Bugün Yeni Akit gazetesinde “İğrenç Karikatür Yarışması” başlığıyla yayımlanan Ahmet Varol imzalı yazıyı ilgilerinize sunuyoruz:
Avrupa’daki ırkçı akımlar, özellikle İslâm karşıtları iğrenç düşüncelerini ve kinlerini dışa yansıtmak için faaliyet yapmaya devam ediyorlar. Şimdi de Hollanda’daki ırkçı hareketin lideri Geert Wilders, Hz. Muhammed’e (s.a.s.) saldırmak için karikatür yarışması düzenliyor.
Wilders, aşırı ırkçı ve yabancı düşmanı tutumuyla öne çıkan Özgürlük Partisi’nin genel başkanıdır. Partisinin ırkçılığı ve yabancı düşmanlığı da birinci derecede İslâm düşmanlığıyla öne çıkmaktadır. Hollanda’da 15 Mart 2017’de gerçekleştirilen seçimlerde iktidar partisi, ırkçı tabanın oylarının Wilders’in Özgürlük Partisi’ne kaymasını önlemek için birtakım ırkçı söylemlerle öne çıkmasına rağmen yine de bu partinin meclisteki sandalye sayısını artırmasının önüne geçememişti. O yüzden iktidardaki Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi’nin ırkçı tabanı memnun etme çabalarına rağmen meclisteki üye sayısı 41’den 33’e düşerken, Wilders’in Özgürlük Partisi’nin sandalye sayısı 15’ten 20’ye çıkmıştı. Bu durum Avrupa’da İslamofobiya temelli propagandaların ve İslâm karşıtı söylemlerin gittikçe tabanını genişletmesinin bir göstergesiydi.
Olayın bu boyutu aslında Avrupa’da ırkçılığın yeniden çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıktığını göstermesi açısından dikkat çekicidir. Oy tabanının, yabancıları istemeyen, ırkçı temayülleri olan siyasi kadrolara kayması konusunda endişeler arttı. Fakat ilginçtir ki bu zihniyeti tümüyle benimsemeyen kesimler de oyların kaymasını engellemek amacıyla ırkçılığın yanlışlığını ortaya koymak için bir şeyler yapmak yerine kendileri de ırkçı zihniyete nispet edilebilecek türden fiiller icra etmeyi tercih ediyorlar.
İslâm düşmanlığını ve insanların kutsallarıyla alay etmeyi, inançlarını ve değerlerini aşağılamayı siyasi ranta dönüştüren Geert Wilders şimdi İslâm’ın peygamberine iğrenç bir şekilde saldırmak için karikatür yarışması düzenliyor.
Hollanda hükümeti karikatür yarışmasının tamamen hükümetin inisiyatifi dışında gerçekleştirildiğini dile getirerek bu yarışmanın kendileriyle hiçbir ilgisinin olmadığını vurgulamaya çalıştı. Fakat yarışmanın düşünce özgürlüğü gereği yasaklanmayacağını da açıkladı. Bu tamamen çifte standartçılık ve hukuk mantığına aykırı tutumdur. Benzer bir yarışma, yahudilerin kutsallarının aşağılanması için düzenlenmesini bir yana koyun siyonist işgal rejiminin siyasi mekanizmasını aşağılamak amacıyla düzenlenmiş olsa bile Hollanda hükümeti bunu hemen antisemitizm kategorisine dâhil ederek engeller. Kaldı ki insanların inançlarını, kutsal değerlerini, dinî açıdan önemli konuma sahip öncülerini, peygamberlerini aşağılayan, onlarla alay eden bir yarışmanın düşünce özgürlüğüyle ne alakası olabilir? Fertlerin doğrudan onurlarını hedef alan, aşağılayıcı nitelikteki yayınlar bile düşünce özgürlüğü olarak değerlendirilmiyor. Dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan bir kitlenin en çok değer verdiği, en büyük derecede saygı duyduğu insanı aşağılayan karikatürler çizilmesi için yarışma düzenlenmesi nasıl düşünce özgürlüğü olarak değerlendirilebilir?
Avrupa bu tutumuyla Müslümanlara karşı kin ve nefreti dışa yansıttığı gibi aynı zamanda bugün Avrupa’daki nüfusun önemli bir kısmını oluşturan kesimi çok iğrenç bir yöntemle tahrik etmektedir. Bir yandan bu tahrik ve provokasyonun neden olduğu çeşitli sorunlarla uğraşırken diğer yandan yeni provokasyon faaliyetlerine de her türlü fırsatı veriyor. Bu biraz da bugün hâlâ Avrupa’ya hükmeden haçlı anlayışının onların zihniyetlerinin derinliklerine yerleştirmiş olduğu ve bir türlü çıkarıp atamadıkları kin ve düşmanlıktan kaynaklanmaktadır.