Projeyi tanıyalım...

Etyen Mahçupyan

Siyasetin 'yeni CHP' üzerinden bir kez daha dizayn edilmesi projesinin mantığını yakalayanlar için, Kılıçdaroğlu'nun Avrupa'da Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney'in mezarlarını ziyaret etmesi herhalde şaşırtıcı olmamıştır.

Çünkü bu projenin 'değişmiş' aktörü olan CHP'nin bulabildiği tek strateji, solu Kemalizm'le harmanlayan bir popülizm üretmek ve popülerleşen solculuğu da Kemalizm'in kamuflajı olarak kullanmak.

Bu projeye doğru gidiş kolay olmadı. Baykal'ın eldeki yüzde 20'lik katı laik ve Kemalist oyu kaybetme riskini almamasının açık bir rasyoneli bulunmaktaydı ve ortada CHP'ye taban olabilecek farklı bir kesim de gözükmüyordu. Ancak son birkaç yıl içinde, özellikle Ergenekon davası bağlamında ortaya çıkan bilgiler sonucunda darbeci siyasete onay verilmesi giderek güçleşti. Askerin yapmış olduklarını açıkça savunmak veya ona destek vermek siyaseten 'kadük' olmak anlamına gelebilirdi. Ancak madalyonun bir de aksi yüzü vardı... Laik Kemalist kesim Ergenekon'a mesafe almayı kendi ideolojik tercihi sonucunda değil, mecburen yaşamaktaydı ve onları bu duruma mecbur eden de AKP iktidarıydı. Dolayısıyla laik Kemalistlerin 'sert' pozisyondan uzaklaşmalarına paralel olarak, bu cenahta çok güçlü bir AKP nefreti doğdu ve bu tepki zaten var olan 'Müslüman alerjisi' ile bütünleşti. AKP, laik kesimi beklemediği ve istemediği bir konuma sıkıştırmış olduğu ölçüde, bu durum o cenahta bir yenilgi olarak algılandı. Böylece laik seçmen kitlesi içinde katı Kemalistlerle 'özgürlükçü' modernleri bir araya getiren manevi bir bağ oluştu. Laik kesim, onay verilmesi mümkün olmayan darbecilikle, benimsenmesi mümkün olmayan muhafazakâr iktidarın arasında siyaseten sıkışıp kalmıştı... Ancak aynı sıkışma sosyolojik açıdan daha amorf ve geniş bir tabanın da varlığına işaret ediyordu. Bugün sahneye konulmaya çalışılan yeni 'proje', siyaset üretmeyen bu sosyolojik tabanı, psikolojik motifler ve imgeler üzerinden CHP etrafında siyasallaştırmayı, böylece bu partiyi daha geniş bir tabana oturtmayı hedefliyor.

Popülist siyasetler genelde kendi konumlarının tartışılmasından hazzetmezler. Sorulduğunda, ne yapılacağını bildiklerini, 'arkadaşların bu konuda çalışmayı sürdürdüklerini' ve iktidara geldiklerinde de tüm sorunları çözeceklerini söylemekle yetinirler. Çünkü pozisyon almak, eldeki tabanın bir bölümünün kaybına neden olabileceği için risklidir. Bu durumda siyasi enerjinin 'ötekinin' yanlışlarına yönelmesi beklenir. Nitekim CHP'nin önümüzdeki dönem söylemi de sorunların somut çözümlerine değil, AKP'nin niçin bu sorunları çözemeyeceğine yoğunlaşacaktır.

Ancak yumuşatılmış laik ve Kemalist 'yeni' CHP'liliğin AKP'den çok daha ciddi bir rakibi daha bulunuyor... Popülist bir siyasetin başarılı olabilmesi, söz konusu seçmen ittifakı içinde kimliksel zaafın olmamasını gerektirir. Yani laik kesim içinden çıkacak olan CHP eleştirisi, amorf laik tabanın bütünlüğünü sarsabilecek önemli bir tehdittir. O nedenle CHP'yi asıl rahatsız edecek olan unsur aslında iktidar değil, laik kesimin demokratları...

Son 15 yıl, sadece muhafazakâr kesimde zihinsel bir değişim yaratmadı. Laik kesim içinde modernliğin eleştirisi ile başlayan süreç, bir özeleştiri dinamiği üretti ve bunun sonucunda bir zihniyet ayrışması ve siyasi kırılma yaşandı. Eğer referandumda 'evet' oyları 58'i bulduysa, bunda laik kesimin demokratlarından gelen kabaca yüzde 5-10 oyun da payı vardı. Bu oran, laik kesimin bütünü içinde büyük olmayabilir ama sorun CHP etrafında yürütülmek istenen projenin savunucularının demokrat pozisyon karşısında fikren aciz kalması ve böylece projenin deşifre olmasıdır.

Böylece projenin diğer ayağı ile ilgili de bir ipucuna ulaşıyoruz: Laik kesimde demokratlığa doğru yaşanan kaymanın da durdurulması, laiklerin yeni 'çağdaşlık' etrafında tahkim edilmesi gerekiyor. Bu ise sadece AKP ile değil, demokratlarla da mücadele edileceğini ima etmekte. Doğaldır ki bunu bir siyasi partinin yapması doğru olmayacağı gibi, CHP'nin böyle bir entelektüel birikimi de bulunmuyor. Demek ki yeni bir kadroya ihtiyaç var... 'Çağdaşların' sarsılan prestijini tamir edebileceği umulan, yumuşatılan Kemalizm'in ideolojik üstünlüğünü olabildiğince yeniden tesis etmesi beklenen ve tabii ki medyada görünür olan bir kadro... e.mahcupyan@zaman.com.tr

ZAMAN