Plazadan Saraya: Donald Trump

ABD’nin 45. Başkanı Donald John Trump, babasının yürüttüğü emlak işlerini devralarak dünyanın en zengin insanları arasına girdi. Elli yıla yakın süre boyunca hem yolsuzluk, hem ırkçılık hem de taciz iddialarıyla gündeme geldi.

“Ben zekiyim. Bu benim kanımda var. Gerçekten zekiyim.”

Donald Trump, bu sözlerine dayanak olarak amcasına atıfta bulunuyordu. Amca John Trump, MIT’nin (Massachusettes Institute of Technology) ünlü profesörlerindendi. Donald Trump’a göre, o bir dâhiydi. İkinci Dünya savaşı sırasında ABD ve müttefikleri için radar çalışmaları yapmıştı.

FBI’ın talebi üzerine fizikçi ve elektrofizik uzmanı Nicola Tesla’nın çalışmalarını inceleyen amcası John Trump, Donald Trump’ın tek şansı değildi. Onun en büyük şansı, 1929’daki ekonomik krizi fırsata çevirip emlak işleri yapmaya başlayan ve New York’taki en zengin emlakçılardan biri haline gelen babası Fred Trump’tı.

New York, Queens’te, 14 Haziran 1946’da zengin bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Dört kardeşi vardı, biri gençliğinde hayatı kaybetti. 

Sonraki yıllarda, başkanlığa adaylığı sürecinde yabancılara karşı tavrı ve söylemiyle çok eleştirilen Donald Trump’ın babası Almanya, annesi de İskoçya göçmeniydi.

Babası emlak zenginiyken ilkokula başlayan Donald Trump, davranış problemlerinden dolayı okuldan çıkarılınca 13 yaşında New York Askeri Akademisi’ne başladı. Trump, askeri akademinin kendisine disiplin içinde çalışmayı öğrettiğini söylüyor.

Ev satışlarında ilk ırkçılık suçlaması

Trump, üniversite eğitimini de ekonomi üzerine aldı. Bir yandan babasıyla birlikte emlak işlerini yürütürken bir yandan da Pensilvanya Üniversitesi’nde emlak çalışmaları yapabileceği Wharton Finans ve Ticaret bölümüne gitti. 1968’de iktisat diplomasıyla buradan mezun olarak New York’a geri döndü.

New York’ta orta sınıfın yaşadığı bölgelerdeki binaları satın alıp küçük yatırımlarla yüksek fiyatlara satmaya başladı. 1971’de şirketin başına geçtiğinde, ‘Elizabeth ve Oğlu’ isimli şirketin ismini ‘Trump Organizasyonu’ olarak değiştirdi. Manhattan’da yaratıcı mimarlarla çalışarak yeni binalar yapmaya başladığında ismi duyuldu. İki yıl sonra, 1973’te, bu binalardaki evlere bakmaya gelen siyahların geri çevrildiği suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.

Adalet Bakanlığı’nın inceleme başlattığı iddialara karşı Trump, ‘siyah-beyaz değil, düşük gelirli-yüksek gelirli ayrımı yapıyoruz’ açıklamasını yaptı. İncelemenin sonunda Bakanlık ve Trump Organizasyonu bir anlaşma imzaladı, Trump tazminat ödemezken ‘seçilmiş azınlıkların’ kendi yaptırdığı binalardan ev almasına izin verildi.

Bu sırada New York şehrinde 14 binden fazla bina inşa etmişti.

1980’de Manhattan’ın merkezinde 1919’da inşa edilmiş olan bir oteli yeniledi; hâlâ mimarisiyle adından söz ettiren Grand Hyatt Hotel... Bu girişimi, daha da ünlenmesine yol açtı. Aslında emlak işlerinin arkasında babası Fred Trump vardı. Ancak yaptığı yolsuzluklar ve emlak planlamalarındaki hileleriyle bilinen Fred Trump ön planda gözükmüyor, şirketin sahibi ve yöneticisi olarak Donald Trump’ın adı geçiyordu.

İlk Trump Tower inşa ediliyor

1983’te Donald Trump, artık Manhattan’da kendi adını taşıyan gökdelenler yapmaya hazırdı. 58 katlı ilk gökdeleni Trump Tower, yani Trump Kulesi adıyla Manhattan’da Central Park’a komşu bir lokasyonda inşa etti. Trump Kulesi’nde dükkanlar, kafeler, bürolar ve daireler vardı.

Ardından Atlantic City’de, Florida’da ve zamanla diğer eyaletlerde de inşaat faaliyetlerine başladı. Diğer şehirlerde yaptığı binalar, o şehirlerin simgesi oldu.

Ancak hızlı büyümesinin sonucunda, 1991-2009 arasında yeni yatırım yapamayacak, ardından da gerekli ödemeleri yapamayacak duruma geldi. Trump hiçbir zaman kendi şirketi adına ‘iflas’ ilan etmese de bankalardan kredi alarak yeniden yapılandırma yoluna gitti. Bu sırada birçok otelini kapattı, bazı binaları sattı. Çoğunlukla eğlence, kumar ve otel alanlarında 1991, 1992, 2004 ve 2009’da iflasın eşiğine geldi. Her seferinde borç yapılandırması ve satışlar sayesinde eski günlerine döndü.

Bu süre içerisinde Manhattan’ın en pahalı bölgelerindeki binalarının sayısı da hızla yükseliyordu. Bunlara ek olarak İstanbul’da inşa edilen Trump Towers’a ortak oldu, adının kullanılması için verdiği lisans karşılığında da yüklü miktarda ödeme aldı.

2016’da Forbes Dergisi, Trump’ın net mal varlığının 3.7 milyar dolar olduğunu duyurdu. Yine Forbes’a göre dünyadaki 324. en zengin kişi olan Trump, ABD’nin gelmiş geçmiş en zengin politikacısı.

Güzellik yarışması organizasyonlarını satın aldı

Trump’ın emlak işlerinin yanı sıra magazin bültenlerine de konu olan yatırımları oldu. Bazı alanlarda iflas ettiği 1996-2015 yılları arasında Miss Universe, Miss USA ve Miss Teen USA gibi güzellik yarışmalarından pay satın aldı.

CBS’in programlarından memnun olmayan Trump, 2002’de yarışmaları NBC’ye taşıdı. 2004’te yine NBC’de, ‘Çırak’ isimli bir yarışma programı sunmaya başladı. 2015’te başkanlık için yarışacağını açıkladıktan sonra programa son verdi. 2015’te başkanlık’a aday olduğunu açıklamasının ardından göçmen ve kadın karşıtı söylemleri sebebiyle, Miss Universe organizasyonunu yapan şirket ve NBC Trump’la iş ilişkisini kestiğini açıkladı. Trump’ın açtığı karşı dava sürüyor.

Trump aynı zamanda kendi adıyla bir üniversite de kurdu. 2005-2010 yılları arasında ücret karşılığında emlak eğitim programı veren üniversite, 2010’dan sonra hakkında açılan davalar sonrası kapanmasa da programa ve derslere son verdi. Hakkında hile, geçersiz belge verme iddiaları olan ve davaları süren Trump Üniversitesi şu an çalışmıyor.

1988’de kurduğu Donald Trump Vakfı da, 2008’den bu yana bağışçıların yardımlarıyla ayakta. En büyük bağışçı da Trump’ın büyük paralar yatırdığı ve kendisinin de yarıştığı Dünya Güreş Gösterileri’nden çok yakın arkadaşı olan Vince ve Linda McMahon... Bu vakıf, çoğunlukla spor organizasyonlarına, sağlık işlerine ve muhafazakâr kuruluşlara yardımda bulundu.

2016’daki başkanlık seçimi sırasında kampanyasına bu vakıf aracılığıyla para topladığı iddiaları üzerine, New York eyaleti başsavcısı vakıfla ilgili soruşturma başlattı.

Siyasi eğilimi zaman içinde sıklıkla yön değiştirdi

Trump siyasi alanda da birçok değişim yaşadı. Farklı zamanlarda farklı partileri destekledi. Politik çevrelerde adını ilk kez duyurması, Cumhuriyetçi aday Ronald Reagan’ı 1980 seçimlerinde desteklemesiyle başladı. 1999’da Reform Partisi’ne üye olduğunu açıkladı ve 2000’deki seçim için başkanlığa ilk kez aday oldu. 2001’de partiyle bağlarını kopardı.

2001’den 2008’e kadar Demokrat Parti’yi destekledi. 2008 seçimlerinde ise Cumhuriyetçi aday John McCain’e destek verdi. 2011’e kadar seçim kampanyalarında toplam altı Cumhuriyetçi, dört de Demokrat adaya mali destek verdi. 2011’den sonra desteğitamamen Cumhuriyetçilere yöneldi.

1988, 2004 ve 2012’de de aday olabileceği söylentileri dolaşsa da, ilk defa 2000 seçimleri için aday oldu.

2016’da ikinci kez aday

Haziran 2015’te, Kasım 2016 seçimleri için Cumhuriyetçi Parti’den aday olduğunu duyurdu. Ön seçimler ve seçim kampanyası boyunca birçok skandala imza attı.

2016 boyunca yürüttüğü başkanlık seçimi kampanyasının başlarında mal varlığını tam olarak beyan etmekten kaçınan Trump, sonradan 10 milyar dolarlık mal varlığı olduğunu duyurdu. Emlak zengini Trump’ın geçmiş yıllarda vergi kaçırdığı da ortaya çıktı. Clinton’la katıldığı münazarada Trump, 20 yıldır Federal Hükümet'e vergi ödemediğini itiraf etti. Bunun için de Clinton’ı ve senatörleri suçladı:

"Yasal boşluklardan yararlandım. 1995’te 1 milyar dolar zarara uğradığım için vergiden muaf tutulmuştum. Clinton’ın George Soros, Warren Buffet gibi zengin bağışçıları da aynı yöntemle vergi ödemiyorlar. Clinton, onca yıldır senatörlük yaptı, yasayı niye düzeltmedi? Düzeltseydi. Konuşuyor ama iş yapmıyor."

Seçim kampanyası boyunca göçmen ve Müslüman karşıtı söylemleri de dikkat çekti. Meksika-ABD sınırına bir duvar örüp bunun maliyetini de Meksika’ya ödetmeyi vaat etti. Trump, Meksikalılar için “Ülkeye uyuşturucu, suç getiriyorlar. Tecavüzcüler” ifadelerini kullandı.

Aralık ayında yaptığı bir konuşmada da Müslüman bir ABD vatandaşı tarafından Kaliforniya’da yapılan ve altı kişinin yaralanmasına yol açan silahlı saldırıyı hatırlatarak kamuoyu yoklamalarının, Müslümanların Amerikalılara nefret beslediğini gösterdiğini iddia etti. “Bu durum Amerikalıları risk altına sokuyor. Ülkeye göçmen ya da turist olarak girmek isteyen Müslümanların geçici olarak engellenmesi gerekiyor” dedi.

Trump’ın bu ayrımcı dili hem dünyada hem ABD içinde büyük yankı buldu.

Kadınlara yönelik söylemleri seçilmesine engel olmadı

Seçim kampanyası sırasında Trump’la ilgili en büyük skandal ise kadınlara yönelik söylemiydi ve hakkındaki taciz iddialarıydı.

2005 yılında gerçekleşen bir sohbet sırasında alınan ses kaydı, seçimden birkaç hafta önce ortaya çıktı. Bu ses kaydından Trump kadınlarla ilgili “Birden onları öpmeye başlarım, beklemem bile. Eğer bir yıldızsan bunu yapmana izin veriyorlar. Her şeyi yapabilirsin.”Aynı ses kaydında Trump evli bir kadını baştan çıkarmak için çok fazla yüklendiğini de anlatıyordu.

Ardından on beş kadın, Trump’ın kendilerini farklı zaman ve yerlerde taciz ettiğini iddia etti. Bu iddialar medyada büyük yankı uyandırdı. Trump’a adaylığını duyurmadan önce de 1993 ve 1997’de iki taciz davası açılmıştı.

Ayrıca Trump’ın 2005 yılında verdiği bir röportajda söylediği “Bazen güzellik yarışmaları sırasında yarışmacı kadınlar soyunurken sahne arkasına geçiyorum. Bunun sonuçlarından bir şekilde kurtuluyorum çünkü güzellik yarışması bana ait ve istediğim yeri gözlemleme iznim var” sözleri de kampanya sırasında yeniden gündeme geldi.

Beş çocuğu var

Daha önce iki evlilik yapan Trump’ın bu evliliklerden en büyüğü 39 yaşında dört çocuğu var. 2005 yılında evlendiği Melanie Trump’tan da 2006’da bir oğlu oldu. Trump’ın sekiz de torunu var.

Kaynak: Al Jazeera, Reuters, CNN, NBC, CBS, Guardian, BBC, Boston Globe, New York Times, Washington Post

 

Biyografiler Haberleri

Muslih bildiklerimizden Şeyho Duman ve mirası
"Afiye Sıddıki'ye yönelik Amerikan zulmü sürüyor"
İşgal rejimi Gazze kuzeyinde 20 günde 770 kişiyi katletti
Türkiye Yazarlar Birliği Kurucu Başkanı Mehmet Doğan vefat etti
İşgalci İsrail’in kabusu Yahya Sinvar kimdir?