Akif Beki, Karar gazetesindeki köşesinde Rusya’nın PKK/PYD’ye olan ilgisini irdelemiş ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri yorumlamış:
Akif Beki’nin Yazısı:
Ankara’nın hassasiyetlerini bilmezmiş gibi, PYD’yi de çözüm masasına davet ettiler.
Gerçi tepki üzerine Moskova’nın geri adım attığı, sorunun çözüldüğü, PYD’nin o masaya oturtulmayacağı söyleniyor.
Fakat yine de...
Suriye Halkları Kongresi’ne PYD’nin katılıp katılmayacağı, yani davetin geri çekilip çekilmediği henüz kesinleşmiş değil.
Rus tarafından resmi teyit gelse bile, bir gerçeği değiştirmiyor.
Putin bu konuda rahat oynuyor, Ankara’yı rahatsız etmekten çekinmiyor.
Nereden geliyor bu rahatlık derseniz...
Belli ki anti-Amerikancı ve NATO karşıtı rüzgarların şiddeti artarken Avrasyacılığın yükselişinden. AB ve ABD ile münasebetlerde tıkandığımız değerlendirmesinden...
Batı ittifakıyla ilişkilerde Türkiye’nin yaşadığı sıkışmışlıktan cesaret alıyor.
Öyleyse sıradaki soru üzerinde bir daha düşünelim...
Rusya’nın terörle mücadele duyarlılıklarımızı hiçe sayması sürpriz mi?
Yani Kandil’in Afrin üzerinden ilerleyip İdlib’i ele geçirerek Akdeniz’e inme hesapları yaptığından, Ankara’nın da bunu teröre koridor açma projesi diye gördüğünden, ulusal güvenliğimize ciddi bir tehdit olarak algıladığından habersiz mi Ruslar?
Cunhurbaşkanı Erdoğan, İdlib’e tam da bu operasyona izin vermemek için girdiğimizi, Rusya’yla da dayanışma içinde olduğumuzu ve bu dayanışmanın Afrin’i de kapsadığını her fırsatta söylüyor. Son çıkışı, daha dün manşetlerde değil miydi?
NASIRIMIZA BASTIKLARINI BİLMEZ OLURLAR MI?
Ne mümkün bilmemeleri.
Buradan Rusların iki tarafı da idare ettiği, ikili oynadığı sonucu çıkmaz diyorsanız, şu sicile bakın, ne kadar temiz...
Ankara’nın sert bastırmalarına rağmen, PYD’yi himayeden vazgeçmediler, Moskova’daki ofisi kapatmadılar.
Gün geldi, Suriye’deki Rus generali, üniformasına PYD arması takıp kutlama pozları verdi.
Gün geldi, PYD mevzilerine yönelmesini durdurmak için Fırat Kalkanı’nın önünü kestiler, PYD’yi korumaya aldılar, bölgesine Rus bayrağı çekerek kalkan oluşturdular.
Ankara’nın ‘PKK uzantısı terör örgütü’ dediğine kol kanat germekte ABD’den farklı davranmadılar yani.
Madem ki bu konuda ABD’den daha güvenilir, daha sadık bir müttefik değil Rusya...
Ne demeye Putin’in ipiyle kuyuya inmeye çalışalım ki?
Kendi göbeğimizi kendimiz keseceksek, ABD’den bağımsız hareket etmemiz yetmez, Rusya’dan da bağımsızlaşmamız gerekmez mi?
İster hakim ister süper güç deyin, ikisi arasında bir denge politikası gütmekten başka yol görünmüyor.
Atlantik ittifakından uzaklaşmak, Avrasya ittifakına mahkumiyete dönüşürse Putin de rahat oynar işte böyle.
ABD’NİN İNCİRLİK’TEN ÇEKİLME SENARYOSU
Osman Kavala’nın ‘kendisiyle yoğun temasta bulunmak’ gibi tuhaf bir suçlamayla tutuklandığı Henri Barkey’in bir analizini okudum. 3 hafta önce çıktı.
Barkey, Dışişleri Bakanlığı sırasında, Türkiye masasında Albright’a danışmanlık da yapmış bir uluslararası ilişkiler hocası.
“Erdoğan’ın riskli oyunu” diyerek, vize kriziyle ilgili bir kehanette bulunuyor. Suriye’de IŞİD operasyonları tamamlandıktan sonra ABD’nin İncirlik’ten çekilebileceği tehdidi...
Daha başlangıçmış, artık ihtiyaç kalmadığını söyleyip filolarını toplayarak üsten çekip giderlerse şaşırmamalıymışız.
‘Eli kulağında’ diyor, asıl felaket de ondan sonra başlarmış.
İhtimal vermiyorum sırt dönmek gibi bir kartı pazarlığa süreceklerine.
Ama Ruslar’ın pervasızlığına bakınca bu kehanetin tutmasına oynamadıklarını, PYD’yi de Esad’ı da karşımıza oturtmak için ellerini ovuşturarak o günü beklemediklerini kim söyleyebilir?