Peruğa bile karşı çıkanlar, siz değil misiniz?

Ali İhsan Karahasanoğlu

CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay, Türkiye’nin başörtü üzerinden yaşadığı dramla adeta dalga geçerek, yıllardır dinlediğimiz sözü bir defa daha tekrar etmiş: “CHP’nin başörtüsüyle bir sorunu yok.

CHP’nin geçmişte de tartıştığı konu türbandı. Türban bir siyasi simgedir.”
Bir insanın, bu kadar açık bir yalan söylemesi, nasıl olabilir?
Bir insan, halkın gözünün içine baka baka nasıl gerçekleri yok sayabilir?
Neymiş, “Pakistan’da bile, saçın bir kısmı dışarıda bırakılıyormuş. CHP’nin de önerisi bu şekilde bir başörtü imiş!”
Saçların bir kısmının dışarıda kalacak şekildeki örtünün kabul edilemezliği ayrı bir konu!..
Ama, CHP bu önerisinde samimi mi?
Bence değil.
“Eskiden de bizim başörtü ile sorunumuz yoktu” demesinden de belli, bu samimiyetin olmadığı.
Niye mi?
Hemen söyleyeyim.
Tahmin falan değil. Niyet okuma hiç değil.
Somut olaylardan hareketle söylüyorum...
Bu ülkede başörtü yasaktı.
Kanunla değil, keyfî bir mahkeme kararı ile..
Sonra öyle günler geldi ki; bazı kızlarımız çaresizlik içinde kalıp, için için ağlayarak taktıkları peruk bile yasaklandı.
Evet, bugün devletin arşivinde, binlerce belgede, kız öğrencilerin, bayan öğretmenlerin/memurların perukla resmi dairelere gelemeyeceklerine, okullara giremeyeceklerine dair genelgeler, tamimler mevcuttur.
Bunlar, CHP’nin; CHP’li milletvekillerinin sayesinde ülkemizde yaşanan zulümlerdir..
Zorbalıklardır..
Bunları bizler yaşadık.
Erzurum’da bir şehid annesinin, tam da CHP’lilerin savunduğu şekilde, Pakistan’dakiler gibi, başın bir kısmını açıkta bırakan örtü ile geldiği mezuniyet törenine girmesinin engellendiğini unutmadık henüz.
İstanbul Üniversitesi’nde, bir avukatın eşinin, bir konferansa katılmak üzere fakülte binasına geldiğinde, saçlarının yarısından fazlası açıkta olmasına rağmen, kapıdan dışarı nasıl kovulduğunu unutmadık.
Bu yasak; üç günlük bir yasak değil beyler.
Yıllarca sürdürdünüz bu yasağı, tüm gaddarlığınızla...
Aranan tüm çıkış yollarını teker teker kapatarak.
Vahşice..
İnsafsızca..
Şimdi geldiğimiz noktada, halkın büyük bir bölümünün, bu yasağa dayanamayarak “Yeter artık” demesini görünce, “Biz zaten başörtüye karşı değiliz, türbanla sorunumuz var” söylemini öne sürmek, çok açık bir yalancılıktır!..
Aksini iddia eden mi var?
O zaman buyursun açıklasın..
Başörtünün bir kısmından saçın görülmesine, CHP yıllardır razı idiyse, bu şekilde başın örtülmesine itirazları yok idiyse, peruğa niye razı olmadılar?
Başörtülü kızlarımız, saçlarının bir kısmının açıkta kalmasına razı olmayabilir, “Lütuf değil, hakkımızı istiyoruz” diyebilirler..
Ama, yıllar süren bu zulüm, her çeşidi ile bize öyle örnekler sunuyor ki; yasakçıların her yalanı, anında yüzlerinde patlıyor..
Evet; bu ülkede, CHP’lilerin baskısı ile, üniversitedeki görevliler, kızlarımızın başındaki peruğu bile, elleri ile kontrol etme saygısızlığını gösterdiler!
Genelgeler yayınlandı.. Sınav kitapçıklarına notlar düşüldü; “Perukla girilemez” diye..
Ve bu gaddarlığın faili olan Nur Serter’ler, ödül olarak CHP milletvekili yapıldılar..
Yasakçılıkta milim taviz vermeyen, değil saçın bir kısmının açıkta kalmasına razı olmak, boyna takılan atkıya bile müdahale eden Necla Arat gibiler milletvekili yapıldılar, CHP’de..
Sırf, partilerinin yasaktaki despotlukları tescillensin diye..
Şimdi çıkmışlar, “Başörtüye razıyız” diyorlar!
Haydi oradan, yalancılar!..

VAKİT