için gelen kerem sahibi bir misafirdir.
Bu meyanda Resûlullah (s.a.s) buyurdular ki: “Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket vardır.” (Buhari: 2/678, hn. 1822; Müslim: 2/770, hn. 1095)
Sahuruyla bile bereket müjdeleyen bir Ramazan arifesindeyiz. O bereketlerini cömertçe sunmaya hazır. Ya biz bereketlenmeye hazır kıvamda mıyız?
Ramazanınız mübarek olsun efendim!..
VAKİT