KENAN ALPAY / HAKSÖZ-HABER
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın ne kadar renkli ve neşe kaynağı bir kişiliğe sahip olduğunu bilmeyen yoktur. Son dönemlerde popülaritesinden epeyce bir şeyler kaybetti ama onu zaman zaman hatırlamanın toplumsal ruh sağlığına yapıcı katkılar sağlayacağından hiç şüphe yok.
Nadir Bulunur Bir Siyasetçi
“İş, aş, Haydar Baş” sloganıyla gönüllere taht kuran, yerel ya da genel hemen bütün seçimlere göğsünü gere gere “%65 oyla iktidara geliyoruz!” söylemleriyle giren, ancak bindelik dilim içinde ifade edilebilecek oylar almasına rağmen hiç gocunmadan kaldığı yerden işine devam eden ve eşine az rastlanır türden bir siyasetçidir Haydar Baş.
Hem iktisadi çalışmalarıyla Nobel’e aday gösterilen hem de Ergenekon ve Balyoz cuntacıları tarafından kılavuz kabul edilen Haydar Hoca’nın elbette başka bazı marifetleri de var. Mesela hem Kadiri Şeyhi sıfatıyla mücehhez hem de Alevi-Nusayri sevdasıyla maruf bir kişiliktir. Mesela hem Kemalist ideolojinin takipçisi hem de İran ve Rusya devletlerinin siyasetlerine angaje bir siyaset yürütür.
Bütün bu vasıfları ve daha fazlasıyla bilinip tanınan Haydar Hoca’nın son hamlesini Rusya’yı krizden kurtarmak ve açmazdaki Alevi-Bektaşi geleneğine yeni bir ‘Mehdi’ aşısı yapmak üzerine kurdu. Önce birinci konuya dair Haydar Hoca’nın yaklaşım biçimini ortaya koyalım.
Rusya: Medet Ya Haydar!
Yeni Mesaj Gazetesi bugünkü “Rusya’ya iki reçete daha” manşetiyle küllenmekte olan Avrasya Projesi için yeni bir vizyonun müjdesini veriyordu. Habere göre BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Rusya’nın sorunlarının çözümü için kadrosuyla birlikte iki reçete hazırladıklarına işaret ediyor ve “Nisan ayında Devlet Başkanı Putin ile bu meseleyi görüşmek istiyorum. Bize danıştıkları konu, onlar için çok önemli bir konudur. Biz bu seviyede devletlere yol gösterirken, reva mıdır ki, siz beni Meclis’e sokmadınız. Söz sahibi olabilmemiz için Meclis’te olmamız lazım. Sözlerimizin kanun olarak halka sunulması lazım" diyordu.
Haydar Hoca hem Rusya’ya yol gösteren hem de ABD’ye rest çeken bir siyasetçi olarak şu türden çarpıcı beyanlarda bulunuyordu: “Türk milletine hizmet etmek için siyasette bulunduk. 2002 yılında vatandaşlarıma dedim ki, ben şan şöhret peşinde olmak için siyaset yapsam, 1995 yılında ABD Büyükelçisi bana geldi. Ben onlarla anlaşsaydım, bakan da başbakan da olurdum, cumhurbaşkanı da... Huzuruma kabul bile etmedim. Şimdi ‘bize görev versin’ diye ABD’ye koşuyorlar. ABD kim ki! Atatürk der ki, ‘Bir Türk dünyaya bedeldir.’ Türk isen dünyaya bedelsin... Benim caka satmam için koltukta oturmama gerek yok. İlmimle herkese caka satarım...”
Türklük tartışmalarının zirve yaptığı böylesi bir vasatta Haydar Baş’ın ortaya koyduğu perspektif hakikaten milyonları büyüleyecek kadar çarpıcı bir içerikle karşımıza çıkmaktadır! Türklük gurur ve şuurunun önemsizleştirilmek istendiği kritik bir dönemde Haydar Hoca’nın bu çıkışlarının ne kadar sahiplenileceğini hep birlikte göreceğiz.
Senin Atan Alevi Dedesiydi Yavrum!
Haydar Hoca’nın son dönemlerde sıkça dile getirdiği bir iddiası var ki yakın dönem tarih kitaplarını sil baştan yeniden yazdıracak kadar sarsıcı. Haydar Hoca Türkiye’nin bağımsızlığını zedeleyecek bütün engelleri aşmak için tek yol önerir: “Cumhuriyeti kuran şahsın yaptıkları esas alınmalı.”
Son Adana seyahatinde büyük bir müjde daha veren Haydar Hoca, Atatürk ile ilgili kapsamlı bir eser yazdığına işaret etti. Eserin muhtevasına dair kısa ama çarpıcı ipuçları veren Haydar Hoca şunları söyledi: “Mustafa Kemal Paşa’nın bir Alevi Dedesi olduğunu okursanız hiç şaşırmayın. Henüz okumadım ama Yunanlı bir ilim adamının ifadesine göre durum böyle. Annesi Zübeyde Hanım ve babası Ali Rıza Efendi Bektaşi tarikatından... Bunlardan nur topu gibi Mustafa dünyaya geliyor.”
Belki uzun yıllardan bu yana Alevi-Bektaşi toplumunun Mustafa Kemal’e ölümüne sadakat ve sevgisinin kaynağında böylesi bir his vardır, kim bilir? İşte şimdi daha net anlaşılıyor ki, Hacı Bektaş-ı Veli ve Pir Sultan Abdal silsilesinin en önemli halkası Mustafa Kemal Dedetürk’tür.
Prof. Dr. Baş’ın birbirinden daha güzel incileriyle süslediği konuşmalarından alınacak daha nice hisseler var elbette. Lakin biz bunlarla iktifa edelim şimdilik. Ama iki hususa dikkat çekerek:
1- Rusya Devlet Başkanı Putin’e dahi yol gösteren, ABD’ye rest çekmiş büyük bir liderin gerekli ilgi ve alakadan mahrum bırakılması bütün bir insanlığın kaybı değil midir?!
2- Esed/Baas rejimini ayakta tutmak için çırpınan Rusya ve İran’ın Türkiye’deki lobi faaliyetlerinde neden ve nasıl başarılı olduğunu anlamak için daha ne zamana kadar Kadiri Şeyhliğinin yanı sıra Türkçü ve Atatürkçü kimliğiyle bilinen Haydar Baş Hoca’yı görmezden gelecekler acaba?
Koş vatandaş, koşş! Haydar Hoca ve kadrosu herkesin istifadesine açık bir biçimde yardıma, sevgiye, işe, aşa, kılavuzluğa, lobiciliğe, reçeteye vs. ihtiyaç duyan bütün ilgilileri bekliyor! Siz de eksik kalmayın bu nimetten!