Ramazan Dışında İslam

Hayrettin Karaman

İçinde yaşadığımız çağda/dünyada her şey ticaret (maddi menfaat, dünya işleri) aracı. Bu yüzden olmalı ki, Ramazan gelir gelmez medyada bir yarış başlıyor. Transfer için hocaların peşine düşülüyor, sayfalar ve saatler ayrılıyor, yazılarda ve konuşmalarda da Ramazan ve oruç en geniş yeri alıyor. Bir ay böyle geçiyor, arkadan gelen on bir ayda, özellikle medyada, ama bu arada halkın da hayatında İslam'a yönelik gerekli (olmazsa olmaz) ilgi ve heyecan zayıflıyor, hatta birçok insanın hayatında yok oluyor.

Ramazan bir fırsat ayı, içinde "bin aydan hayırlı" Kadir Gecesi var, oruç değerli bir ibadet... Bütün bunlar doğru, ama İslam'a ilgiyi Ramazan ayına, ibadeti de oruca inhisar ettirmek yanlış. İslam'da imandan sonra en önemli ibadet namazdır. Beş vakit namaz, cemaatle namaz ve özellikle Cuma namazı hakkında, Kur'an'da ve hadislerde yer alan teşvikler Ramazan'ı gölgede bırakacak ölçüdedir. Gayretli ve himmetli bir grubun başlattığı ve yürütmeye çalıştığı "namazla diriliş seferberliği"ne medyanın aynı ilgiyi göstermemesi, bu faaliyetin ticarete elverişli olmamasından kaynaklanıyor olmalı.

Ramazan'da teravih var, bu namaz hakkında teşvikler var, ama Müslümanın her gününde bu değerde veya daha değerli sünnet (nafile) namazlar var: Peygamberimiz (s.a.) devamlı kıldığı 12 rekatlık müekked sünnet, Kur'an'da teşvik edilen teheccüd namazı (yalnız bu ikisi teravih namazının rekat sayısına ulaşır), duhâ, işrak, tahiyyetu'l-mescid... namazları var.

Ramazan'da fitre, Kurban Bayramı'nda bir iki günlük et yardımı var; ama İslam'da bir zekat ibadeti var ki, bu hakkıyla yerine getirildiğinde, yalnız bir ay veya yılda iki gün değil, bütün günlerinde "temel ihtiyaçlarını temin edemeyen" bir tek insan kalmaz. Bir insan ihtiyaç içinde kıvranırken elinde onun ihtiyacını karşılayacak kadar fazlası olan sorumludur. "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir" hadisi yanında daha bir çok ayet ve hadis bunu açıkça ifade ediyor.

Ramazan'da oruç var, ama oruç Ramazan'a mahsus değil, yıl boyu oruç ibadeti devam edebilir.

Kur'ân'ın Ramazan ayında gelmiş olması ve her Ramazan gecesi Cebrail'in Hz. Peygamber'e (s.a.v.) gelerek Kur'ân'ı müzakere etmeleri, karşılıklı birbirlerine okumaları güzel bir geleneğin (mukabelenin) de kaynağı olmuştur. Ama unutmayalım ki, Kur'an-ı Kerim'i Peygamberimiz (s.a.) ve ashâb her gün okuyorlar, mana ve hükmünü müzakere ediyorlar, hayatlarına onunla yön veriyorlardı. Onların hayatında Kur'an'ın yeri "yalnız yılda bir ay" değildi.

Güzel ahlak, erdemli davranışlar, nefse hakimiyet ve Allah rızasını her şeyin önünde ve üstünde tutmak Müslümanın zineti, özelliği, hayatının amacı olmalıdır. Böyle bir ahlak eğitiminde mesela beş vakit namaz, oruçtan daha önemli ve etkilidir. Ramazan'dan çıkınca, namazdan selam verince nefsin ve şeytanın etki alanına girersek, imanımız ve ibadetlerimiz sayesinde şeytanın bizden ümidini kesmesini sağlayacak bir iman ve ruh gücüne sahip olamazsak "bir aylık Ramazan kulluğu" bir manada boşa gitmiş sayılır.

Hasılı Ramazan Müslümanlığı yetmez, bütün zamanlarımızda Müslüman olmaya ihtiyacımız var!

YENİ ŞAFAK