Radyo Selam’da Recep Doğru’nun hazırlayıp sunduğu Söyleşi Özel programının bu haftaki konusu Suriye’deki durumun yol açtığı insani dramdı. Konu bağlamında Suriye’deki durumu tartışmak, Müslümanların durum karşısında yapıp etmelerini konuşmak ve insani yardımı gündemleştirmek amacıyla kısa süre önce Özgür-Der Diyarbakır Şubesi bünyesinde kurulan Suriyeli Muhacirlere Yardım Komisyonu Başkanı Hasip Yokuş’la bir söyleşi yapıldı. Söyleşiye ayrıca Özgür-Der Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay ve İHH Reyhanlı Temsilcisi olup aynı zamanda Ufuk-Der Yön. Kur. Üyesi olan Mustafa Çağlı da telefon yoluyla katılarak katkıda bulundular.
Radyo Selam’da gerçekleştirilen söyleşinin ses kaydını ve Islah-Haber’de yayınlanan deşifresini ilginize sunuyoruz:
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi bünyesinde Suriyeli Muhacirlere Yardım Komisyonu kuruldu. Bu komisyon hangi amaçla kuruldu? Bize anlatır mısınız?
Hasip Yokuş: Yanı başımızda bir dram var. Bu drama seyirci kalamazdık. Hem İslami hem de insani anlamda yükümlülüğümüz söz konusu. Bir şeyler yapmak zorunda olduğumuzu düşünerek böyle bir komisyon oluşturduk.
Öncelikli Hedefimiz Zaruri İhtiyaçları Gidermektir
Komisyonunuzun faaliyetlerinden söz eder misiniz? Ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz?
Hasip Yokuş: Öncelikli hedefimiz çadır kentlerde kalamayanlar ile Türkiye’ye giriş yapmak için sınırın öte tarafında bekleyen insanların zaruri ihtiyaçlarını temin etmek. Bunlar; çadır kentlerde kalamayan, Türkiye’nin güneyindeki il ve ilçelerde kendi imkânlarıyla barınmaya çalışan aileler ile Reyhanlı ve Kilis’in güneyinde Türkiye sınırında bekletilen ailelerden oluşmaktadır.
Önümüz Kış ve Sıkıntılar Diz Boyu
Bunların ilaç, giyim, gıda gibi zaruri ihtiyaçlarını temin etme çabası içerisindeyiz. Bu komisyon çok mütevazı bir şekilde kuruldu. Bölgeye gerçekleştirdiğimiz ilk ziyaretimizin ardından hem dramın boyutunu hem de yüklendiğimiz sorumluluğun ağırlığını fark ettik. Muhacir sayısı her geçen gün artıyor. Önümüz kış ve sıkıntılar diz boyu.
Bizler de ağırlaşan bu tabloya karşı imkânlarımızı geliştirmenin yolunu aradık. Batman, Van, Muş, Bingöl, Tatvan, Siverek gibi bölgemizdeki Özgür-Der gönüllüleriyle yine bölgemizde konuya hassasiyet gösteren diğer İslami kurumlarla birlikte güç ve imkânlarımızı birleştirerek hareket etmenin zeminini oluşturmaya çalışıyoruz. Nitekim bu hafta sonu gerçekleştirdiğimiz ziyaret de böyle bir dayanışma ve işbirliği neticesinde gerçekleşti.
İlaç Önemli İhtiyaç Olma Vasfını Koruyor
İlk ziyaretimizde yanımızda ilaç götürmüştük. İlaç hala da en önemli ihtiyaç olma vasfını koruyor. Daha sonraki ziyaretlerimizde ilaca ilaveten ayni ve nakdi yardımlar da yaptık.
Komisyonumuzun üç temel sacayağı var. Bunun için üç alt komisyon oluşturduk. Bunlardan birincisi; yardım, ikincisi; diğer İslami kurumlarla diyalog ve işbirliği imkânı, üçüncüsü de enformasyon desteği.
Hüznümüzü de, Umudumuzu da Arttıran Gözlemlerde Bulunduk
Bu son ziyaretinizden söz eder misiniz? İlk ziyaretlerinizle kıyasladığınızda ne tür değişiklikler söz konusu?
Hasip Yokuş: Öncelikle böyle bir hayra aracılık etmeyi nasip ettiği için Allah’a hamd ediyorum. Bu kardeşlerimiz için birazcık olsun bir şeyler yapabilmenin huzurunu yaşıyoruz. Ayrıca çabalarımıza Batman ve Diyarbakır’da düzenledikleri kermeslerle katkı sunan hanım kardeşlerimiz başta olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Allah ecirlerini kabul buyursun.
Doğrusu bu yönüyle kendimizi bir aracı, bir emanetçi olarak görüyoruz ve Allah’ın izniyle bize ulaştırılan emanetleri en güzel şekilde teslim etmenin gayretiyle hareket ediyoruz.
Ziyaretimize gelince; bildiğiniz gibi bu hafta sonu Hatay, Kilis, Reyhanlı ve Yayladağ’ı kapsayan bir ziyaret gerçekleştirdik. Bu ziyaretimizle hem yanımızda götürdüğümüz ihtiyaç maddelerini teslim etmek hem de durumu yerinde müşahede ederek bundan sonraki çabalarımızı planlama fırsatı bulduk.
Her ziyaretimizde bir öncekiyle kıyaslandığında hüznümüz de umudumuz da daha çok artıyor. Hüzünlenmek için sebepler çok. Muhacir sayısı 300 bini geçti. Yılbaşına kadar bu sayının 750 bini bulması tahmin ediliyor. 100 bin kişi kayıp, 250 bin kişi de Suriye’de gözaltında. Tahrip olmamış ev neredeyse kalmadı. Fırınlar ve su çeşmeleri bile Suriye rejimi tarafından bombalanıyor. Buna mukabil insanlardaki duyarsızlık ve ilgisizlik üzüntü verici. Ayrıca kara propagandanın etkisiyle çoğu insanın kafası karışık.
Umutlanmamız için de sebepler çok. En önemlisi, muhaliflerdeki dağınıklık görüntüsü büyük bir hızla yerini daha bilinçli daha organize çabalara terk ediyor. Sokaklarda küçük gösterilerle başlayan hareket alternatif bir hükümete dönüşmüş vaziyette. Her alanda kendi alternatif kurumlarını başarılı bir şekilde oluşturmuşlar. Tabir caiz ise kervan yolda iken düzülmüş. Esad’ın ayağının altındaki zemin her geçen gün biraz daha kayıyor. Tüm bunlar da umudumuzu arttıran etkenler.
Kara Propagandaya İran’ın da Katılmış Olması Üzücü
Kara propaganda dediniz. Bunu biraz açar mısınız? Ayrıca komisyonunuzun buna yönelik ne tür çalışmaları var?
Hasip Yokuş: Kimi çevreler tarafından bilinçli ya da bilinçsiz olarak Suriye’deki direnişin emperyal bir proje olduğu; Esad’ın ise antiemperyalist, antisiyonist bir kahraman olduğu şeklinde bir propaganda yürütülüyor. Onları büyük bir üzüntü ve şaşkınlıkla izliyoruz. İran, Rusya ile bizdeki Ulusalcılar-Kemalistler aynı potada buluşmuş; Esad ile aynı dili kullanıyor. Son olarak bu koroya ABD’deki muhafazakârlar da katıldı. Onlar da bölgede İslami rejimlerin kurulduğu ve İsrail’in gittikçe yalnızlığa mahkûm edildiği gerekçesiyle Suriye’deki direnişten endişe duyuyorlar.
Hâlbuki emperyal güç olarak kastedilen ABD ve Avrupa (Rusya ve Çin’in neden emperyal bir güç olarak kabul edilmediğini anlayabilmiş değilim) olaya seyirci kalmışlar. Neticede dökülen kan onların değil Müslüman kanı. Dolayısıyla gidişat onları pek rahatsız etmiyor. Aynı tavrı Bosna’da, Çeçenistan’da, Arakan’ da ve yıllardır Filistin’ de görüyoruz. Bu durum bizi pek şaşırtmıyor. Mücahitler de Allah’tan başkasına güvenilemeyeceğini yaşayarak tecrübe etmişler. Kendilerini desteklediklerini açıkça ifade eden ülkeler dahi onların beklentilerine karşılık vermiyor.
Direnişin En Önemli Eksikliği Ağır Silahlardan Yoksunluk
Herkes biliyor ki mücahitlerin en büyük eksiği ağır silahlara sahip olamayışları. Şayet ağır silahlara sahip olsaydılar kısa sürede Esad rejimini devirirlerdi. Onlar kendi halkını ağır bombardımanlara karşı koruyamamanın çaresizliğini yaşıyorlar.Hal böyle iken, bu insanların onurlu direnişini bu şekilde karalamak insafsızlığın ötesinde bir şey diye düşünüyorum.
İntifada Emperyal Projelerin Çöküşünün Göstergesidir!
Tam tersine biz, Ortadoğu’daki intifadaları emperyal projelerin iflasının en somut göstergeleri olarak değerlendiriyoruz. Yerli-işbirlikçi diktatörler bir bir devriliyor. Emperyalistler bize cetvelle çizdikleri sınırlarda bir marş, bir bayrak ve bir diktatör armağan etmişlerdi. Yıllardır halkların kanı pahasına, gözyaşı pahasına bu deli gömleği bize zorla giydirilmeye çalışılıyordu.
İşte tüm bu intifada sürecini bize zorla giydirilmeye çalışılan bu deli gömleğinden kurtulmanın bir imkânı olarak görüyoruz. Özgür ve Müslüman bir Ortadoğu bizler için çokşey ifade ediyor. Sevinmek için henüz çok erken olduğunun farkındayım ama Allah’ın izniyle su akıp mecrasını buluyor.
Çalışmalarınızda kimden ne tür katkılar bekliyorsunuz?
Hasip Yokuş: Sözümüzün başında bunun İslami ve insani bir yükümlülük olduğunu ifade etmiştik. Dolayısıyla bu hasletleri yitirmemiş imkân sahibi herkesten beklentilerimiz var.
Yaşanan dramın fark edilmesi için müsaadenizle bir örnek vermek istiyorum: Bu son ziyaretimizde yanımızda bir miktar ilaç ile Darüşşifa adlı sağlık merkezini ziyaret etmiştik. İlaç kutuları arasında 4-5 tane battaniye vardı. Oradakilerin çoğunun gözü bu battaniyelere takıldı. Hemen yanımızda duran iki muhacir bayandan biri: “Herhalde bu battaniyelerden birini bana verirler.”dedi. Diğer Bayan: “Bu kadar çok ihtiyaç sahibi varken birini sana vereceklerini nerden biliyorsun?” diye sorunca, Bayan: “Dört çocuğum da soğuktan hastalanmış. Doktor bey de bunu biliyor. Oradan tahmin ediyorum.” dedi. Tek başına bu olay bile aslında bizim nasıl bir imtihanla yüz yüze olduğumuzu gösteriyor.
Üstünü Örtecek Bir Şey Bulamadığı İçin Bir Çocuğun Hastalanması da, Hastalanan Bir Çocuğun İlaçsız Kalması da, Aç Kalması da Bizim Ayıbımızdır
Zulümden kaçtıkları için kendi yurtlarından muhacir olmuş, emin bir belde aradıkları için buralara gelmiş, bize sığınmış bu insanlar her şeyden önce bize emanettir. Üstünü örtecek bir şey bulamadığı için bir çocuğun hastalanması da, hastalanan bir çocuğun ilaçsız kalması da, aç kalması da bizim ayıbımızdır, vebaldir. Olaya bu çerçeveden bakıyoruz.
Dolayısıyla küçük-büyük demeden her türlü yardım mutlaka bir ihtiyaca karşılık geliyor. Orada her türlü yardım malzemesine ihtiyaç var. Elbette oradaki her türlü ihtiyaca cevap verebilecek durumda değiliz ancak birazcık gayret sarf edersek Allah’ın izniyle en azından aciliyet gerektiren malzemenin teminine katkı sunabilir, bu kardeşlerimizin sıkıntılarını hafifletebiliriz.
“Kurbanlarımız Suriye’ye!” Kampanyası
Şu andaki çalışmalarınız neler? Bundan sonraki hedeflerinizden söz edebilir misiniz?
Hasip Yokuş: Yardım çalışmalarımız artarak devam ediyor. Şu anda tüm Özgür-Der camiası olarak kurbanlarımızı Suriyeli kardeşlerimize dağıtmayı planlıyoruz. Gerek Suriye içinde gerek sınırda bekleyen, gerekse de bize sığınmış muhacir kardeşlerimiz için bu organizasyonu yapabilecek imkâna sahibiz.
“Her Aileye İki Battaniye!” Kampanyası
Ayrıca şu an “her aileye iki battaniye” kampanyamız devam ediyor. Dileyen iki battaniyeyi bizzat teslim ederek, dileyen de iki battaniye mukabili 30 TL’yi nakdi olarak verebilir.
Katkı yapmak isteyen kardeşlerimiz her iki kampanyamızla alakalı daha geniş bilgiyi Haksöz Haber, Islah Haber ve Selam Radyo’dan öğrenebilirler.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Hasip Yokuş: Tablo gittikçe ağırlaşıyor. Soğuk hava ve kış şartları da eklenince tablo daha da ağırlaşacak. Temennimiz bu sıkıntıların uzun sürmemesi yönünde ancak her alternatife de hazırlıklı olmak durumundayız. Bunun için çabalarımızı ve imkânlarımızı daha sistemli hale getirmenin gayreti içerisindeyiz. Tekrar ifade ediyorum; imkânlarımızın sınırlı oluşundan dolayı elbette tüm dertlere deva olamayız ama yangını söndürmeye giden karınca misali Allah katında doğru bir yerde vaziyet almanın endişesini taşıyoruz. Umarız bu, Rabbimiz katında bizlere mazeret teşkil eder.
Bölge ile sürekli irtibat halinde olarak öncelikli ihtiyaçları sürekli güncelliyoruz. Haber sitelerimizi takip eden kardeşlerimizi bundan sonra da bilgilendirmeye devam edeceğiz.
Bize ayırdığınız zaman için çok teşekkür ediyor ve çalışmalarınızda Yüce Rabbimizden muvaffakiyet diliyoruz.
Hasip Yokuş: Böyle bir imkânı sunduğunuz için asıl ben teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.