PKK'nın Çatısı Unsurları ve Stratejisi

Son aylarda artan şiddet eylemleri anlaşılmak isteniyorsa, PKK’yı kat kat aşan devasa bir yapılanma ile karşı karşıya olunduğu iyi görülmelidir. Aksi takdirde, geçmiş yıllarda yapılan hataların tekrarlanması kaçınılmaz olacaktır.

Doç. Dr. Mehmet Şahin - SDE Başkan Yardımcısı / Star

Anlatmak istediğim; nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu ortaya koyarak ona göre çözüm yolları aramamız gerektiğidir. Karşımızda öyle bir yapılanma var ki; ister ülke içinde olsun isterse ülke dışında her siyasi yapıya ve coğrafyaya göre örgütlenebilme kabiliyetindedir. Türkiye içinde öne çıkan iki siyasi yapılanma ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunlardan ilki HDP’dir ve bu yapı Türkiye genelinde faaliyet göstermektedir ve bu yapıyla bugüne kadar sahip olunan dar zeminin dışına çıkılmak hedeflenmiştir.

Bu konuda başarısız olunduğu söylenemez. 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimlerden alınan yüzde 13’lük oy ve 80 milletvekilliği bunu açıkça göstermektedir. İkinci olarak, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da yoğunluklu olarak belediyeleri elinde bulunduran DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) karşımıza çıkmaktadır. DBP’nin HDP’den farklı söylem ve eylemde bulunduğu rahatlıkla görülmektedir. Etkin olduğu bölgelerde HDP’ye göre daha sert söylem ve eylem biçimine sahiptir. Bir anlamda, DBP terör yapılanmasının hedefi olan bölgenin “özel bir statü”ye kavuşturulması için zemin oluşturmaya çalıştığı ve bu çerçevede bölgesel siyasete ağırlık verildiği rahatlıkla söylenebilir. Son günlerde DBP’ye bağlı belediye başkanlarından ve yetkililerinden gelen “özerklik”, “öz yönetim”, “öz savunma” çağrıları bunun en çarpıcı göstergeleridir.

Türkiye sınırını aşıp Suriye’ye baktığımızda, bahsettiğimiz terör yapılamasının iki önemli unsuru karşımıza çıkmaktadır. Siyasi parti görünümü adı altında faaliyet gösteren PYD ve bunun silahlı unsuru olarak faaliyet gösteren YPG. Bir anlamda, Türkiye’deki duruma benzer bir yapılanmayla hareket edildiği görülmektedir. Hakeza bazı yapılanmalarla Irak’ta ve İran’da varlık göstermektedirler. Bunun dışında, Avrupa’da sivil toplum örgütleri adı altında yüzlerle dernek ve benzeri yapılanmalarla bahsettiğimiz büyük terör yapılanmasının zeminini sağlamlaştırmaya ve genişletmeye dönük faaliyetler içerisinde bulunmaktadırlar.

Tüm bunları göz önüne aldığımızda, mücadele edilmesi gereken yapının anlaşılması daha kolay olacak ve ona göre çözüm arayışlarına girişilecektir. Yoksa sadece PKK ve HDP üzerinden yapılan değerlendirmelerle girişilecek çözüm arayışlarından sonuç alınması zorlaşacaktır.

Kısaca, anlatmak istediğim; karşı karşıya olduğumuz yapının kısa, orta ve uzun vadede amacının ne olduğunun bilinmesi önem arz etmektedir. Bu da yetmez, yapının anlaşılması için ne kadar geniş coğrafyada ve farklı yapılar adı adında faaliyet gösterdiğinin bilinmesi gerekmektedir.

Eylem sürecinin hızlanması

Çözüm sürecinden kopuşun ve eylem sürecinin başlamasına neden olan şeyin Suriye merkezli gelişmeler olduğu rahatlıkla görülmektedir. Ayn Al Arap/Kobani’de yaşanan gelişmeler çözüm sürecinden uzaklaşmaya neden olurken, çatışma sürecine girilmesini hızlandırdı. Değişime neden olan bu gelişmelerin tesadüfî gelişmeler olduğu düşünülmemelidir. Elde edilen sonuca bakıldığında, planlı bir şekilde Kobani’de siyasal bir strateji peşinde koşulduğu görülmektedir. Nitekim, hem Kobani merkezli yaşanan olaylar sırasında hem de sonrasında meydana gelen gelişmeler söz konusu siyasal stratejinin somutlaşmasını göstermiştir. Nasıl mı?

PYD/YPG adıyla Suriye’de faaliyet gösteren Kandil direktifli yapılanma Suriye’de rahat hareket edebileceği bir zemin elde etmiş oldu. Aynı zamanda, IŞİD terörünü kullanarak da bölgesel ve uluslararası alanda meşruiyet ve destek zeminini genişletmeye çalıştı. Bir anlamda, bahsettiğimiz terör yapılanması Kobani üzerinden kendini aklama çabası içinde oldu. Kobani’de devreye sokulan siyasal stratejinin sonuç verdiği rahatlıkla söylenebilir. Kobani çıkışından sonra Suriye’nin kuzeyinde tek güç olmaya çalışan söz konusu yapı, elde ettikleriyle yetinmeyerek Irak’ta da etkili olabileceği faaliyetler içerisine girdi. PKK, Sincar/Şengal merkezi Ezidilere yönelik yapılan saldırıları fırsata çevirmekte tereddüt etmedi. Burada ortaya koyduğu eylemlerle zaman zaman Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile karşı karşıya geldi.

PKK, Suriye ve Irak’tan sonra eylemlerini Türkiye içine taşımaya çalıştı. Bunu için de, Suruç’ta yaşanan ölümlü patlamayı eylemlerine dayanak yapmaya çalıştı. PKK’lı yöneticiler açısından uzun zamandır yeni bir sürece girildiği, bu kapsamda “öz yönetim”, “öz savunma”, “devrimci halk savaşı” gibi söylemlerin devreye sokulduğu görülmektedir.

Yeni strateji devrede

Cizre örneğinde açıkça görüldüğü üzere, Kobani deneyimi Türkiye içine çekilmeye çalışılmaktadır. PKK’nın eylemsizliği sonlandırdıktan sonraki süreçte yoğun olarak iki tür eylem biçimi ortaya koyduğu görülmektedir. Bunlardan birincisi, çatışmayı kent merkezlerine taşımaktır. Cizre, Yüksekova, Silvan örneklerinde olduğu gibi PKK çatışmayı kent merkezlerine taşıyarak yaşananları terör saldırısı görüntüsünden çıkarıp bölge halkıyla devleti karşı karşıya getirmeye çalışmıştır. Bu sayede sivil kayıpların olmasını sağlayarak dünyaya “Türkiye Cumhuriyeti devleti sivil halkla mücadele ediyor” mesajı verilmek istenmiştir. Verilmek istenen bu resimle uluslararası alanda zemin genişletme amacı güdülürken Türkiye zor duruma sokulmak istenmektedir. Ayrıca, sivil kayıpların mümkün olduğunca artması sağlanarak bölge halkıyla devletin arasındaki duygusal bağın koğuşunu amaçlayan bir strateji takip edilmektedir.  Bunun en çarpıcı ve tehlikeli örneği Cizre’de sahnelenmeye çalışıldı. Bir anlamda, Cizre üzerinden Türkiye’de bir Kobani oluşturulmak istendi.

İkinci olarak, kırsalda kurulan bombalı pusularla şehit sayısının artışı hedeflenmekte olduğu görülmektedir. Şehit cenazelerinin Türkiye’nin hemen her bölgesine dağılması sayesinde toplumun genelinde yüksek düzeyde tepkinin oluşmasıyla toplumsal dokunun zedelenmesi/parçalanması amacının takip edildiği gözden ırak tutulmamalıdır.

Hedef, strateji, yapısal çeşitlilik, ilişki ağı ve eylem biçimi göz önüne alındığında nasıl bir terör yapılanmasıyla karşı karşıya olunduğu daha iyi anlaşılacaktır. Çözüme/sonuca ulaşılmak için söz konusu terör yapılanmasının tam olarak anlaşılması hayati derecede önem arz etmektedir.

Suriye ve Irak’ın yakın ve orta vadede geleceğinin nasıl şekilleneceğinin kestirilememesi, en hafif ifadeyle bir statü peşinde koşan ayrılıkçı Kürt milliyetçiliğinin bölgede artan ivmesi ve bölgesel ve uluslararası angajmanlar göz önüne alındığında çözüme ulaşmak için sabırlı, sağduyulu ve akılcı bir uzun mücadele döneminin gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Yorum Analiz Haberleri

Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...