Bir televizyon yorumcusu, evvelki gün katıldığı bir programda, AK Parti’nin Davutoğlu etkisinden kurtulup Batı’yla ilişkilerini düzeltmesi gerektiğini savunurken, konuyu “radikal İslamcılar”a getirip “Mavi Marmara’daki manyak tipler”le yolların ayrılmasını istedi.
Şöyle:
“AK Parti’deki şeyi söyleyeyim: Bu, FETÖ kavgası gibi. Bu, dikiş tutacak bir şey değil. Yani bu ilişki bitti. Artık AK Parti’nin bu radikal İslamcılarla da, yani bu Mavi Marmara’daki manyak tipler, yani kafadan İsrail düşmanı, kafadan Batı düşmanı, kafadan her şeye düşman bir tip var, yani böyle garip garip tipler var, bunlarla da bu yolların ayrılması lazım. Bana göre Türkiye’nin şu saatten sonra -Tayyip Bey bunu yapacaktır diye tahmin ediyorum, yorumum sadece bu- şu Batı’yla yani Amerika’yla ilişkileri, İngiltere’yle biraz daha… İngiltere’yle iyi de Amerika’yla yoluna sokup artık bu işlere biraz daha bakmamız lazım diye düşünüyorum.”
***
Gelen tepkiler üzerine Twitter vasıtasıyla Mavi Marmara camiasından özür diledi; ama hemen ardından “İsrail’le normalleşme olduğunda kimi grupların Cumhurbaşkanımıza saldırma hakkı yoktur” gibi tweetler atarak o manyak tiplere (!) karşı yeniden taarruza geçti.
Kurnaz adam.
Cumhurbaşkanımızın itibarını öne sürerek saldırma fikri pek parlak.
Gördüğü tepkiler Mavi Marmara camiasına “manyak tipler” demesiyle alâkalı olduğu halde konuyu Ahmet Davutoğlu’na getirip oradan yürümeyi tercih etmesi, “Davutoğlu’nun hayalci politikaları hem ülkemize hem alem-i İslam’a kaybettirdi. Artık gerçekçi bir dış politika hattında yürüyeceğiz” gibi tweetler atması da akıllıca.
Cumhurbaşkanımızı savunan ve Davutoğlu’nu eleştiren adama kim ne yapabilir? Koca bir Pelikan düzeni var arkasında!
***
Özür diledikten sonra attığı tweetler bence özrünü gölgeledi.
Keşke işi o özür mesajında bırakıp sussaydı; ‘Manyak dedim ama niye dedim?’ moduna geçmeseydi… (Herhalde ‘Bu manyak İslamcıların karşısında dik dur eğilme, Pelikan seninle!’ diye gaz verildi kendisine.)
Mavi Marmara camiasına “manyak tipler” demesini özrüne binaen dememiş kabul etsek bile, Erdoğan ve AK Parti’yi “radikal İslamcılar”a karşı kışkırtma gayreti -ki evveliyatı olan bir gayrettir bu- halen ‘cari’.
Bir ara HAKSÖZ camiasına takmıştı...
Davutoğlu’na zaten öteden beri takık...
Şimdi de İHH’ya laf sokuyor…
“Radikal İslamcılar”dan kastı bunlar ve benzerleri.
“DEAŞ” filan değil yani.
***
Pelikancılar bir süredir “İslamcılar”a hakaretler yağdırıyor ve onların tasfiye edilmesi için çırpınıyorlar.
Tıpkı FETÖ’cüler gibi…
Aşağıdaki sözler FETÖ’nün bir kalemşoruna ait, ama Pelikancıların “İslamcılar”a bakışıyla pek mütenasip:
“Filistin davası siyasi bir davadır ve dinimizi zedelemektedir.”
“Bizim işimiz AKP’yle değil, Siyasal İslam’la. Bu anlayış yok olana kadar yola devam.”
“Allah, bir hikmete binaen sahayı temizliyor. Ümitleri fecr-i kazibe bağlanan İslam dünyasını sarsıyor. Siyasal İslam iflas ediyor.”
Başka FETÖ’cülerin ve bizzat örgüt liderinin de bu minvalde bir sürü sözü var.
Merve Şebnem Oruç, Yeni Şafak’taki bir yazısında FETÖ’cülerin o sözlerini nakledip şöyle demişti:
“FETÖ’nün en büyük meselesi, Siyasal İslam’ladır; Ak Parti’ye karşı başlattıkları savaş bunun parçasıdır. Erdoğan, onların gözünde İslamcıların lideridir ve bu yüzden öldürülmelidir. Batı’da 2012-13 yıllarından beri açıktan gözlemlediğimiz Mısır-Suriye-Türkiye üçgeni ve çevresindeki politika değişimleri, artan İslam karşıtlığı ve açıktan yapılan Siyasal İslam saldırıları da bu işin merkezindedir. Batı’da artık tamamen yerleşmiş olan ‘Ak Parti=Müslüman Kardeşler=IŞİD’ yaklaşımı, Üst Aklın İslamcılık ve geleneksel Müslümanlığı, radikal gruplar ve terörle eş tutma gayretinin özetidir.”
Söz konusu yazının sonunda lafı -isim vermeden- Pelikancılara getirmişti Oruç:
“Hal böyleyken, Ak Parti’ye yakın ve FETÖ’ye uzak görünen bir grubun son dönemde giderek artan şekilde ve 15 Temmuz sonrası durmaksızın Türkiye’deki İslamcıları yukarıdaki denklemin içine sokmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Birbirinden pek çok noktada ayrışan ama tek ortak noktaları İslamcılık olan kişilerin sistematik biçimde hedef alındığını hayretle izlemekteyiz…” (Yeni Şafak, 18 Ağustos 2016)
***
O televizyon yorumcusunun tavrını ‘anti İslamcı’ Pelikan projesinden ayrı görmüyorum.
Proje:
“Bu İslami midir, ahlaki midir, meşru mudur, doğru mudur?” diye sorup duran “İslamcılar”dan kurtulup rahatça at koşturabilmek ve ilke namına ne varsa rahatça çiğneyip geçmek…
Karar