Eskiden her hac mevsiminde Suriye’de kolera salgını olurdu. Şimdi ise her Ramazan öncesinde Müslümanlara yönelik bir komplo ile karşı karşıya kalıyoruz.. İslâm coğrafyasının bir noktasında Müslümanlara yönelik bir saldırı gerçekleşiyor..
Bakmayın gazetelere Ramazan sayfası koymalarına, intikamlarını yine bir yerlerden alıyorlar..
Yanılmış olmayı temenni ederim ama, önümüzdeki haftadan itibaren İslâm ve Müslümanlarla ilgili bir şeyler çevirmeye başlamaları gerek.
Vakıflar, dernekler, tarikat merkezleri, dikkat! Her toplulukta çürük cevizler olabilir.. Bazıları hata da yapabilir ya da sapıtabilir.. Helali olmayan iki karşı cins yalnız başına bir odadalarsa üçüncüleri şeytandır.. Çıplak kadın, kınından çıkartılmış silah, cüzdandan çıkmış para ve boş koltukla şaka olmaz..
Kimse de bu konuda kendi nefsine güvenmesin!..
Sizden birini bulamazlarsa içlerinden birini aranıza sokmaya çalışırlar.. Şeytanın hilelerine ve onun askerlerine karşı sürekli bir nefs muhasebesi, özeleştiri, otokritik disiplini içinde olmamız gerek. Ama öte yandan şuna dikkat: Eğer kesin ve açık bir yanlışlık varsa, kol kırılır yeni içinde kalır diye, hatayı sahiplenmeye de gerek yok.. O zaman kollar çolak ya da kangren oluyor. Bir suçu gizleyelim derken bütün bir kitleyi zan altında bırakmış oluyoruz.. Kuşkusuz fasıkların yalan ve iftiraları karşısında da hemen masum insanları damgalamanın alemi yok. Fasıklar bize bir haber getirdiklerinde tahkik etmeden inanmayacağız.. Bu da aramıza fitne sokmak için bir oyun olabilir..
Bildiğim bazı olaylar var. Çevrenizde dolaşıyorlar.. Kapılarımızı çalıyorlar. Takip ediyorlar.. Aileniz ve çocuklarınızı uyarın, sakın can düşmanınız, sofranızda size yakın oturmasın..
Kaab b. Züheyr’in dediği gibi: “Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı.” Bu gerçek, Cumhurbaşkanı için de, Başbakan için de geçerlidir.
Bakın, Üzmez olayını da uzata uzata, duruşma gününü Ramazan’a getirdiler..
Neyse ki, tuzakları başlarına geçti. En azından 1. etapda durum böyle.. Tecavüz yok, taciz (iddiası) var..
Daha doğrusu taciz iddiası da sallantıda, çünkü Adli Tıp’taki çarşaf incelemesinde o sözü edilen bulgulara rastlanmadı. Kızcağızda da herhangi bir taciz emaresi yok..
Bu durumda Üzmez ilk duruşmada serbest kalacak ve şu “hap” iddiasının gerçeğini bir de kendinden dinleyeceğiz..
Bu işler ilk defa olmuyor.. Özal’ın ölümü, Türkeş’in ölümü hep benzer iddialarla ilgili değil mi?
Şu olay öncesi Bandırma’ya gelen iki bayan gazetecinin kimler olduklarını, kimlerle görüştüklerini de öğreniriz umarım bu arada..
Üzmez, iddialarını kanıtlamak zorunda. Bu onun şeref-namus borcu.. İnşallah iddialar gerçek değildir ve sonucu göreceğiz..
Siz AK Parti’yi beğenirsiniz, beğenmezsiniz bilmem ama, bakın dışarıdan nasıl gözüküyor: “Son kamuoyu yoklamalarına baktığınız zaman çanların kimin için çaldığı apaçık ortada. Çanlar laik kesim için çalıyor! Çünkü bu yoklamalarda AKP’nin oyu yüzde 47, CHP’nin ise yüzde 17. Önümüzde yerel seçimler var. Ayan beyan ortada ki AKP yerel yönetimlerdeki egemenliğini sürdürecek. Cumhuriyetin başkenti 15 yıldır AKP tarafından yönetiliyor. Bir beş yıl daha koydunuz mu 20 ediyor. İstanbul da öyle. Bir parti düşünün ki oyların neredeyse yarısının sahibi. Ülkedeki her iki kişiden biri AKP’ye oy veriyor. Halkla doğrudan temas eden ve para kaynağı durumundaki yerel yönetimlere de egemen. Cumhurbaşkanı bu partiden, Başbakan, Meclis Başkanı, Hükümet, meclis çoğunluğu da aynı. Bürokrasiye egemen olmuş durumdalar. Şimdi üniversiteler ele geçiriliyor. Avrupa Birliği de arkalarında, Amerika da, Arap âlemi de. Ellerinde sınırsız kaynak var. Paraya hükmediyorlar. Medyanın yüzde 53’ü onların, geri kalanını da sindiriyorlar. CHP’ye göre askerle de aralarından su sızmıyor artık. Manzara budur.” (AKP’yi bırakın, CHP’ye bakın! 09.08.2008 Zülfü LİVANELİ)
Nasıl Amerikalılar için bütün Çinliler birbirine benzerse, CHP penceresinden bakınca görünen manzara bu.. Bu durum birilerinin öfkesini patlatıyor.. Öfke krizi ise akıllarını zail etmelerine sebeb oluyor.. Baykal’ın hali bu.. Akılsızca, hezeyana varan saldırıları, aleyhlerine olan durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyor.
Şu rektör atamalarındaki CHP tepkisine bakar mısınız? 1 oy alan rektörü atayan Sezer’e niçin karşı çıkmamışlar biliyorsunuz.. Dün kazdıkları kuyulara bugün kendileri düşüyorlar.. Bizim isteğimizse yanlışı sürdürmek yerine, bu işi bireysel tasarruflara bırakmak değil, adaletin gerektirdiği gibi yeniden inşa etmek..
Devlet ciddiyeti, adalet duygusu, CHP’nin bu tavrının neresinde?!..
Bakalım önümüzdeki günler nelere gebe. Balkanlar göreceli bir sükuneti yaşıyor.. Kafkaslar’da ise yeni bir savaş patladı.. ABD Rusya’yı dizginlemek için Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye üzerinden yeni karşı bir atak başlatır mı? Bu yönde komplo teorileri var..
Türkmenler diken üstünde. Kürt bölgesi de öyle. Şia bölgesinde her an her şey olabilir. Lübnan, Suriye, Filistin de öyle..
Yani ateş çemberinin tam ortasında duruyoruz..
Birileri Kıbrıs’ta da düğmeye basabilir.. Biliyorsunuz, orada da yavru bir devlet var.. Yavru vatanın yavru derin devleti... Yunan derin devleti de Kıbrıs Rum Kesimi’nde icrayı faaliyet ediyor(du)!. Bakiyeleri hâlâ işbaşı için fırsat kolluyor olsa gerek. Onlar da Rusya’ya yaklaşıp birtakım ticari işler çeviriyorlar aslında.. Aslında Kıbrıs’ta herkes her şeyi biliyor. İngilizler de, Rumlar da biliyor bu işlerin nasıl olduğunu..
Türk derin devleti ile Yunan derin devleti arasında, görünen devletler arasındaki rekabet kadar rekabet yok. Bunu da bir kenara not etmek gerek..
Zülfü Livaneli ne yapsın şimdi, herhalde Baykal iftar iftar dolaşacak değil.. CHP’li belediyelerin Ramazan çadırı açacak halleri yok.. Yüzbinlerce insan AK Partili belediyelerin çadırında karnını doyururken, birkaç hafta sonra CHP’liler 29 Ekim’de ulusalcılarla birlikte laiklik, irtica lafları ile İslâm’a ve Müslümanlara demediklerini bırakmayacaklar. Bu arada milli bayramların kortejlerinde selam durulan, halkı selamlayan, alkışlanan valiler bu hükümetin atadığı vali, belediye başkanı da halkın seçtiği AK Partili başkanlar.. Buna yürek dayanır mı!?
Bu arada Ergenekon belgeleri yayınlanmaya devam edecek. Malum cinayet ve bombalı eylemlerin kimler tarafından tezgahlandığı tartışılmaya devam edecek..
Zor dostum zor.. Hemen ardından Kurban Bayramı var..
Sonra da Türkiye seçimlere gidecek..
CHP’nin kazanma ihtimali ne?
Bu işler AK Parti’nin işi değil tek başına! Kader ağlarını örüyor ve ırmak yatağını arıyor.
Selam ve dua ile..
Vakit gazetesi