'Kürdistan ve T.C.'deki tüm asayiş güçlerimizin dikkatine! Silahlanın! Hizbulkonta-HüdaPar üyeleri görüldüğü yerde infaz edilecekler. '
'Asayiş Güçlerimiz Amed'de Hizbul-Kontra köpekleri ile silahlı çatışma başladı. Bugün ya öleceğiz ya bu köpekleri sonsuza kadar yok edeceğiz.'
PKK ile irtibatlı olduğunu gizlemeyen YDG-H isimli paramiliter yapı, sosyal medyadan bu çağrıyı yaptıktan sonra Hüda-Par'lılar tek tek hedef alındı. Mardin ve Diyarbekir'de eş zamanlı olarak, daha önce ev adresleri, işyerleri ve plaka numaraları dahi belirlenen HÜDA-Par çevresinden vatandaşların evleri, işyerleri ve arabaları yakıldı.
Daha fecisini biliyorsunuz. 16 yaşındaki Yasin Börü'nün bir binanın üçüncü katından atılıp, sonra da başının taşla ezilerek öldürülmesiyle özdeşlenen ve dört kişinin hunharca katledilmesiyle sonuçlanan ilk cinayeti, diğerleri izledi. 40 kişi hayatını kaybetti.
PKK lideri Öcalan'ın itidal çağrısını müteakip, çözüm sürecine sahip çıkmaya tabanını davet ettiği günün ertesinde PKK'lı dört kişilik bir grup Kars'ın Kağızman ilçesinde bulunan hidroelektrik santrale saldırdı. Bu birkaç ay içinde santrale gerçekleştirilen altıncı saldırıydı.
Santrale ait iki aracın ve nöbetçi kulübesinin ateşe verilmesini müteakip jandarma olay yerine vardı. Jandarma'nın 'teslim ol' çağrısına ateşle karşılık verilince çatışma başladı ve üç PKK'lı hayatını kaybetti, diğeri kaçtı.
Ertesi gün, Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde, sivilleri giyip çarşı iznine çıkmış ikisi uzman çavuş, biri er üç asker, ilin en merkezî caddesinde yürürlerken maskeli kişilerce korkakça ve kalleşçe enselerinden sıkılarak öldürüldü.
Dün de Bitlis'in Çeltikli Köyü'nde geçici köy koruculuğu yapan ve yaklaşık iki aydır kayıp olan Yakup Çelik'in naaşı bulundu. Çelik, infaz edildikten sonra, 'ibreti alem' için bir telefon direğine asılmıştı.
HDP, üç askerin enselerinden infaz edilişini, Kağızman'da kendi başlattıkları çatışmadan öldürülen 3 PKK'lıyla bağdaştıran bir açıklama yaptığına göre, üç askerin failinin kim olduğunu uzun uzadıya tartışmaya gerek yok sanırım.
Köy korucusunun katili henüz belli değilse de, PKK'nın koruculara yönelik saldırgan tutumunun çözüm süreci boyunca hiç yumuşamadığını bilenler, bu cinayetin kısa sürede PKK tarafından üstlenilmesine şaşırmayacaklardır.
Ve 6-7 Ekim Kıyımı'ndan bu yana 'devlet 90'lara döner mi?' teranesini dinliyoruz. Örgüt 90'lara döndü, onu ne yapacağız? Bölgede önce bir iç savaş provası yaptılar ve amaca ulaşamadılar. Şimdi de devletle 'düşük yoğunluklu savaş' başlatma çabasında olanlar var. Ve böylesi bir savaşı, 'soydaşları' Kobanê'de ölüm kalım savaşı verirken, Kobanê halkının sığındığı tek ülkeye, 200.000'den fazla Kürt mültecinin ev sahibine, Kürt meselesinde PJAK'lıları idam eden İran'dan fersah fersah ileri reformlar yapmış bir devlete karşı vermeye çalşıyorlar!
PKK'nın lideri çözüm yasasına 'tarihî dönüm' derken ve son görüşmesinde de süreci sahiplenmeye çağırmışken, örgütün bir kanadının yürüttüğü bu stratejinin 'Kürt hakları'yla ilgili olmasını bırakın, 'yerli' olduğunu kim iddia edebilir?..
Yeni Şafak