PYD ile PKK İrtibatı Örtülü Değil, Açık Bir Gerçektir!

ABD, en üst düzey yetkililerinin ağzından PYD ile PKK’nın bir ve aynı şeyler sayılamayacağına dair tezler dillendirmekle tüm dünyanın bildiği gerçeği gizleyebileceğini mi sanıyor?

Haksöz Haber

Hasan Soylu'nun sitemiz için tercüme ettiği Atlantic Council’den Aaron Stein ve Michelle Foley’in analizini özetleyerek sunuyoruz:

2012’nin temmuz ayında Esed rejimi Türkiye sınırındaki pek çok bölgeyi boşalttı ve buraları PKK’nın uzantısı olduğu bilinen Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) bıraktı. Bu şekilde PYD, hep birlikte Rojava diye adlandırılan ve bilahare kantonların ilan edileceği Afrin, Kobani ve Cezire’de hakimiyet kurdu.

PYD’nin siyasi ve askeri çabalarına katkı sağlamak amacıyla Türkiye, İran ve Irak’tan pek çok Kürt buraya geldi. Ve bu bölgedeki yoğunlaşma Temmuz 2015’in sonunda Türkiye’nin güneydoğusunda alevlenecek olan çatışma sürecini de etkileyecek şekilde bir milliyetçi hassasiyet oluşturdu. Pek çok kişi bölgedeki durumu Abdullah Öcalan’ın “demokratik özerklik” programının inşası için bir fırsat olarak görüyordu.

2013-2014 döneminde Türkiye hükümeti pek çok Kürdün ve bazı solcu militanların sınır geçişlerine göz yumdu. Ankara, Öcalan ile sürmekte olan barış görüşmelerinin hatırına çoğu PKK sempatizanı Kürdün kitleler halinde göçüne engel olmadı. Ve aynı zamanda her ikisini de tehdit olarak gördüğü PYD’nin askeri kolu YPG ve IŞİD’in savaşını olumlu karşıladı. Bu süreçte Türkiye güvenlik güçleri Kürt bölgelerinde askeri operasyonlardan uzak durdu ve şehir merkezlerinde PKK militanlarına göz yumdu.

Bilahare PKK bağlantısının altı kalınca çizilecek olan YPG içinde Türkiyeli Kürtler hep etkin idiler. Wall Street Journal’da yayınlanan bir söyleşide Kürt savaşçı Zind Ruken PKK-YPG irtibatına dair şunları söylüyordu:

“Bazen PKK’lıyım, bazen PJAK’lı, kimi zaman YPG’li. Bir şey değişmiyor. Hepsi PKK’nın parçaları.”.

YPG’nin kayıplarına dair veriler de bu durumu doğrulamakta. Atlantic Council araştırmasına göre Ocak 2013 ile Ocak 2016 arasındaki YPG’nin açıkladığı kayıpların % 49.24’ü Türkiye’den. YPG ‘şehit’ sayısını şöyle veriyor: 359 Türkiye, 323 Suriye, 32 İran, 7 Irak, 2 Avustralya, 2 Azerbaycan ve 1’er İngiltere, Almanya, Yunanistan ve ABD vatandaşı.

Bu veriler YPG’nin 2014 yılında Nusra ile Rasulayn’da ve Eylül 2014’te Kobani savaşında ve 2015’te Ayn İsa operasyonları esnasındaki kayıplarıyla da uyum içinde. Tüm kayıpların % 38.95’i Kobani’de verilmiş ve bunların da % 44,4’ü Türkiyeli Kürtlerden oluşmakta.

Kobani savaşı süresince ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri YPG’ye büyük destek sundular. Ve bilahare PYD kontrolündeki bölgeye 50 kişilik özel operasyon gücü konuşlandırdılar. Ayrıca bu bölgede bir hava üssü inşa edildiği de iddialar arasında. Koalisyonun hava desteği sayesinde YPG şu anda Türkiye sınırında 400 km’den daha uzun bir sınır şeridini kontrol altında tutmakta.

Türkiye YPG ile PKK’nın aynı şey olduğunu söylese de ABD-YPG işbirliğine karşı çıkamıyor. Türkiye jetleri Irak’ta ve Türkiye’nin içinde PKK kamplarını bombalarken, İncirlik Hava Üssü’nden kalkan Amerika jetleri Suriye’de YPG’ye destek veriyor.

Yorum Analiz Haberleri

Filistinli siyasetçi Netanyahu'ya: Esed'den sonra tek diktatör sen kaldın!
İran'ın enerji krizi, sanayilerin kapatılmaya zorlanmasıyla korkunç bir noktaya ulaştı
Suriye'nin Türkiye'den ve Arap ülkelerinden ne beklentisi var?
Adem Özköse: Suriye’de kendimi artık büyük bir hikayenin başlangıcındaymışız gibi hissediyordum
60 yıllık Baas sultasının izlerini silmek kolay olmayacak!