PKK Şiddeti Hem İçeride Hem Dışarıda

PYD’nin baskıcı yöntemlerle Kürt halkını nasıl sindirdiği ve potansiyel tehlike olarak gördüğü Arap halkına karşı ayrımcılık ve düşmanlık politikası izlediğine ilişkin veriler giderek yoğunlaşmakta.

HAKSÖZ-HABER

Gizlenebilir olmaktan çoktan çıkmış görünen bu olgu artık Batı medyasında dahi gündeme gelmekte. Konuyla ilgili olarak Times’da yayınlanan bir yazıyı değerlendiren Merve Şebnem Oruç, düne kadar IŞİD tehdidine karşı allanıp pullanan PKK/PYD’nin kirli icraatlarına değinmiş.

***

PKK: IŞİD’in seküler versiyonu

Merve Şebnem Oruç / Yeni Şafak

Bu hafta Times'da yayınlanan bir habere göre, binlerce Sünni sivil Arap YPG tarafından Suriye'nin kuzeyindeki evlerini terk etmeye zorlanıyor. PKK'ye yakın kaynaklar tarafından “YPG güçleri Kobani'de (Ayn el Arab) IŞİD'e karşı kahramanca ilerlemeyi sürdürüyor” şeklinde öne çıkarılan haberlerin arkasında ne olduğunu tahmin etmek oldukça zor. Zira eskiden beri YPG'nin kontrolündeki bölgelere girip çıkan gazeteciler seçilirken PKK destekçisi olup olmadıklarına bakılıyor, hatta PKK destekçisi olanların dahi bazı bölgelere geçişlerine izin verilmiyor.


Ancak Times'ın haberi oldukça iddialı. Hannah Lucinda Smith imzalı haberde Times, YPG'nin Kobani ve çevresinde Sünni Araplara karşı 'etnik temizlik' yürüttüğü iddiasında bulunuyor. Habere göre 10.000 Sünni Arap geçtiğimiz altı ayda evlerini terk etmek zorunda kalmış. Yani Batı için, 'demokratik ve barışçı Rojava' hikayesi de buraya kadarmış. Geçtiğimiz yıl, IŞİD'e karşı kurulan koalisyonun neredeyse totemi haline getirilen Kobani'de, şimdi Arap köyleri yakılıyor ve köy sakinleri göçe zorlanıyor.


Rasulayn'a yakın Tel Tiab köyünden Muhammed Salih el Kati Aralık'ta evini terk etmek zorunda kaldığını belirterek “YPG köyümüzü yaktı ve evlerimizi yağmaladı” diyor ve ekliyor: “Onlardan birini tanıyorum. Komşu köyümüzden biri. Evimdeki mobilyaların üzerine benzin döken oydu. YPG bize 'Çocuklarınızı vuracağız ve burada kalırsanız öleceksiniz' dedi. Birini duvara 'YPG unutmaz, affetmez” yazarken gördüm.”
Altı çocuk babası Muhammed Alevvad da yaşadığı yer olan el Razzaza köyünden geçen hafta YPG baskısıyla ayrılmak zorunda kalmış. “IŞİD çekildikten sonra YPG bize ayrılmamızı söyledi ve köyümüzü yakmakla tehdit etti ama biz kaldık. Dört gün sonra, silahlı YPG'lilerle dolu bir araç köye geldi. Bir tanesi elinde bir lastik tekerlekle evime girdi ve ailemi silahla tehdit etti. Ayrılmaktan başka çaremiz kalmadı. Toprak yola daha varmamıştık ki, evimden yükselen alevleri gördüm.”
Esasen bu haberler yeni değil. Geçen ay Londra merkezli Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütü Arapların YPG güçlerinin yine Haseke yakınlarında 20 Arap sivili öldürmesine, girdikleri köylerde evleri yıkıp yakmasına ilişkin iddialara yer vermişti. Ancak dünya IŞİD basmadan çok daha önce Esad rejimi tarafından içi boşaltılıp yağmalanan Palmira'ya ağlamakla o kadar meşgul ki dönüp Kobani'de neler olduğuna bakmaya, aşırı derecede cesaretlendirdikleri YPG'nin nasıl bir toplu cezalandırmaya giriştiğine göz atmaya gerek bile duymuyor. Nasılsa Kobani'nin Ankara yüklenmek amacıyla kaldıraç vazifesi görecek bir durumu da kalmadı; IŞİD'den kurtarıldı.
Ama yeni bir kaldıraç arayışı devam ediyor. Zaten bir süredir gerek PKK'ya gerek IŞİD'e yakın sosyal medya kaynaklarının da haber vermekte olduğu gibi, sıradaki hedef Azez ve Afrin. IŞİD bu hafta Halep'in merkezine 40 kilometre mesafede bulunan Savran'a girdi. Savran 2012 yılından beri Suriyeli muhaliflerin kontrolündeydi. IŞİD'in Halep'in kuzeyindeki ilerleyişi devam ederse hem kuzeyde bulunan Suriyeli muhaliflerin Halep'le bağlantısı kesilmiş olacak, hem Kilis'le Halep'i bağlayan Babesselam sınır kapısı IŞİD'e geçmiş olacak hem de Kobani'de olduğu gibi Türkiye'ye doğru yeni bir göç dalgası yaşanabilecek. Bir taşla birden fazla kuş...
Ne acıdır ki, sosyal medya buna bel bağlayan PKK sempatizanlarıyla dolu. IŞİD Afrin'e saldırsın, PKK Kobani'de olduğu gibi kamuoyu oluştursun, hem hükümete baskı yapsın hem de ABD liderliğindeki koalisyonu bir kez daha arkasına alsın şeklindeki heyecanlarını gizleyemiyorlar.
Lakin Batı için dün dünde kaldı. Türkiye'de seçimin sonuçlarına göre, yani sandıktan Ak Parti'nin değil de bir koalisyonun çıkması halinde, yeni politika gözden geçirilebilir ancak bir buçuk sene askıya alınan Suriyeli muhaliflere destek politikası raftan indi ve eksiklerine rağmen devam ediyor. Zaten kağıt üstünde görünen plan, yani “önce IŞİD'in ilerleyişini durdurmak” politikasının de yanlışlığı ortaya çıktı. IŞİD zayıflayacağına yayılmaya başladı; koalisyonun elinde kalan bir tek Kobani'yi kurtarmak oldu. Dolayısıyla, IŞİD'in Halep'te rejimle çatışan Suriyeli muhaliflerin kontrolündeki bölgelere saldırmasını ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Afrin'i gözüne kestirmesini, normalde nasıl okunması gerekiyorsa öyle okuyor ve Kobani'de yaptıkları gibi geri planda bir oyun şu an için gütmüyorlar. ABD'nin Suriye Büyükelçiliği Twitter hesabında “rejimin hava saldırılarıyla IŞİD'in Halep'teki ilerleyişinin önünü açtığını” yazdı bile. Malum artık ilan ediliyor: “Rejim IŞİD'e havadan destek veriyor.”
Hal böyleyken, ABD liderliğindeki koalisyonun Kobani'deki gibi davranması umuduyla yapılan hamleler ters tepebilir ve İran kontrolündeki Esad rejimine fayda sağlama pahasına girişilen oyun kaybedilirse Rojava'nın bir diğer kantonu Afrin elden gidebilir.
Tüm bunlar Türkiye'nin güneydoğusunda İslami hassasiyetleri olan Kürtlerin korkularıyla ve altında kaldıkları baskıyla birleştirildiğinde ortaya çok vahim bir tablo çıkıyor. Kobani'den sonra, başı örtülülerin ve sakalı olanların çarşıda-pazarda peşine takılıp 'IŞİD'ci' diye bağıran, “Bizim için şunu yapacaksın yoksa IŞİD'e bağlı olduğunu yayarım” diye tehdit eden, kendilerini istemeyen köylüleri silah zoruyla 'hizaya getirmeye' çalışan', IŞİD sayesinde form değiştiren yeni bir baskı şekliyle bölgeyi kontrol edebileceğini ve bölge halkını baskı altında yaşatabileceğini sanan PKK, Suriye'de de Türkiye'de sözüm ona kendi kavgasını veriyor ama Esad rejimine çalışmaktan daha ötesini yapmıyor. Dışı başka, içi başka yapı, Türkiye'de Gülen örgütüyle Suriye'de Şebbihalarla iş tutuyor; çözüm süreciyle oyun oynadığı yetmiyormuş gibi Suriye devrimine kadar Kürtlere vatandaşlık hakkı dahi tanımamış Baas rejimine çalışıyor. Tablo apaçık ortada: PKK'nın ne yöntemleri IŞİD'den farklı ne de amaçları; başka söze gerek kalmıyor.

Yorum Analiz Haberleri

Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?