Profesör, oğlunun iyi bir taş ustası olmasıyla övünüyor

‘Benim oğlum çok iyi taş ustası’ dedi. Üniversite profesörü, oğlunun ne kadar iyi taş ustası olduğunu anlatıyor.” Biz bu kompleksi atamadık.

Yaşar Süngü / Yeni Şafak

27 yıl önce gençleri meslek liselerinden soğutarak, itibarsızlaştıranlar ülkenin geleceğine büyük darbe vurdu.

Türkiye’de mesleki eğitimin önündeki en büyük engel; o zihniyet ve bu oluşturulan algıdır.

Ne zaman?

28 Şubat 1997 post modern darbe sürecinde.

Kimler vurdu?

Dönemin asker, siyaset ve iş dünyasının önde gelen temsilcileri.

Amaçları neydi?

İmam Hatip Liselerine yönelişin önünü kesmekti ama bunu doğrudan söyleyemedikleri için işin içine diğer meslek liselerini de dahil ettiler.

Düz liselere girişi cazip hale getirirken meslek liselerinden üniversiteye geçişi zorlaştırdılar.

Üniversite okumayanı dövülecek pozisyona getirdiler.

O günden bu yana gençler meslek liseleri yerine düz liseleri tercih etti.

Düz liselerden mezun olanlar 4 yıl sonunda yani 17-18 yaşına kadar bir iş ve meslek sahibi olamadıkları için meslek edinme gayesi ile üniversite eğitimine zorunlu olarak yöneldiler.

Bu üniversitelerin birçoğunun da iş hayatında bir karşılığı yoktu ki halen öyle.

Üniversitelerde oluşan yığılma ile birçok meslekte aşırı istihdam oluştu.

Sonuç yüzbinlerce nitelikli işsiz.

4 yıllık üniversite eğitimi sonunda okuduğu alanda iş bulamayan yüzbinlerce genç bu sakat sistem yüzünden bir 4 yıl daha kaybetti.

23 yaşından sonra iş hayatına, “ne iş olsa yaparım” kafasıyla girdi.

İş hayatına geç başlayan genç ekonomik olarak sıkıntı içinde olunca evliliğini de erteledi. Evlilik yaşı 25’lerden 35’lere çıktı.

Yani bu darbe aile ve sosyal hayata da geldi.

1997 yılında Türkiye’ye içeriden vurulan bu darbenin acı sonuçları sadece genç kuşakları vurmadı, ülke ekonomisini de vurdu.

Şirketler ara eleman sıkıntısını yabancı ülkelerden hem de oldukça masraflı biçimde sağlar hale geldi.

Sevindirici olan şey bugün gençler arasında yeniden meslek liselerine olan ilginin artması.

Ancak temel kronik sorun şu; Bugün kolay para kazanmak meslek sahibi olmanın çok önünde duruyor.

Önce şu yalılarda konaklarda hiç çalışmadan yaşayan, tembel boş beleş tiplerin itibarlı gibi gösterildiği dizilere de bir el atılması şart.

Küresel sistemin körüklediği bu ahlaksız zihniyetin değişmesi gerekiyor.

Bu konuda anne babalara da görev düşüyor, siyasilere de.

Meslek liselerine özendirici dizilerin teşvik edilmesi ve dizilerde her meslekten rol model olacak kamuoyunun saygın oyuncularının insanların yer alması gerekiyor.

***

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç’in söylemek istediği şey de bu olsa gerek; “İsveç’te toplantıda bir profesör ile beraberdik.

Ailelerden konu açıldı. ‘Benim oğlum çok iyi taş ustası’ dedi. Üniversite profesörü, oğlunun ne kadar iyi taş ustası olduğunu anlatıyor.”

Biz bu kompleksi atamadık.

Avdagiç, meslek liselerinde eğitim alan gençlerin mesleklerini yapmadığını, sistemin gözden geçirilmesi gerektiğini ve daha çok gencin bu sürece yönlendirilmesini ayrıca, meslek liseleri konseptinin güncellenmesi için çalışmaların hızlandırılması gerektiğini söylüyor.

“Meslek lisesinde 6 çocuk yetiştiriyoruz, bu 6 çocuğun sadece biri mesleğini yapıyor. Yetiştirdiğimiz gençler, hala eğitimini aldığı mesleği yapmıyorsa, sistemimizi gözden geçirmemiz lazım.” diyor.

Şekib Avdagiç, gelecek dönem eğitim sistemini kurgularken iş dünyasına göre önce Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM), sonra meslek liseleri ve daha sonra klasik liseler olması gerektiğini savunuyor.

Başkan Avrupa’dan da örnek vermiş; “Avrupa’da meslek liselerini bitirenlerin yüzde 50-55’i bitirdiği bölümde çalışıyor, Türkiye’de ise bu oran yüzde 16 gibi düşük bir seviyede.”

İş dünyasının en önde gelen temsilcisinin düşüncelerini ve uyarılarını dikkate almak gerekiyor.

Bu konuda en iyisi Almanya gibi görünüyor.

Sıfırdan meslek edinme olarak uygulanan Ausbildung programı Almanya’da mesleki eğitim ya da çıraklık olarak biliniyor.

Bu program kapsamında öğrenciler, belirli bir alanda işe yönlendiriliyor ve 3 sene boyunca o alanda çırak olarak çalışıyor; üstelik eğitimlerini finanse etmek zorunda olmadan.

Çalıştıkları süre boyunca maaş alarak yaşam masraflarını karşılıyorlar.

Program sonunda ustalık belgelerini alıp ve kalifiye eleman olarak işe başlıyorlar.

Aldıkları belge, dünyanın birçok ülkesinde geçerli.

***

Bizim önce hem gençler hem de iş adamları olarak kolay para kazanma kafasından çıkıp mesleğinden ve helalinden para kazanma zihniyetine geçmemiz lazım.

Gazze konusunda iş dünyasından söz dışında hiçbir somut adım göremedik.

Bunu da kayda geçelim ve altını çizelim.

Yorum Analiz Haberleri

Suriye'nin Türkiye'den ve Arap ülkelerinden ne beklentisi var?
Adem Özköse: Suriye’de kendimi artık büyük bir hikayenin başlangıcındaymışız gibi hissediyordum
60 yıllık Baas sultasının izlerini silmek kolay olmayacak!
İslam'a saldırmak için fırsat kollayanlar...
"Esed Erdoğan’ın çağrısına olumlu cevap verecek diye çok korktuk"