Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu Kurtarıcı mı, Şovmen mi?

Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu son bir hafta içerisinde Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim haline geldi.

HAKSÖZ-HABER

Sağlık camiası dışında geniş kamuoyu ismini ilk defa Corona Virüs tartışmaları sırasında duydu, ekranlarda konuşmasına şahit oldu. Çilingiroğlu Amerika’da bilimsel çalışmalar yürüttüğünü, başarısı dolayısıyla şahsına onlarca milyon dolarlık araştırma fonu tahsis edildiğini, Amerika sağlık sisteminin yetersizliğini vs. bazı konuları oldukça iddialı ve cerbezeli bir biçimde ekranlarda ifade etti.

Hem Atatürk Aşığı Hem de Reisçi’ymiş!

Bütün bunları söylerken Türkiye’nin sağlık sistemini takdir eden ve özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderlik vasıflarına hayranlığını defalarca belirtince katıldığı birkaç programla hafızalara kazındı derhal. Amerika’da yaşamasına rağmen tartışmasız bir vatansever, akademik çalışmalarını her hâlükârda Türkiye’nin menfaatlerini savunmaya endekslemiş yerli ve milli bir sağlıkçı, Atatürk aşkı ve Erdoğan sevgisini beraber taşıyan bir kurtarıcı gibi sahne alınca Çilingiroğlu hakkında enteresan bir sahiplenme duygusu oluşuverdi.

Çilingiroğlu’nun söylem ve önerilerine ilişkin yaşanan tartışma ilk olarak Habertürk ekranlarında kendisine yeterince süre tanınmadığı için terk ettiği programda belirginlik kazandı. Didem Arslan Yılmaz daha sonra programa katılan sağlıkçı akademisyenlerin program boyunca kullandıkları süreleri paylaşınca Prof. Dr. Çilingiroğlu’nun açık ara en fazla süreyi kullanan kişi olduğu ortaya çıktı. Oysa Çilingiroğlu’nun Erdoğan’ın liderliğine duyduğu saygıyı ve Türkiye’nin sağlık sistemini takdir ederken Amerika’nın Corona Virüs’le mücadelede çöküş yaşadığını ifade ettiği için ekrandan uzaklaştırıldığı çokça söyleniyordu. Ne var ki, işin içinde başka şeyler olduğunu sezdiren başkaca gelişmelerin somut karşılıklarını görmek için birkaç gün daha beklemek gerekiyordu.

Nihayet CNN Türk ekranlarında Ahmet Hakan’ın sunduğu bir program esnasında Prof. Dr. Çilingiroğlu “Türkiye sevdası, Amerika eleştirisi” şeklinde tasvir edilebilecek söylem ve tutumları sebebiyle Koç Üniversitesi’ndeki görevine bir mektupla son verildiğini beyan ediyordu. Evet, Koç Üniversitesi bir Türk olan ve Türkçe konuşan Prof. Dr. Çilingiroğlu’na İngilizce bir mektup göndermiş ve kabaca ilişiğinin kesildiğini bildirmişti! Sonra “Koç Üniversitesi bana ders verse ne yazar, ders vermese ne yazar” tadında oldukça hamasi, son derece kışkırtıcı bir dizi duygusal paylaşımla “yaşasın Türkiye, var olsun Erdoğan” tadında nefes nefese bir konuşma daha yaptı. Adeta soluk almadan, büyük bir heyecanla Türkiye’nin sağlık alanında büyük atılımlar yapacağı günleri müjdeliyordu Prof. Dr. Çilingiroğlu.

Özel Üniversite Pazarında Rekabet

Peki, neden kimse dönüp Koç Üniversitesi’ne bu ilişik kesme hikâyesinin aslını astarını sormuyordu. Evet, Koç Grubu’nun sicili hiç de temiz değildi. Genel kanı, Koç Grubu’ndan her şey beklenirdi, sormaya hiç hacet yok şeklindeydi. Fakat Koç Üniversitesi, Prof. Dr. Çilingiroğlu’yla ilişkisini ekranlara çıkıp verdiği beyanatlar sebebiyle kesmemişti, hatta ekranlara çıkmadan önce gönderilmişti o mektup. Çünkü bir süredir misafir öğretim üyesi olarak ancak senenin muayyen günlerinde sınırlı olarak Koç Üniversitesi’nde ders veren Çilingiroğlu bir başka üniversiteyle sözleşme imzalamıştı. İlişik kesilme sebebi ve zamanı hususunda Çilingiroğlu kamuoyunu açıkça yanıltmış, dahası aldatmıştı.

Prof. Dr. Çilingiroğlu’nun konuşmaları esnasında önce uzun uzun kendisini ardında da Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı övüyordu. İşin aslı vakit ilerledikçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile beraber Bahçeşehir Kolejleri ve Üniversitesi’nin kurucusu ve sahibi Enver Yücel’e yönelik bir nehir gibi çağlayan övgüler dizmesinin ardında saklıydı. Çilingiroğlu’nun yeni adresi sağlık yatırımına büyük öncelik vereceğini ilan eden Bahçeşehir Üniversitesi olunca ve özel üniversiteler de stratejilerini popüler isimlerle öğrenci toplamak üzerine kurunca mübalağalı övgülerin de ölçüsüz eleştirilerin de basit çıkar ilişkilerine mebni olduğu aşikâr hale geliyor.

Vatan ve Millet Sevgisinin Ağır Faturası (!)

Esasen Koç Üniversitesi rutin bir işlemi 27 Mart tarihinde yerine getirmişti. Ancak Çilingiroğlu hoca Koç Üniversitesi’nin ilişik kesme mektubunu tam bir hafta sonra, ilk defa canlı yayında almış gibi bir havayla vatan sevgisine, millet aşkına vurulmuş ağır ve hain bir darbe olarak takdim etmeyi tercih etti. Sahneye bakarsak, atılan tiratlara kulak verirsek Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu başta Koç Grubu ve Tabipler Odası başta olmak üzere bütün bozgunculara, Türkiye’nin tüm düşmanlarına haddini bildiren zamanımızın Lokman Hekim’i gibiydi, maşallah.

Yüksek egosu, asabi tavırları, şımarık tutumları ve tuhaf papyon koleksiyonu görmezden gelinebilir olsa da açıkça kamuoyunu yanıltan, fırsatçılığını vatan sevdası olarak pazarlayan kimi mübalağalı kimi manipülatif tavırları nasıl görmezden gelinecek? 20 yıldan fazla bir zamandır Amerika’da çalışan kardiyolog/kalp uzmanı Mehmet Çilingiroğlu’nun sürekli aşırı uçlarda gezen ve kişiliği oturmamış ergen tipler gibi hareket edişi pek hayra alamet gibi gözükmüyor.

Her kim olursa olsun; doğruluk ve dürüstlüğünü, çalışkanlık ve üretkenliğini görmek için zaman içerisinde sahada neler yaptığını, ilişkilerini nasıl yönettiğini gözlemlemek gerekiyor. Kahraman veya hain, kurtarıcı veya şovmen ilan etmek için yarışa kalkışmanın alemi yok. Hele böylesi riskli zamanlarda.

Yorum Analiz Haberleri

Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?