Rakı siyaseti ve "Balo Cumhuriyeti"

Ali Osman Aydın, Türkiye'de Kemalizm'in inşa ettiği ideolojik siyasetin göstergelerini inceliyor.

Ali Osman Aydın / Yeni Akit

“Rakı Türkiye, Türkiye Rakı” mıdır?

“Rakı vatan sevgisidir

Rakı ciddi iştir.

Asildir rakı.

Milli’dir rakı.

Nezakettir.

Güftedir.

Şiirdir.

Mustafa Kemal’dir

Akil’dir rakı.

Kürt Realitesidir. 

Türkiye rakıdır.

Rakı Türkiye’dir.”

Böyle söylemişti Yılmaz Özdil.

Bağımlılık yaptığı ve çeşitli zararlara yol açtığı bilimsel olarak ispatlanmış bir içkiyi yüce değerlere eşitleyen bir aklın normal şartlarda hasta kabul edilmesi gerekir. Fakat biz de bu akıl kanaat önderi kabul ediliyor.

Dolayısıyla rakıya/alkole Özdil gibi bakanlarla anlaşmamız hiçbir şekilde mümkün değil.

Rakının yeniden gündem olmasının nedeni CHP’nin kovduğu Özdil değil elbette. Bir firmanın dolaşıma soktuğu o saçma reklam filmi. Saçma çünkü Özdil’in baktığı yerden bakıyor rakıya.   

Reklam filmi “O gün geldiğinde” diyerek 14 Mayıs’a vurgu yapıyor aslında. 14 Mayıs’ta Erdoğan’ın kaybedeceği var sayılıyor  ve insanlar ne yapacaklarını anlatıyorlar. 

Fakat seyirciyi aptal yerine koydukları için finalde cumhuriyetin 100. Yılına bağlıyorlar işi. Yersen!

Oyuncu Bergüzar Korel ise şöyle bir eleştiride bulunmuş reklam filmiyle ilgili:

"Laikliği rakıya indirgeyen, barlarda sarhoş bir şekilde 10. Yıl Marşı söylemeyi vatanseverlik sayan ve tüm bu saçmalıkları da Cumhuriyet'e bağlayanlar... İkiyüzlülüğünüze tahammül kalmadı artık"

Laiklik rakıya indirgeniyor mu? Evet!

Rakı ile cumhuriyet eşitleniyor mu? Evet!

Korel’in söyledikleri içinde bulunduğu camianın cehaleti ve yobazlığı düşünülürse çok cüretkarca.  

Peki Korel mi haklı Özdil mi?

Rakı vatan sevgisi midir, değil midir?

Maalesef bu ülkede böyle deli saçması şeyler konuşmak zorunda kalıyoruz bunlar yüzünden.

**** 

Falih Rıfkı Atay Çankaya kitabında: '' Kemalizm, aslında büyük ve esaslı bir din reformudur, Kemalizm ibadetler dışındaki bütün ayet hükümlerini kaldırmıştır'' demişti.

Bu ifadeyi iyi anlamadan bugünün tartışmalarını yerli yerine oturtamayız.   

Kemalizm nerede duruyor ?

Sadece bu cümleye bakarak “geleneksel din anlayışının ve onu sembolize eden her şeyin tam karşında” diyebiliriz!  

Alkolün dini hükmü dikkate alınmadığında ve dikkate alınmadığının altı özellikle çizilmek istendiğinde bugünkü gibi rakıyı göze sokarcasına içmek, rakı masasını adeta kutsamak politik bir mecburiyet halini alıyor. Hatta zıvanadan çıkanlar rakı masasından “Kadir gecesi”paylaşımları yapıp taraftar bile bulabiliyorlar.  Çünkü amaç rakı içmek değil! Amaç dini nedenlerle rakı içmeyen ve “gerici” diye yaftaladıkları o kitlenin yaptıklarının tam tersini yapmak. 

Amaç geleneksel İslam’ın ve onun sembolize ettiği şeylerin tam karşısında durduğunu ilan etmek. “Sizden değilim” demek!

Amaç  batılı eğlence anlayışını içselleştirdiğini, Batılı olmayan ahlaki değerlere sırtını döndüğünü ispat etmek.

Böyle olunca rakı tam anlamıyla bir politik bir simgeye dönüşüyor.

****

Geçmişte de böyle olmuştu zaten. Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra Meclis binasının hemen karşısında yeni kültürel kimliğe mütenasip Ankara Palas’ın yapımına başlanır. Burası Avrupalı sefirlere yeni yönetimin ne kadar “Avrupalı” olduğunu göstermek için kullanılır. Aynı zamanda Cumhuriyet’in hayat vermek istediği “yeni insan” burada inşa edilecek, laik alışkanlıklar burada staj edilecektir. Hatta inkılaplar bile bu mekanın ruhu ve ilhamıyla tasarlanacaktır.

Palas’ın aşçıbaşısı Fransız, garsonlar Alman, Fransız, İsviçreli ve Rum’dur. Avrupai kalitede hizmet almak için de işletme bir Fransız firmasına verilir.

“İlk Cumhuriyet balosu Yahudi Fresko’nun barında  verilir.”

Cumhuriyet, Noel’de, yılbaşında, Cumhuriyet’in yıl dönümlerinde düzenlenen büyük balolarla anılır hale gelir. Kızılay Balosu, Tıp Balosu, Yılbaşı Balosu, Türk Basın Birliği Balosu ve maskeli balolar rutinleşir.

Danslarla, kahkahalarla coşan balo salonlarına kasalar dolusu içkiler gider. Cumhuriyetin 10. Yılı kutlamaları için 1300 şişe şampanya dört sandık viski sipariş edilir Cumhurbaşkanlığı tarafından.

Bu tabloya bakıldığında, aynı reklam videosundaki gibi, aynı Özdil’in söylediği gibi Batı kökenli eğlence alışkanlıklarının genç cumhuriyete ve devrimlere taraftar olup olmamayla ilişkilendirildiği çok açık görülecektir. Kendisi de Atatürk’ün meclislerinde çokça bulunmuş Münevver Ayaşlı “Gazi’nin Ankara’sında dans etmeyen hanımlara, ’Gerici, gayr-ı medeni’ ” denildiğini anlatır, Geniş Ufuklara ve Yabancı İklimlere Doğru kitabında.  

Demek ki dans etmek, medeni olanla olmayanı ayıran bir sembol haline gelmiştir tıpkı alkol gibi.

Bu sonuca bakarak maalesef Bergüzar Korel’in fazla iyimser davranarak yanıldığını söylemek zorundayız. Çünkü sözünü ettiği “Laikliği rakıya indirgeme”  işi Özdil’in yazısından ya da rakı reklamından bir  yüzyıl önce zaten yapılmıştır.

Zannımca Türkiye’nin içinde bulunduğu tartışmanın temeli işte bu “indirgemedir”.

Yorum Analiz Haberleri

Meğer ne büyük sapmaymış!
Kemalizmin şapka zulmünden dolayı bombalanan şehir: Rize
Allah'ın rahmeti olan aklımızı gerektiği gibi kullanalım
Magazinleşen Yenidoğan Çetesi ve unutulan bebekler
Yapay zeka çağında kontrol kimde olacak?