KENAN ALPAY'ın yazısı:
Ölümden Barış, Nefretten Özgürlük
Toplumsal tarih bir kez daha gösteriyor ki ulus kimlik ve ulus devlet yolu şu sihirli ve kanlı yoldan geçiyor hep: Ölmek ve öldürmekten siyasi barış, nefret etmek ve nefret ettirmekten ulusal özgürlük neşet edeceği söylemi.
Ulus kimlik virüsü hangi topluma bulaşırsa o topluma öncülük etme iddiasındaki kadroların önce akla ve mantığa uygun muhakeme sistemini felç ediyor sonra da peşine takabildiği kesimler arasında adalet ve merhamet hislerini betonlaştırmaya başlıyor.
Türkün Türkten, Kürdün Kürtten Başka …
İstisnası var mıdır bilemiyorum ancak asrın başından itibaren önce Arap sonra da Kürt toplumuna karşı yükseltilen Türk ulusçuluğunun tarihsel süreci böyle işledi. Son 30 yıldır da Kürt ulusçuluğunun aynı süreci tersinden işlettiği yani Türk ve Arap toplumlarına karşı nefret ve düşmanlık söylemini yükselttiğine şahit oluyoruz.
Ancak ulusçuluğun öldürücü hastalıklı yapısına, ahlak ve mantığa karşı işletilen kronik düşmanlığına dair “öteki ulus” toplumlara ait olanların teşhis etme ve tedavi önerme hakkı bulunmuyor. Çünkü bir ulus kimlik ancak diğer ulus kimlikler karşısında güçlü kudretli olabildiği, öteki taraftan gelen eleştirileri kale almadığı oranda özgüven sahibi olabiliyor ve kuşatmaya çalıştığı toplumda safları sıklaştırıp ayakta durabiliyor.
Öteden beri Türk ulus kimliğinin sapkın ve zalim politikalarına karşı çıkan hemen herkese “Arap hayranı-gerici” veya “PKK sempatizanı-bölücü” yaftasının vurularak iktidar sınıflarının bekasını temin eden politikalar bu söylediklerimize misal olarak verilebilir. Aynı çirkinlikleröteden beri midemizi bulandırmış benzer pişkinliklerle son dönemlerde daha çok Kürt ulus kimliği adına sergileniyor.
PKK’nın Kürt Ulus kimliği ve müstakbel devleti adına işlediği cinayet ve tecavüzleri mazur, makul hatta zaruri gör(ter)me gayretkeşlikleri koskoca bir toplumu “keriz” yerine koymaktan başkaca ne anlama gelir acaba? Belki de sahip çıkılan ahlaksızlığa bütün bir toplumu davet ederek ilkesizliğe ve pragmatizme herkesi ortak etme kurnazlığıyla kirli siyasetin arındırılabileceği hayalidir yönlendirici olan.
Kurucu Unsur: Keleş, C-4 ve Beton Çivisi
Yakın zaman önce Güngören ve Kumrular’da olduğu gibi Bayram günü Gaziantep’te de beton çivileriyle takviye edilerek patlatılan C-4’lerin parçaladığı hayatlar üzerinden kendilerine aydınlık bir gelecek hülyaları kuranlar var. Bu aydınlık gelecek hülyaları kuranlar ilk etapta çelişkili gibi gözükse bile aslında hiç de şaşırtıcı olmayan bir biçimde aynı ortak paydada buluşan Kürt ve Türk ulusalcıları.