Ramazan Kayan: Gazze bir toprak parçası değil, bir diriliştir

İnsan ve Değer Hareketi tarafından Malatya’da gerçekleştirilen “İslami Hareketlerin Paradigma Arayışı” sempozyumunun 3. Gününde Ramazan Kayan sunum gerçekleştirdi.

HAKSÖZ HABER

İnsan ve Değer Hareketi tarafından Malatya’da gerçekleştirilen “İslami Hareketlerin Paradigma Arayışı” sempozyumunun 3. Gününde Ramazan Kayan “Endülüs’ten Gazze’ye Müslümanların Var Olma Mücadelesi” konusunda bir sunum gerçekleştirdi.

Malatya İnönü Üniversitesi İlhan Akıncı KYK Yurdu Konferfans Salonunda gerçekleştirilen sempozyumda Kayan; çıkarmamız gereken dersler çerçevesinde Endülüs ve Gazze’yi anlattı.

“Bismillahirrahmanirrahim. İnşallah sizlerle Endülüs’ten Gazze’ye bir yolculuğumuz olacak. İki acıyı bir programa sığdırabilecek miyim, bilemiyorum.

11 aydır “Gazze’ye selam, direnişe devam” diyoruz. Gazzeliler bizlerin selamını alır mı bilemiyorum. Gazzeliler bizim selamımızı kabul eder mi? Gazzelilerin sadece bizim selamımıza mı ihtiyacı var?

Gazze’nin ilaca, suya, silaha, bebek bezini geçiyorum, bebek kefenlerine ihtiyacı var. Bunu bildiğimiz halde sadece selamla mı geçiştireceğiz?

Şimdi ben Gazze’ye selamün aleyküm demek istiyorum ama bir kız çocuğu yıllar önce: “üridu ebi (babamı istiyorum) arün aleyküm, arün aleyküm, arün aleyküm (size yazıklar olsun) demişti. Şimdi selam versem bu kız çocuğu bana arün aleyküm demez mi?

Bırakın yardım etmeyi tepkimizi dile getirmek için salonlarımızı dahi dolduramıyoruz. Londra’da, Madrid’de, Paris’te, beş yüz bin kişi toplanıyorken Beyazıt’ta beş bin kişi toplayamıyoruz.

Selam da ciddiyet ister biliyorum ama yine de selamsız olmaz.

Bir belgesel izler gibi, bir film izler gibi Gazze’yi izliyoruz. Bizim payımıza bu mu düştü!!!

Şu anda Gazze’de 20 bin çocuk şehit, 25 bin çocuk kayıp!

Bu savaş bildiğimiz savaşlardan biri değil. Bildiğimiz tüm ezberlerimizi bozdu.

Gazze’yi kaldıramayan bu yürek şimdi bir de Endülüs’ü mü anlatacak?

532 yıldır Endülüssüz, 110 yıldır Kudüssüz!

Niçin bu parantez kapanmıyor? Bu bizim kaderimiz mi? Kusurumuz mu?

Şair, hiçbir ölünün arkasında Endülüs kadar ağlanmadı, diyor.

Bu ümmet bu hale niçin düştü? Akdeniz Osmanlı gölü idi, şimdi mülteci mezarlığına döndü.

Kudüs hakediştir, Endülüs hakediştir, bunu doğru okumamız lazım.

Allah bizlerin elleriyle buraları özgürleştirecek. Peki, ellerimiz temiz mi? İşe nereden başlamamız lazım, temiz ellerle işe başlamamız lazım.

O temiz ellerle başlayan sapan atışı tufana döndü. İnşallah siyonizmin çöküşü yakındır.

Hayatı yeniden resetlememiz lazım. Bilim, sanat, mimari, edebiyat, şiir…hiç biri Endülüs’ü kurtarmaya yetmedi. Hayat iman ve cihattır. Mürşit arayan, iman arayan, keramet arayan Gazze’ye baksın.

6 yaşındaki çocuk babasının cenazesi başında ağlıyor. Bana kim bisiklet alacak demiyor, bana kim tablet alacak demiyor, bana kim bayramlık alacak demiyor…Beni kim sabah namazına uyandıracak diyor. Kolu ve bacağı kopan genç, kolum ve bacağım benden önce cennete gitti, diyor.

Gazze’yi iyi anlamak lazım. Gazze bir toprak parçası değil. Bir yaşam biçimidir, yeniden diriliştir.

Allah azze ve celle bize Gazze üzerinden yeni bir ruh gönderdi. Hz. İsa’nın doğduğu topraklarda… Hz. İsa ölüleri diriltiyordu, işte Gazze ölü toprağı serilmiş ümmeti diriltiyor, insanlığı diriltiyor…

Avrupa başkentlerinde on binler islami değerlere hakaret etmek için yürüyordu, şimdi yüz binler Gazze’ye destek için yürüyor.

Şehid Heniye’nin gıyabi cenaze namazını yaklaşık 700 milyon insan kıldı. Bu şeref kime nasip oldu bu güne kadar?

Cihad anlayışımız kirlenmişti, tertemiz bir cihat armağan ettiler. Cemaat anlayışımız kirlenmişti, tertemiz bir cemaat armağan ettiler. Ahiret anlayışımız kirlenmişti, tertemiz bir ahiret anlayışı armağan ettiler. Gazze, cürufla cevheri ayrıştırıyor…”

Etkinlik-Eylem Haberleri

Esed katilinin yerli işbirlikçileri hesap verecek!
Özgür-Der ve Fetih Vakfı, Halep’te halka gıda yardımında bulundu
Özgür-Der, Gazzeli kardeşlerimize temiz su ve sıcak yemek dağıtımı yaptı
Antalya'da İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları protesto edildi
“Sanal kimliklerin inşası: Hakikat mı kurgu mu?”