Erbakan Hoca herkese nasip olmayan uzunca ve dolu dolu bir ömür yaşadıktan sonra ebedî âleme intikal etti. Kendisini sevenlerin tabutuna yetişmek için uçuşan ellerinden onu inşallah rahmet melekleri teslim almıştır ve rahmetin kucağında fani vücudu mezarına yerleştirilmiştir.
Merhum Hoca'nın hayatında ve ölümünde alabilenler için binlerce örnek ve ibret vardır. Bu milletin imanından kaynaklanan değerlerine yabancılaşmayan, bu çağda İslam'ın güzel çehresini insanlığa yansıtmaya çalışan, hem dindar hem de "ileri ve güçlü" olmanın mümkün olduğunu örnekleyen ilim, siyaset, eğitim ve hareket adamlarına bu milletin gösterdiği sevgi, saygı ve verdiği değer unutulmamalıdır ve son örneği de unutturmayan olaylar arasında yer alıyor.
Kendi medeniyetini terk etmiş, başkalaşmış, çıktığı kabuğu beğenmeyen nice ilim, sanat ve siyaset adamı neredeyse öldüğü gün unutuluyor. Bazıları devlet zoruyla hatırda tutuluyor ama onlar da unutulmaya veya kötü örnek olarak anılmaya mahkumlar.
Milletiyle biraz olsun barışan, onun değerlerine tepeden bakmayan, makamları yüksekte olsa da ilgi, sevgi ve hizmetleriyle halkının arasında olan liderlere bu milletin gösterdiği alaka, vefa ve sadakat aynı yolda olanlar için teşvik edici önekler olmalıdır.
Erbakan Hoca'nın siyasette kullandığı yöntem ve üslup farklı yönlerden bakılarak tenkit ve takdir edilebilir. Halkın, ülkenin, İslam dünyasının ve dünyanın şartları, bazen farklılaşan beklentileri arasında dengeyi tutturmak ve "bir dönemin ihtiyaç ve beklentileri" bakımından başarılı veya başarısız olmak başkadır; temel değerlere sahip çıkmak, ilkeli olmak, bin yıldan beri Müslüman olan bu milletin kıblesinden sapmadan yolunda ilerlemeye çalışmak başkadır. Birinci bakımdan bir lidere oy vermeyenler ikinci bakımdan onu bağrına basar, unutmaz, sever ve rahmet okurlar.
Osmanlı'yı dağıtanların hedefinde İslam'ı (bunun içinde siyasi yönü de var) bitirmek vardı. Osmanlı coğrafyasında birçok sun'i devlet ve ulus oluşturdular. Bu uluslara kurtuluş için batılılaşmayı telkin ettiler. Hayatlarında dini, aralarında irtibatı azaltmak için her tedbire başvurdular. Bir ara zihinler karıştı, şaşkınlık/sersemleme yaşandı, ama giderek şok atlatıldı, akıllar başa gelmeye yöneldi. Bu gelişmede son bir buçuk asır içinde gelip gitmiş olan uyarıcı, öğretici, eğitici ve ıslah edici İslam önderlerinin kuşatıcı tesirleri İslamcı siyaseti de etkilemiştir.
Bizde çok partili demokrasiye geçilince radikal laikliğe göre bazı tavizler verildi. Bu tavizlerin mahiyet ve sınırını iyi tanıyamayan bazı kimseler ile kontrolü elde tutmak için onların arasına sızan ötekiler yanlış eylemler, yönlendirmeler yaptılar, yanlış adımlar attılar, attırdılar. Bu yanlış adımlardan biri de amaca ulaşmak için şiddete başvurmak ve bu maksatla örgütlenmek idi. Merhum Erbakan Hoca'nın bu millete en büyük hizmeti şiddet ve sokak yerine düzen içinde hedefine yürüme yolunu seçmiş olmasıdır. O da "İslam" dedi, "şeriat" dedi, "cihad" dedi; bunları açıkça diyemediği zaman "Milli Görüş" dedi, "Adil Düzen" dedi, bunları dediği için hapislerde yattı, partisi defalarca kapatıldı ama yine de yolundan şaşmadı, ötekilerin çok istedikleri şiddet ve sokak yoluna sapmadı. Verdiği ümitlerle, zaman zaman elde ettiği kısmi başarılarla yanlış yola sapma istidadı taşıyan kitleleri kanatlarının altında tuttu, zaptetti.
Şimdi İslam dünyasına bakıyorum da "artık yeter "diye isyan bayrağını çeken toplulukların (bu arada bir kısım İslamcıların) istedikleri ile Erbakan Hoca'nın yaptığı ve yapmak istedikleri arasında büyük benzerlikler görüyorum.
Dilerim parçalanan ümmet artık oyunlara gelmez, kendi olmaya yönelir, uygun rehber ve liderlerin öncülüğünde danışma ve dayanışma yöntemleriyle birlik ve medeniyetimiz yeniden ihya ve inşa edilir.
YENİ ŞAFAK