Kilise, Afrika’nın işgali için bir senaryo üretmişti.. Rahib John Afrika’ya hem insanlığın köklerini aramak ve hem de Tanrı’nın kayıp kuzularını bulmak için bir yolculuğa çıkmıştı. Ancak kendisinden bir daha haber alınamadı..
Rahib John’u aramaya çıkanlar, Rahibin Afrika’nın derinliklerinde cennetten bir köşede, Tanrı’ya iman eden bir halkla birlikte yaşıyordu..
Tarzan hikayesi de bu efsaneden üretilmişti.
Batılılar hangi Afrika ülkesine gitmek istiyorlarsa, orası rahibin ülkesi ilan ediliyordu.
Bugünkü Etyopya’yı düşünmeyin, Somali, Eritre, Cibuti, Sudan gibi komşu ülkeler de Etyopya birliğinin içinde yer alıyordu. 100’e yakın kabileden söz ediliyor.
Mısır’dan yola çıkan kaşifler, Nil’in kaynağını bulmak için buralara kadar geldiler..
Ümit Burnu’nun Mes’udi’nin kılavuzluğunda İspanyol ve Portekizliler tarafından dolaşılmasından hemen sonra, Kızıldeniz’in girişinde Aden Körfezi, özellikle Mekke ve Kudüs’e giden yol olarak ayrı bir önem taşımaya başladı.. Batı Afrika’nın kontrolü için Kızıldeniz’de varolmak istiyorlardı ve bunun kilit noktası ise Etyopya idi..
En son Rahibin Etyopya’da yaşadığı yayıldı.. Rahib John Vatikan’ın kızılelması gibiydi..
Önce Rahibler, arkasından kaşifler ve onların da ardından yağmacılar, sömürgeciler..
Şimdi o ülkedeyim..
Muhteşem bir ülke.. İnanılmaz su kaynaklarına sahip. Hayvancılık da öyle.. Ama yoksul bir ülke..
Son birkaç yıldır inşaat ve sanayileşme konusunda önemli hamleler yapmışlar.. Çinliler büyük sanayi tesisleri kurmuşlar. İsrail ve Hollandalılar çok geniş alanlarda seracılık yapıyorlar..
Ülkede petrol olmasa da petrolden daha değerli altın ve platin var. Kahve ve susam ihracatında önde gelen ülkelerden biri.
Haile Selasiye, Müslümanları bastırmış. Ortodoks politikası izlemiş. Pan Afrika hareketine destek veren bir lider.. Katolikler ve Protestanlar da onun zamanında gelmiş, okul ve hastaneler açmışlar.. Onun döneminde hemen hemen bütün bürokratlar bu okullardan mezun olan insanlar.. Komünistler gelince Protestanları kovmuşlar.. Katolikler de okul ve hastane ile sınırlı kalmışlar..
Müslüman çocuklar adlarını değiştirmeden okullara kabul edilmemişler.. Son 20 yıldır Müslüman kesimde okuma ve yazma hız kazanmış. Komünistler gidince Müslümanlar da biraz hareketlenmiş.
Etyopya’da Müslüman nüfusun bir kısmı kayıt dışı, bir kısmı isim değişikliği ile Hristiyanların hanesine yazılmış.. Cibuti ve Eritreliler % 80 oranında Müslüman. Onları Etyopya’dan ayırmışlar.. Etyopya’nın Kızıldeniz ve Körfez bağlantısı bu iki ülke ve Somali ile kopartılmış.. Ve tabii Etyopya’nın Müslüman nüfus oranı da böylece aşağı çekilmiş.. Etyopya’da Müslümanlar kimine göre % 35, kimine göre % 40, kimine göre % 50..
Burası binlerce yıllık eski bir medeniyet. Saba Melikesi döneminde burası Yemen’le birlikte yönetiliyormuş. 300 harften oluşan Hami/Sami dil grubuna ait bir dilleri var..
Hani Nasreddin Hoca’nın dediği gibi Etyopya’da yağ, un ve şeker var, ama helva yapan kimse yok.
Barışçı bir topluluk.. Farklı kültürler barış içinde bir arada yaşayabiliyor..
Ülkede yoğun bir inşaat faaliyeti var. Yollar yapılıyor. Ciddi bir altyapı eksikliği var.. Bunlara sadece giyecek ve yiyecek yardımı değil, daha fazlası gerek. Duvar ustaları, ağaç işleri, demir işleri, deri işleme, hayvancılık, tarım ve ciddi bir öğretim faaliyetine, psikolojik rehabilitasyona ihtiyaç var.. Özgüvenlerinin artırılması gerekiyor..
250 km’lik bir yolu 5 saatte zor geldik. Ve bugünlük bu kadar. Her an elektrik kesilebilir ve internet kopabilir..
Etyopya’dan herkese selam. Memleketimizin kıymetini bilelim.
Selam ve dua ile...
YENİ AKİT