Önceki gece Gazze'den bir sevgili kardeşimizle birlikteydik. Sohbette önemli bir hususa parmak bastı: Ambargonun savaştan daha yıkıcı olduğu. Çünkü savaş her ne kadar büyük yıkım ve katliama sebep olduysa da güçlü direnişle karşılaştı ve üç hafta sonra direnişin zaferiyle sona erdi. Ambargo üç yıldır sürüyor. İnsanlar yiyecek ve ilaçtan bile mahrum bırakılarak yavaş ölüme terk ediliyorlar. Her gün bir veya iki kişi bazen daha fazlası ilaç veya tıbbi malzeme yetersizliğinden, tedavi için dışarı çıkmasının engellenmesinden dolayı ölüyor. Rutinleşme yüzünden İslâm âleminin dikkatini çekmiyor. İnsanlar yiyeceklerini temin için tüneller kazıyorlar, işgalci saldırganlar bu tünelleri bombalıyor ve ya bu saldırılara hedef olarak ya da içerde kapanıp havasızlıktan ölenler oluyor. Ne yazık ki bu tüneller zaman zaman Mısır'ın bombalarına da hedef oluyor. Bu şekilde tünellerde saldırılara hedef olarak veya içerde kapanarak ölenlerin sayısı 100'ü geçti.
Dün de Gazze'den, etkili bir yardım kurumunun genel başkanlığını yapan çok değerli bir dostumuz telefonla aradı. Mahcup haldeydim ve ne diyeceğimi bilemiyordum. "Ramazan'ınız mübarek olsun, nasılsın iyi misin?" "Biz iyiyiz Allah'a şükür asıl siz nasılsınız; biz burada size hep dua ediyoruz ama o insanlık dışı ambargoya karşı fazla bir şey yapamamanın mahcubiyeti içindeyiz." Hal hatır sohbetinden sonra sordu: "Geçenlerde sana e-maille Gazze'yle ilgili bir dosya gönderdim, ulaştı mı?" Şimdi ne diyeceğim? "Peki, ne yaptın?" diye sorarsa ne cevap vereceğim? Ama cevap vermek ve doğruyu söylemek zorundayım. "Evet, evet geldi!" Allah'tan ki tahmin ettiğim soruyu sormayıp sadece taleplerini iletti. "Lütfen bu bilgilerden oradaki hayır kurumlarını haberdar et, dosyayı tanıdıklarına ulaştır!" "Elbette!"
Söz konusu yardım kuruluşunun projelerine, özellikle de Ramazan programlarına IHH, FİDDER ve Yardımeli Derneği gibi iftiharımız olan yardım kuruluşları vasıtasıyla destek verebilirsiniz. Tanıdıklarımıza ve arzu edenlere söz konusu kurumun çalışmaları hakkında bilgiler içeren dosyaları da göndereceğim inşallah.
Gazze'de faaliyet yürüten Ambargoya Karşı Halk Komitesi adlı organizasyonun başkanı Cemal Hudari geçenlerde İslâm âlemine, dünya Müslümanlarına bir çağrı yaptı: "Gelin bu Ramazan'da yardım intifadası başlatalım!" Gazze halkının üzerindeki insanlık dışı ambargonun kaldırılması için yoğun çabalar sarf eden Hudari'nin bu çağrısı oldukça anlamlıydı.
Orucun hikmetlerinden birinin aç ve muzdarip kardeşlerimizin sıkıntılarını anlamak ve kendilerine el uzatmak için duygularımızı harekete geçirmek olduğunu sıkça tekrar ederiz. Gazze'ye üç yıldan beri uygulanan ambargo yüzünden oradaki kardeşlerimiz gerçekten büyük bir sıkıntı çekiyorlar.
Ramazan aynı zamanda ümmet ve kardeşlik bilincini güçlendirmek için değerlendirilmesi gereken bir mevsimdir. Bu ayda yapılan iyiliklerin sevaplarının kat kat fazlasıyla verileceği bildiriliyor. Önemli olan kardeşlik duygusuyla, ihlas ve samimiyetle bu iyiliklerin yapılmasıdır.
Gelin Cemal Hudari'nin çağrısına cevap verelim. İnsanlık dışı ambargoyu yarmak, o insanların yaralarını sarmak için bu mübarek ayda gayretlerimizi artıralım. Böylece o insanların da ayın sonunda bir bayram yaşayabilmeleri için daha fazla fedakârlık gösterelim.
Not
Tekfircilikle ilgili yazımıza yazılan bazı okuyucu yorumlarında yanlış anlamaların olduğu görülüyor. Vahiyle bildirilen açık hükümlerle ve ilim adamlarımızın icması ile belirlenen itikadî sabitelerle iman - küfür arasında kırmızıçizgi belirlenmiştir. Dolayısıyla bizim üzerinde durduğumuz husus bu hükümlerin göz ardı edilmesi anlamı taşımıyor ve yazımızdan böyle bir anlam çıkarılması mümkün değildir. Bizim kastımız itikadî sabiteleri değil kendi muhalif görüşlerini ve yaklaşımlarını başka Müslümanları tekfire gerekçe sayanların tutumudur. Âlimlere çağrımız da bu yüzdendir. Söz konusu kırmızıçizgiyi güncel meseleler hakkında da şer'î delillerle izah etmeleri ve muhalif görüşleri tekfire gerekçe sayan aşırılıkların önüne geçmeleri için. Ayrıca Filistin'deki son olaylar hakkında yazdığımız yazılara eleştiri niteliğindeki okuyucu yorumlarında gözü kapalı bir tarafgirlik öne çıktığından ve verdiğimiz cevaplar bu bakış açısını ikna etmediğinden, artık bu yorumlara cevap vermekle uğraşmayacak, zamanımı Filistin halkına ve davasına destek amaçlı çalışmalara ayıracağım. Arzu edenler benim yerime cevap verebilirler. "Hamas Filistin'in kalesidir" başlıklı dosyamızı yayınlamamıza tepki gösterenler şunu bilsinler ki; birinci intifadanın başladığı günden beri kutsal Filistin direnişine ve kurulduğu tarihten bu yana, bu direnişin başını çeken Hamas'ın mücadelesine destek veriyorum, vermeye de devam edeceğim. Hiçbir kınayanın kınamasına aldırış etmeden!
VAKİT