PYD büyülenmesi - Neyi yaşıyoruz?
Ahmet Taşgetiren / Star
HDP’nin Doğu-Güneydoğu’da köylerden tek fire olmaksızın aldığı oylar CHP’yi, MHP’yi rahatsız etmediği gibi, seçim hilesi konusunda mangalda kül bırakmayan çevreleri de hatta AGİT gözlemcilerini de rahatsız etmiyor. Neden? Çünkü böyle bir seçim uygulaması Ak Parti’yi vuran sonuçlar doğuruyor. Bölgelerde CHP ve MHP zaten yok, HDP’ye baraj geçirtme operasyonu da böyle bir seçim atmosferi ile netice verecekse “demokrasi tutkusu” adına kim neden ses çıkartsın ki?
PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde kantonlar kurması hükümet sorumluluğunu üstünde taşıyan Ak Parti dışında kimsede alarm hissi uyandırmıyor. HDP zaten PYD’yi destekliyor. Ama CHP ve MHP de garip bir sessizlik içinde. Sadece Hükümetin Suriye politikasını acımasızca eleştirince iş bitti sanılıyor. Medyanın Hükümet karşıtı cenahında da öyle ahım şahım bir PYD eleştirisine rastlanmıyor. Hatta Hükümetin PYD’ye yönelik tepkileri bile yadırganıyor. “Kuzey Irak’taki Kürt yapılanmasına önce tepki gösterdik, sonra can ciğer kuzu sarması olduk, şimdi neden PYD’ye tepki gösteriyoruz?” söylemi ortalığı kaplıyor. “PYD’nin Kuzey Irak’tan başka bir formatı olduğuna, olayın PKK uzantısı boyutuyla görülmesi gerektiği”ne kimse kafa yormuyor.
Oysa cümle alem PYD’nin PKK’nın uzantısı olduğunu, PYD bünyesinde savaşan kitlenin önemli bir kısmının “PKK mensubu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” olduğunu biliyor. PKK ise içerde hala silahlı varlığını sürdürüyor ve HDP’nin üzerinde bir vesayet oluşturuyor. Üstelik PKK’nın silah bırakma sürecini, Suriye’de PYD’nin statü edinme politikasına destek amacıyla askıya aldığı da biliniyor. Bir şey daha: PKK’nın, Suriye’deki gelişmeleri kendi ideolojik vesayetindeki Kürt milliyetçiliğini Türkiye’de geliştirmek için kullandığını da, hatta Kobani olayının HDP’ye oy taşımak için nasıl istismar edildiğini de... Herkes biliyor.
Yine, Suriye’de oluşturulacak kanton sisteminin, uzun vadede Türkiye’ye taşınması gibi bir hesabın bulunduğu gerçeği de cümle alemin malumu.
Gariptir PYD’nin kontrolüne geçen bölgede ucu etnik-ideolojik arındırmaya kadar uzanan bir baskı yönetimi oluşturduğu konusu da pek çok kimseyi rahatsız etmiyor. Türkmenler, Araplar zaten tasfiye ediliyor, Araplar DAEŞ’çi olma damgası yiyebiliyor, Türkmenler Türkiye’nin ajanı muamelesine tabi tutuluyor ve gariptir buradan da PYD’ye koruma zırhı geçiriliyor.
PYD hakimiyetine geçen bölgelerde Barzani yanlısı Kürtlerin bile göçe zorlandığı bilgileri de pek çok çevrede PYD hassasiyeti oluşturmuyor. Hatta Türkiye’nin PYD karşısında Barzani ile iletişim sağlaması bile tepkilere yol açıyor. Gariptir, PYD şu sıralar bir zamanların gözdesi Barzani’yi bile sollayan bir şirinlik muskasına mazhar kılınıyor.
Oysa PKK’nın Doğu-Güneydoğu’da etkin olduğu bölgelerde kimlik kontrolü yapmaya başladığını, vergi tarhettiğini, yol kontrolü yaptığını, bazı ilçelerde hendekler kazıp güvenlik birimlerinin intikalini önlediğini, bu yüzden PKK’nın baskılarını kabul etmeye ancak kendisinde karşı koyma gücü de görmeyen üstelik devletin kendisini koruyacağı umudu da sarsılmış olan ailelerin (toplulukların mı demeliydim?) bölgelerin dışına göç ettiğini de, cümle alem biliyor.
Amerika şu sıralar DAEŞ’le mücadelede partner rolüne layık gördüğü PYD’nin hamisi rolünde. Amerika’nın bu tavrı da başta PKK çevreleri olmak üzere, tüm Ak Parti muhalifi çevreler tarafından kutsanmış görünüyor. Öyle emperyalizm falan kimse hatırlamıyor. Hatta “Üst akıl operasyonu” olarak nitelenen Amerikan projesine yönelik Ankara’nın güvenlik zirvelerindeki mütalaalar, tedbir arayışları tepki bile görüyor. Hiç kimseden “PYD üzerine kurgular” konusunda bir hassasiyet - tepki sergilenmezken, mesela Hükümet tedbir alacaksa “Topal gördek niteliğindeki Hükümet hiçbir müdahalede bulunamaz” yollu beyanatların ardı arkası kesilmiyor.
Neyi yaşıyoruz gelin siz cevaplandırın:
HDP, PKK, KCK, her ne ise bunların aktörlerinin çok usta bir propaganda faaliyeti yürüttüğünü mü?
Ak Parti iktidarlarının bölgede ayağına bastığı küresel odakların Erdoğan’ı ve Ak Parti’yi Suriye’de kıstırma hesabını mı?
Ak Parti karşıtlığının - düşmanlığının, içerde Türkiye karşıtlığını bile normalleştiren her kullanıma hazır aptal bir psikoloji üretmiş olduğunu mu?