Son günlerde sosyal medyada PKK’nın başlattığı Özgür-Der'le sanal kavgası Van'da Özgür-Der binasına saldırının akabinde Bağlar şubesine de yönelik kundaklamalarla fiiliye dönüştü. Haber sitelerinde ve sosyal medyada PKK taraftarları Özgür-Der'i Suriye Nusra’sıyla ilişkilendirerek 'Özgür-Der Kürtleri Rojava'da katleden Nusra'ya yardım ediyor' dezenformasyonunu yayıyor.
Olay hiç de iddia edildiği gibi değil.
Öncelikle belirtelim ki Rojava'da meydana gelen bu çatışmaları salt olayın cereyan ettiği o ülkenin gidişatıyla ilişkilendirirseniz hareket noktanızı peşinen yanlış belirlemiş olursunuz.
Olay bölgenin yeniden şekillenişiyle ilgili; Türkiye'nin, Suriye'nin, Mısır'ın, Filistin'in 'yenidünya' içindeki yeriyle ilgili. Kürtlerle Türkleri yıllarca karşı karşıya getiremeyenler Suriye üzerinden bunu gerçekleştirmek istiyorlar. Çünkü bunlara rağmen ülkemizde çözüm süreci başlatıldı ve elhamdulillah süreç başarıyla devam ediyor.
Suriye'deki çatışmaları planlayanların bir amacı da hem Suriyeli İslamcıları, hem Türkiyeli İslamcıları dindar Kürt kamuoyu nezdinde 'bakın İslamcılar Kürtlere, Kürtlerin haklarına karşıdırlar' karalamasıyla gözden düşürmektir.
Ancak Özgür-Der'e saldırmalarının başka nedeni olmalı diye düşünüyorum.
Özgür-Der ki yıllar önce Kürt Forumu düzenlemiş, sokak eylemleri ile kardeşlik hukukunu vurgulamış ve BDP bu çizgideki oluşumlarla pek çok bildiriye imza atmış bir dernek.
O zaman ne?
Özgür-Der Suriye ile ilgili çok geniş bir haber ağına sahip. Dolayısıyla Suriye'den gelen bir haberin doğru olup olmadığını ya da bir haberin ne kadarının doğru olduğunu kısa bir sürede Suriye'deki kaynaklarına çek ettirebiliyor.
Bakınız,
Geçenlerde sosyal medyada bir silahlı grubun Rojava'daki Kürt köylerine saldırıp, Kürtleri çoluk çocuk demeden katlettiklerinin video görüntüsü vardı. Görüntüyü PKK taraftarları "işte 'dinci'lerin Rojava'da yaptıklarıkatliam görüntüleri" spotlarıyla servis etti. Ben de dâhil pek çok kişi görüntünün gerçek olup olmadığını düşünmeden yumduk gözümüzü açtık ağzımızı. Ama gelin görün ki çok geçmeden o görüntülerin 2 ay önce Esad güçlerinin Kürt köylerine helikopterle saldırısınıngörüntüleri olduğuanlaşıldı.
Daha önce de “3 Kürt diri diri yakıldı” haberinin de yer olarak Irak’ta, yıl olarak 2011’degerçekleşen bir olay olduğuanlaşıldı. Yalan olduğu kadar utanç verici bu haber-spotların ortaya çıkmasını Özgür-Der'in Suriye'deki kendi haber kanallarına danışarak ortaya çıkardığı anlaşılınca PKK taraftarları bütün ipleri kopardı.
Bakınız,
Daha dün Hakkâri’de “Rojava katliamı protesto gösterisinde” kullanılan bir fotoğrafın 1983 yılında Erzurum’da meydana gelen deprem görüntüleri olduğu ortaya çıktı. BDP/PKK’nin böyle görüntülere ihtiyacı yok ki, JİTEM binlerce köy yakmıştı, o görüntülerin kullanılmayıp Erzurum depremi görüntülerinin kullanılması diğer skandal görüntülerle üst üste koyduğumuzda birileri BDP’yle fena bir oyun oynuyor demektir. Olmamış görüntüleri servis etmek kamuoyunda servis edenleri mahkûm eder.
Burada şunu sormak lazım:
Bir, Esad güçlerinin Kürt köylerine bu vahşi saldırısını 2 ay boyunca saklamak neye hizmetti?
İki, hadi o zaman bu görüntüler yayınlanmadı, peki, PYD Esad güçlerinin hiçbir katliamını sosyal medya üzerinden vermediği halde BAAS güçlerinin saldırısını “dinci' grupların katliamı” olarak kamuoyuna servis etmesi hakkaniyetin neresine düşer?
Üç, Esad güçlerinin katliamlarını deşifre eden Özgür-Der neden Nusra'cı olsun?
Bunu neden mi söylüyorum?
Bundan bir süre önce aralarında Özgür-Der temsilcisinin de bulunduğu bir grupla Suriye muhalefetinden bazı temsilcilerle çok özel bir görüşmemiz oldu. O görüşmede Suriye muhalefetinin pek çok temsilcisiyle aynı düşündüğümüz halde Nusra temsilcisiyle ciddi bir diyalog sıkıntısı yaşadığımda Özgür-Der temsilcisi arkadaşımız Suriye konusundaki yanlış duruşundan dolayı Nusra temsilcisine benim gibi o da ateş püskürdü.
Yani Özgür-Der Suriye muhalefetini her imanlı ve vicdanlı insan gibi destekliyor, iki yıldır Rojava’ya gıda, giyim, battaniye gibi insani yardımlarda bulunuyor. Tabi ki Özgür-Der insani yardım konusunda kimin Nusra, kimin Nusra olmadığına bakmaz ve bakmamalıdır. Bunun içindir ki BDP ‘yardımların Özgür-Der üzerinden ulaştırılmasına destek vermişti.’ Eğer Özgür-Der’e yönelik suçlamalar doğru olsaydı BDP Özgür-Der’e bu itimadı duyar mıydı?
Şimdi olaylar bu noktaya geldi, bundan öteye gitmemesi için herkes üzerine düşeni yapmalı. Esad gibi bir katil varken Suriye'de, çözüm süreci gibi onlarca yıldır beklediğimiz bu süreç varken Türkiye'de gerginlik çıkarmak en hafifinden uluslararası derin güçlerin oyununa gelmektir.
Kimin ne yaptığını biliyoruz,
Üstelik ne amaçla yaptığını da.
Ama önemli bir şeyi daha biliyoruz;
Bu gerginliğin kime ve neye hizmet ettiğini...
Bu bölge/Kürt coğrafyası/Kürdistan hiçbir grubun, hiçbir mezhebin hegemonyasında değildir olamaz da.
Bu sebeple,
Kimse Özgür-Der ve (kendilerinden izinsiz isimlerini saymak istemediğim) nice STK’ları, cemaatleri, tarikatları, yani bölgedeki bu asli unsurları -gerekçesi ne olursa olsun- yok sayamaz.
Şimdi,
PKK çözüm sürecinin tarafı olması hasebiyle daha dikkatli ve duyarlı davranmalı, gerginliklerden uzak durmalı.
Ve,
Kürtlerin iki olmazsa olmazı var ise bunun birincisi dini, dindarlığıdır, unutanlar geçmişten ibret almalı.
MİLAT