Yazar ve sivil toplum aktivisti Zehra Çomaklı Türkmen, 19 Eylül günü 23.45-01.25 saatleri arasında Hatay-İstanbul seferini yapan Pegasus uçağına binme sırasında ve uçak içinde yaşadıklarını Facebook sayfasında kaleme aldı.
"Dün Hatay'da ki Suriyeli yetim çocukları giydirmek için Hatay'a gittik. Yetim kardeşlerimizle birlikte vakit geçirdikten sonra gece 11.45 PEGASUS uçağıyla İstanbul'a geri dönmek için Hatay Havaalanına geldik. Havaalanına geldiğimizde uçağımızın 40 dakika gecikmeli olduğunu öğrendik. Saat 00.30 civarında uçak geldi ve uçağa binmek için sıraya girdik. O esnada sırada olan zil zurna sarhoş birini yolculardan birisi fark edip güvenliğe haber verdi. Güvenlik adamı kenara çekip uçağa binemeyeceğini söyledi ve birkaç soru sordu. Ayakta durmayı bile beceremeyecek kadar içmiş olan bu kişi sorulara garip garip cevaplar verdi. Yolcuların ekserisi bu durumdan rahatsız oldukları için güvenliğe bu adamın bu şartlarda uçağa alınmaması gerektiğini söyledi. Daha sonra uçağa bindik ve yerlerimize oturduk. O esnada sarhoş olan adam gelip bizim önümüze oturdu. Kokudan midemiz bulandı. Adam ayağa kalkıp kendisini güvenliğe şikayet eden kadının yanına gidip ona hakaretlerde bulundu. Hosteslere adama müdahale etmelerini söylememize rağmen umursamadılar. Adam bir koltuktan kalkıp diğerine geçiyor, daha sonra diğer koltuğa. Uçağın içinde bir kargaşa hakim.
Adamdan rahatsız olan herkes yerini değiştiriyor. Uçağın içinde ki hareketlilik bir türlü bitmedi. Sonra adam yerinden kalktı ve geldi önümüzde dikildi ve neredeyse üzerime yığılıyordu. Artık tahammül edemeyip hostese bağırmaya başladık. Bizim hemen yerimizi değiştireceklerini söyleyip ön taraflara aldılar. Tabii uçakta bu olay dizayn edilene kadar bir saat daha geçti. Zaten 45 dakika geç gelen uçağın birde bu şekilde bir saat gecikmesi yolcuları daha fazla germişti. Bunun üzerine uçakta bulunan sakallı, temiz yüzlü 6 tane ağabey vardı. Onlardan birisi ayağa kalkarak hostese “bu yaptığınız çok yanlış, bir kişi yüzünden bütün uçağın dengesini bozdunuz. Eğer bu adamı uçağa almasaydınız bu kadar insan rahatsız olmayacaktı ve bir saat daha geç kalmayacaktık” dedi. Bunu inanın o kadar kibar bir şekilde söyledi ki... Ancak bunun üzerine hostes kız "bana bağırıp, bana kaba davranamazsınız" diye çıkıştı. Ve sonrada "sizi uçaktan indiriyorum. Kalkın yerinizden" dedi. Hepimiz bir şok geçirdik. Derken hostes kaptan yardımcısını yanına alarak geldi. "İşte uçakta ki suçlu bu" dercesine parmağıyla bizim mücahit abimizi işaret ediyordu. Kaptan yardımcısı, abiye çıkışarak “beyefendi sizi uçaktan indireceğiz” gibi laflar söylemeye başladı. Bu esnada bizde de tabiri caizse artık ipler koptu. “Siz kimi indiriyorsunuz? Hiç bir şekilde indiremezsiniz. Eğer o insanları indirirseniz biz de ineriz ve ne gerekiyorsa yaparız” şeklinde atışmalar başladı. Adam geri adım atarak “tamam bir sıkıntı yok lütfen şimdi hepiniz yerinize oturunuz. Ve herkese hayırlı yolculuklar diliyorum” diyerek gitti. Tam rahatlamıştı ki yolculardan birisi abilere ve bizlere hitap ederek “ne var ya adam içmiş ne olacak. Niye abartınız bu kadar. Sizin gibiler (içinde derin anlamlar ifade eden bir kelime) yüzünüzden uçak bir saat gecikti” demez mi? O an o uçağı bu arkadaşın kafasında parçalayasımız geldi. Hosteslerin bize karşı tavırları da ayrı... Tuhaf gerçekten çok tuhaf... Adamın biri zil zurna içiyor, bütün düzeni alt üst ediyor ama buna rağmen o kişi suçsuz ilan ediliyor. Ama diğer taraftakiler sakallı ve başörtülü olunca otomatikman suç unsuru olarak görülüyor. Ne yazık ki insanlardaki ön yargı hem ahlak, hem adalet hem de insanlık adına tüm duygularını alıp götürüyor...
Uçakta yiyecek servisi esnasındaki duyuru ise daha bir ilginç geldi doğrusu: "Sayın yolcularımız bugünkü yolculuğumuza özel olarak mönümüzde bulunan tüm ürünlerimiz yarı fiyatınadır."
Hadi hepinize afiyet olsun..."
Kaynak: Yeni Şafak