PKK İçindeki İnfazları Anlattı

Dara Botan kod adlı itirafçı, yıllarca içinde olduğu PKK'nın iç infazlarını anlattı.

1988’de gittiği Bekaa’da 350 kişiden sadece 4’ünün sağ kaldığını iddia eden Botan, “Bekaa kazılsa her metreden Kürt çocuklarının kemiği fışkırır” dedi.

İşte Dara Botan’ın iddialarıyla Bekaa:

Bugün Gazetenin Haberi:

ÖCALAN’I DİKTATÖR DİYE ELEŞTİRDİM

“Bekaa Kampı’na gittiğimde 1988’in Mart’ıydı. Kaldığım 9 ayın 8.5 ayı mağarada geçti. Akademiye gittikten 2 hafta sonra mağaraya alındım. Özgür ortam dedikleri yer bir tarikata dönüşmüştü. Bir şey tartışamıyorsun, iki kişi yan yana gelemiyor. Herkes birbirinin kuyusunu kazıyordu. Öcalan’ı diktatör diyerek eleştirdim. Her şey tartışılabilir sanıyordum. Ama öyle olmadı. 1987’den sonra birçok tutuklu cezaevinden çıkmıştı. Bunların yakınlarını da partiye almak için türlü senaryolar vardı. Bu insanların akrabaları zindanda kaldığı için devlet bizim üzerimizde özel olarak oynamış ve bizi ajan olarak eğitip örgütün içerisine göndermiş diye bir paranoya ile hareket edildi. Beni de diğerleri gibi o mağaraya attılar.

NAYLON ERİTİP BEDENİMİZE DAMLATTILAR

Bu mağaranın bir ismi yoktu. Gözlerimi bağlayarak iyi bir dayaktan sonra bir jipin arkasına attılar ve yaklaşık 15 dakika uzaklıktaki mağaraya götürdüler. Mağara oldukça büyük ve içi de biraz oyulmuştu. Bir ağabeyim vurulmuştu, ablam örgütten kaçtı, yengeme ne oldu bilemiyorum. Ama ben mağarada idamdan son anda kurtuldum. Dayak, küfür saymıyorum bile. Kırmızı leğenden kestikleri naylonu yakarak önce vücudumuza ardından cinsel organlarımıza damlattılar.

Yemek, su hiçbir şey yok. Sadece ajan olduğumuzu söyleyecektik. Bedenimin her yanı hâlâ yanıklarla dolu. Sadece yüzüme dokunmadılar. Damağım yok. Ağzımın hepsi kırıldığı için manda kemiğinden yeni bir damak yaptılar. 6 ameliyat oldum ve 2 tane daha olacağım... Öyle bir sistem ki oradaki herkes ajan olduğunu inanmış. Orada Merkez Komite Üyeleri kellelerini kurtarmak için kendi can yoldaşlarını öldürdüler. Yeni yeni işkence yöntemleri türetiyorlardı. 76 yaşındaki bir adamın ağzının içine naylon damlatıldı.

Can yoldaşımın iki ayağını diri diri yaktılar. Şu anda protez bacaklı. Serum hortumlarından yapılmış bir kamçı vardı ve sürekli dayak atıyorlardı. Dayanamamış ve ‘ajanım’ diyerek ölümü kabul etmiştim. O işkencelere dayanamadım. Bir an önce vurulup ölmek ve kurtulmak istiyordum. Mahkemem yapıldı. Oradaki 350 kişiye soruluyor ve herkes el kaldırıyor. 9 yaşındaki çocuklar dahi idam için el kaldırdı o formalite mahkemede. Savcı rolündeki adam, iddianameyi okudu ve bir insanın ölümü için oylama yaptılar. İnfazım 2 gün ertelenince Mehmet Şener soruşturmada olan insanların sorumlusu olarak gönderilince affedildik. Ardından Lübnan’da 2 ay tedavi gördüm. Doktorlar böbreklerimin alınmasını istedi ama izin vermedim ve tekrar kampa getirildim. Tedaviyi de örgüt karşıladı. Bekaa’dan Botan’a gönderildiğimde ise 5 arkadaşla kaçtık ve Irak’taki BM’ye sığındık sene 1993’tü.

ÖCALAN O GENÇLERİN KATİLİ

Bekaa’nın her iki metresi kazılsa kemik fışkırır. Kamp çok büyüktür. Her kampta infazlar yapılır. Özel olarak infazlar için oluşturulan bir kamp yok. Lolan, Are, Rojin, Haftanin, Seyfi kampları bunlar kazılsa dünya kadar insan evladının kemiği fışkırır. Aileler hâlâ dağda sanıyor çocuklarını ama maalesef bir diktatör o. Kürt evlatlarını kurban etti. Birçok aile hâlâ çocuklarının dağda olduğunu sanıyor. Bazı isimler ise sonradan iade-i itibar denilerek yanlış yapıldı deniyordu. Bunlardan biri de Lamia Baski’dir. O arkadaş sevdiği bir insanla evlenmek istedi ve partiden ayrılacağını söyledi. Ama 67 kişi ile birlikte onu kurşuna dizdiler. ‘Ajandır, ahlak düşkünü’ dediler ve Lolan’da katlettiler. Öcalan 17 bin insanın baş katilidir. Onayı olmadan hiçbir infaz olmazdı. Sonradan bildirilen infazlar vardı ama çok kısıtlıydı. Birçok insan öldürüldü. Çetin Güngör’ün kafasına sıkıldı. Dilaver Yıldırım, Samia Aşkın, Kör Cemal vardı. Mehmet Şener var o da Kamışlı’da Suriye Muhaberatı ve terör örgütü işbirliği ile öldürüldü.”

SADECE 4 KİŞİ HAYATTA KALDI

“Orası anlatılmaz. Tırnaklarımız teker teker çekildi. Bu yerlere de pansuman diye naylon damlattılar. Bedenlerimize kör bıçaklarla kesikler atıp, yaralara tuz basıyorlardı. Barbarlık kampıydı. Bunu yapanlardan biri Cemal kod adlı Karayılan’dı. O şimdi sözde KCK’nın başında. O zaman Bekaa’da 350 kişilik bir devre vardı. Bunlardan sadece 4 kişi yaşıyor. Ya vuruldular ya da kaçtılar. Birçok insan getirilip öldürülüyor ve bir köşeye gömülüyordu. En son mağarada kalan 24 kişiyi Mehmet Şener kurtardı. Şener hapisten çıkınca Öcalan ile tartışmaya girdi ve onun sayesinde bizi bıraktılar. Kani, Numan, Fatih, birçok arkadaş o mağarada öldü.”

Kaynak: Bugün Gazetesi

 

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu