Putin, gerçekte bütün dünyaya ‘gözdağı’ veriyor..

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

77 yıl önce bugün, 8 Mayıs 1945 gece yarısına doğru Almanya, kesin olarak yenilmiş ve ‘B. Amerika, Sovyet Rusya, Birleşik Krallık / İngiltere ve Fransa liderliğindeki’ Müttefik Güçler Cebhesi’ne  kayıtsız şartsız teslim olmuştu.  Ama, o saatlerde, Hitler’in Berlin’deki sığınağına ulaşan Rus birlikleri, yakılmış iki cesedle karşılaşmışlardı ve bu iki cesedin, önce intihar edip, yanındaki yaverlerine, cesedlerinin yakılmasını bizzat emreden Hitler’le hanımı Eva’ya aid olduğu çok sonra kesinleşmişti.

O sırada, Rusya’da ise,-Almanya’yla arasındaki saat farkı dolayısıyla-, takvim, 9 Mayıs’ı gösteriyordu. Bu sebeple Rusya, o ‘zafer’ini her 9 Mayıs gününde büyük güç gösterileriyle kutlamaktadır. Yarınki törenler de öyle olacaktır herhalde..

Ve Putin, ‘Yeni ve asla karşı konulamaz ve de  fırlatıldıktan sonra engellenemeyen’  diye anlattığı  silâhlarını teşhir edecek ve belki de, Ukrayna’da, özellikle de  Dinyeper Nehri’nin doğusunda kalan Donbass bölgesini de, özellikle de Donetsk ve Luhansk şehirlerinin -tıpkı Kırım gibi- Rusya’ya iltihak etti(rildi)klerini, kendilerinin de bu iltihak’ı, lûtfen kabul etmek zorunda kaldıklarını açıklayacaktır.

*

Rusya Dışbakanı Sergey Lavrov, Rusya’nın Ukrayna’da devam eden -ve dikkatle savaş demeyip-, askerî operasyon diye anlattığı harekâta dair, Hind medyasına geçen hafta yaptığı açıklamada, ‘Rusya’nın, Ukrayna’daki askerî operasyonlarında sadece Ukrayna’ya aid askerî tesislerin hedef alındığını ve sivil noktaların vurulmadığını savunarak, “Ukrayna ordusu ‘ateş-kes’ kararını ihlâl ve  cumhuriyetlere yönelik saldırılarını arttırdı. Donetsk ve Luhansk'ın talebi üzerine, Başkan Putin de askerî harekâtı Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi'nin 51. maddesine uygun olarak başlattı. Ukrayna'nın doğusundaki operasyon, en başından beri açıklandığı gibi, Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerinin tamamen özgürleştirilmesini amaçlıyor. Bu operasyon devam edecek. Ayrıca, sivil nüfusun zarar görmemesi için, uluslararası insan hakları ölçülerine riayet ederek, Rus ordusunun, Ukrayna’nın sadece askerî altyapı tesislerini hedef aldığına dair, size garanti verebilirim..’ diyor ve “Defalarca söylediğimiz gibi Ukrayna’daki rejimi değiştirme amacımız yok. Ukraynalıların nasıl yaşamak istediklerini kendilerinin tercih etmesini istiyoruz. İnsanların seçme özgürlüğüne sahip olmasını istiyoruz.’  demeyi de ihmal etmiyordu. Yani, ‘Ukrayna yeter ki,  bizim istemediğimiz tercihlerde bulunmasın..’ demek istiyor, ama, AB ülkelerine sığınan 7 milyona yakın sivil insanın evlerinin, şehirlerinin yerle bir olduğuna değinmiyordu.. 

*

Bu arada, Lavrov’un, Zelensky’nin Yahudi oluşundan hareketle, Yahudilere en büyük zararı verenlerin de bizzat Yahudiler olduğunu ifade etmesi ve buna bir örnek olarak, Adolf Hitler’in de bir Yahudi olduğunu söylemesi ilginçti. (Ama, evvelki gün, Putin o sözden dolayı hışımlanan İsrail rejiminden özür diledi.)

*

Hitler sahiden de Yahudi miydi? 

Bu ayrı bir konu, ama, bu iddia henüz de isbatlanamamıştır. (Kendi halkının içinden çıkıp da, yine kendi halkına, kendi halkının inançlarına dinmek bilmez bir düşmanlıkla saldıran tipler bizde de görülmemiş midir? Sözgelimi, Kemâl Tâhir’in  ‘Yorgun Savaşçı’ romanında, Divân-ı Harb’lerin, -diğer bir ifadeyle, İstiklâl Mahkemeleri’nin), ’Asacak Müslüman arıyordu..’ şeklindeki satırları basit bir iddiadan mı ibarettir?

Aynı durum Yahudiler için de mümkündür elbette..-

Ancak, Hitler, Almanların hepsini değil, ‘sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli nordik (kuzeyli) Almanları’, geliştirdiği üstün ırk nazariyesinin temeli olarak nitelemiş, ama, bu özelliklere pek uymayan Südet (güneyli) Almanları  bu tarifin dışında tutmuştu. Hitler, bu ‘üstün ırk’ının dünyayı idare etmek için yaratılmış bir nitelikte olduklarını , Yahudilerin zararlı ırk oldukları için, imhası gerektiğini; diğer bütün insanların da vasat ırklar olup, üstün ırk’ın emirlerine itaat ettikleri müddetçe, insan hak ve hürriyetlerinden istifade edebileceklerini söylüyordu.. Bu açıdan bakıldığında, Hitler, Yahudilerce ileri sürülen ve ‘Tanrı  tarafından diğer bütün uluslara hükmetmek için yaratıldıkları’ şeklindeki’ şeklindeki inançlarından ilham alarak, ama onların ölçülerini tersine çevirerek uygulamaya koymuştur denilebilir.

*

Bu arada değinmeden geçmeyelim, Rusya devletinin resmî yayınlarında  İngiltere’yi ve de İng. başbakanı Boris Johnson’ı  hedef alan bir Rus propagandacının, ‘Birleşik Krallık ve İrlanda'yı nükleer saldırıyla tehdit edip, 'Sadece bir fırlatma! Boris ve İngiltere artık yok! Bizimle niçin oynuyorsunuz' "Just one launch, Boris, and England is no more ... Why play with us?" dediği belirlenmiş..

Putin’in  propagandacılarından Dmitry Kiselyov’un bu sözleri, 1 Mayıs'ta  yayınlanan "News of the World /Dünya Haberleri" şovunda geçmiş...

 Kiselyov, "Sadece bir Sarmat füzesi’nin, "onu (İngiltere’yi) kesin olarak batırmak için yeterli" olacağını’ da, "İngiltere'yi denizin dibine  koymanın" bir başka yolunun da Rusya'nın "Poseidon" sualtı füzesi  olduğunu’ da kaydetmiş..

Kiselyov’un  " Hedefe 1 kilometre derinlikte, saatte 200 kilometre hızla yaklaşıyor. Bu su altı insansız hava aracını durdurmanın bir yolu yok. Üzerindeki savaş başlığı 100 megatona kadar çıkıyor’ dediği bu termonükleer torpido patlaması " 500 metre yüksekliğe kadar bir tsunami de oluşturacakmış..

İng. Başbakanı Boris Johnson  geçen ay, Kiev'e gelmiş ve Zelensky’ye, zırhlı araçlar ve gemisavar füzeleri göndereceğine söz vermişti.

*

Rusya’nın bu sözleri gerçekte sadece İngiltere’ye değil, bütün dünyaya bir ‘gözdağı’ veriş tehdidir.

*

Star