Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) görüşülen ve tavsiye şeklinde hükümete gönderilmesi kararlaştırılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB) PKK ‘öncelikli tehdit’ sıralamasında birinci sırada yer aldı. Aşırı sol örgütlerle birlikte PKK, adına “Kırmızı Kitap” da denen bu belgede “bölücü tehdit” başlığı altında analiz edilmiş. Yıllardır duymaya pek alıştığımız “irticai tehdit” ise Kırmızı Kitap’tan çıkarıldı. Yerine “din istismarı ile aşırı dinci örgütler” tek tek adlarıyla yazıldı.
MGK’da önceki gün bu görüşmelerin yapıldığı saatlerde PKK da kendi “Kırmızı Kitabı”nı ilan eden bir bildiri yayınladı. Örgüt, Güneydoğu’da AKP’yi “öncelikli düşman” ilan etti. Fırat Haber Ajansı’nda yer verilen açıklamada “AKP ile işbirliği yapanlar hakkında soruşturma kararı alındığı” duyuruldu. Şaşırtıcı ama gerçek. KCK Adalet Divanı imzası taşıyan açıklamada şöyle dendi:
“Toplantımızda başta hareketimize karşı AKP’nin imha ve tasfiye amaçlı plan ve uygulamalarına katılan, kan, şiddet ve gözyaşı üzerinde rant sağlayarak, kültürel soykırım ve asimilasyon politikasında aktif ve bilinçli rol oynayan, halkımızın değerlerini peşkeş çekerek üstlendikleri bu uğursuz rolleriyle de barışın ve demokratik çözümün önünde engel oluşturan işbirlikçi hain unsur ve kesimlere karşı inceleme başlatarak soruşturma yürütmenin kararına varılmıştır.”
Bununla sınırlı kalmayan açıklamada, AKP’lilerin örgüte ihbar edilmesi isteniyor: “Halkımızın şikâyet ve başvurularını inceleme kararını alan toplantımız, suçluları açığa çıkarıp yargılamanın ertelenemez acil bir görev olduğunu tesbit etmiştir.”
Bu bildiriye göre AKP, Güneydoğu’da PKK’nın ‘birinci’ sıradaki hedefi olarak ilan edilmiş oluyor. Sadece AKP de değil, bölgede bu partiye yakın bütün insanlar (etnik kimliği ne olursa olsun) örgütün hedefleri arasına giriyor. Uygulamaya dönüşmesi halinde çok tehlikeli sonuçlara yol açacak bu zihniyete öncelikle kendisini PKK’ya yakın hisseden Kürtlerin karşı çıkması gerekiyor. Çünkü yıllarca JİTEM, Hizbullah vb. gizli yapılar tarafından tehdit edilen, fişlenen, kaçırılıp işkence gören, sokak ortasında infaz edilen Kürtler, şimdi AKP’li avına çıkmaya çağrılıyor, zorlanıyor. PKK kendisinden olmayan kişi ve kurumlar için sürek avı başlatıyor. Burada tehdit herkesedir. Örgütün bu yaklaşımı, devletin ‘tasfiye’ politikalarını bence olsa olsa meşruiyet kazandırır. Farkındalar mı orasını bilmiyorum tabii...
Sağduyu savaştan değil, barıştan yana
MGK bildirisinde eleştirilmesi gereken ifadelerden birine dikkat çekmek istiyorum: “Halkın sağduyulu yaklaşımı ve desteğinden alınan güçle, bölücü terörle mücadele kararlılıkla sürdürülecek.” PKK’ya yönelik hem batıda hem de doğuda önemli bir tepki oluştuğu gerçek. Devletin ve hükümetin bu toplumsal desteğe dayanarak PKK’ya karşı askerî tedbirleri öne çıkarması ve savaşı sürdürmeye heveslenmesi büyük hata olur. Çünkü halkın sağduyusu ve desteği, tamamen hükümetin barış isteğini sezmesiyle alakalıdır. Mevcut tabloda hükümetten daha çok PKK’nın barışı istemediği görünüyor. Ama bundan alınan güçle, barış imkânlarını yeterince zorlamadan, denemeden (ki bence bu doğru olan tek yöntemdir) “benden günah gitti” dercesine savaşa yönelmek Türkiye’ye, yani hepimize kaybettirir.
Silahlar bir süre daha devre dışı
13 ağustosta ilan edilen ve 30 eylülde bir ay olarak uzatılan ateşkes kararının uzayacağını yazmıştım geçen yazımda. Bu konudaki son durumu ve gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. Bana gelen bilgilere göre yarın öbür gün son bulacak ateşkesle ilgili örgüt sadece “görüşünü açıklamayı ertelediğini” duyuracak. Kurban Bayramı’ndan önce silahların konuşması ihtimali de yok. KCK davasında bekledikleri gelişmeleri de henüz göremedikleri için bir süre daha silaha davranmayacaklar. Şimdilik beklemeyi sürdürecekler. Ancak İmralı’dan çıkacak olan mesaj her şeyi etkiler. Bunun için Aysel Tuğluk’un Öcalan’la yapacağı görüşme çok kritik. Tuğluk’un Öcalan’a “DTK ve Türkiye’deki çok geniş bir çevre ateşkesin sürmesinden yana” mesajı iletmesi bekleniyor. İmralı’nın toplumda oluşan bu büyük barış beklentisinin aksine savaşa yeşil ışık yakacak mesajlardan kaçınacağını düşünüyorum. Tabii ki, bu süre içinde İmralı’da sürprizler yaşanmadıysa...
kurtulustayiz@gmail.com
TARAF