Artık Suriye rejimi kendisini korumak için kendi tayfasına bile güvenmiyor. Muhtemel ve olası bir darbeyi önlemek için Rus komandoları stratejik ve hassas mevkilerde devriye görevi icra ediyor ve nöbeti tutuyorlar.
Bu komandoların yeni görevlerinin muhtemel bir askeri darbeyi önlemek olduğu ifade edilmektedir. Suriye rejimiyle Rusya son sıralarda etle kemik gibi birbirlerine geçtiler. İran, Suriye rejimine küçük çaplı silah ve mühimmat tedarik ederken Rusların havadan ve denizden ikmal yaptıkları ve rejimin bekası için ağır silahlar temin ettikleri ifade edilmektedir. Son sıralarda Şam’ın da rejim açısından güvenli hale gelmekten çıkmasıyla birlikte Rus komandolarının devreye girdiği konuşuluyor. Devrimciler son günlerde Şam’ın Tahrir Meydanı olan Abbasiye Meydanına kadar indikleri ve bunun da Şam rejiminde panik havası meydana getirdiği bir sır değil. Rusya, Şam’ın yaptığı katliamları görmezlikten gelmek bir yana suçu komşu ülkelere ve muhaliflere yıkıyor. Gün geçtikçe İran ve Rus rejimleri Suriye’deki kanlı rejimin suç ortağı haline gelmektedir. Ruslar son günlerde bir manevra ile rejimin arkasından çekiliyormuş gibi yapmalarına rağmen bunlar manevradan öteye geçmiyor. ‘Suriye’deki krizin çözülmesi için rejimin bekasını şart koşmuyoruz’ demeleri aslında katliamlar karşısında timsah gözyaşı dökmekten başka bir şey değil. Katar Dışişleri Bakanının Suriye rejimi için söylediği gibi Putin de ‘lef ve devran’ yani ipe un seriyor ve oyalama yapıyor. Putin de ‘Beşşar’ı desteklemiyoruz’ diyor ama sözlerine değil fiillerine ve ellerinin yaptığına bakılmalıdır. Ruslar neden Suriye’de ölen halka gözyaşı döksünler ki, kendileri sürekli olarak 500 yıldan beri Müslüman kanı dökmüyorlar mı? Ruslar, Suriye rejiminin ruh ikizi.
¥
Yetmiyormuş gibi şimdi de Ortadoğu’da Müslüman katliamlarına ortak oluyorlar. Mevhum Ortodokslara yönelik Sünni tepkisinden çekindiklerini söylerken mevhum korkuya karşı canlı katliamların ortağı olmaktan hicap duymuyorlar. Rusya sürekli olarak dış müdahaleye parmak basarken Rus uzmanların oradaki varlığını izah edemiyor! Rejimin hükümranlık hakkının arkasına sığınarak halkın katliamına cevaz veriyorlar. Gerçekten de Suriye’de hükümranlık kime ait? Totaliter rejim altında öldürülen, katledilen halka mı ait yoksa onu acımasızca öldüren rejime mi? Ruslar Annan’ın planının yattığını ve Beşşar’ın halkın galeyanını ve devrimini bastıramadığını görmelerinden sonra tutunacak yeni dallar arıyorlar. Bulamayınca da Beşşar gibi sağa sola yalpalıyor ve saldırıyorlar. İşin özüne gelmek istemiyorlar. Zira geldiklerinde kaybettikleri gün gibi aşikardır. Beşşar rejimi umutsuzluk derekesine ulaşmıştır. Esat üzerinden Moskova bölgedeki son kozunu da kaybetmekle kalmayacak aynı zamanda Suriye rejiminin ardından kaybeden bir ortak ve menfur bir çehre haline gelecektir. Moskova, Suudi Arabistan gibi ülkelerin Suriye’de iç savaşı kışkırttıklarını söylemesine mukabil Annan’la birlikte İran’ı da Suriye meselesinde uluslararası karar vericilerin arasına sokmaya çabalamaktadır. Halbuki, İran zaten Beşşar’ın arkasında değil midir? Alternatifini de yine İran mı belirleyecek? İyi! İran ABD ile birlikte Maliki’yi belirleyecek ardından Suriye’de Rusya ile birlikte Beşşar’ın alternatifini tayin edecek? İran ne Allah aşkına? Heyula mı? Pes doğrusu. Şii jeopolitik Irak’ta ABD ve Suriye’de ise Rusya ile çalışıyor. Bir tek Sünnilerle çalışmıyorlar. Zira onları kendilerine denk görmüyorlar. Onlar olsa olsa tabi ve uşak olur! Irak’ın geleceğini Amerikalılarla tayin ederken Suriye’nin geleceğini Ruslarla tayin etmeye çalışıyorlar.
¥
Lavrov son sıralarda İslam dünyasının sinir uçlarında dolaşıyor. Sri Lanka Dışişleri Bakanıyla ortak basın toplantısı sırasında Annan’ın negatif sessizliğinden cesaret alarak muhalefetin ateşkesi ihlal ettiğini ve Annan planını çiğnediğini söylemiş ve yine meseleyi döndürüp dolaştırıp Sünni-Şii çekişmesine getirmiştir. Sünniler Şii-Sünni gerilimi olmasın diye cellatlarıyla aynı yatağı paylaşmak zorunda mı? Yoksa bunun yolu karşı taraf yani Şii jeopolitiğin veya Tahran hizbinin cellattan vazgeçmesi midir? Lavrov’un bu sözleri ‘mafya mafyayı destekliyor’ şeklinde akis ve yankı bulmuştur, algılanmıştır. Ras-Putin liderliğindeki Yeni Rusya rejimi, mafya rejiminden ibarettir ve Suriye’de ortağı da tam ve halis bir mafya rejimidir. Suriye mafya ailesi tarafından yönetilmektedir. Al-i Şeliş, Esat ve Mahluf aileleri federasyonu. Mafya da totaliter rejimler gibidir. En birinci özellikleri yalan, dolan ve hiledir. Önce öldürürler sonra arkasından yürürler. Rusya’daki Ras-Putin rejimi ile Suriye’deki Al-i Esat rejimi siyasi düet yapmaktadır. Suriye’de yankılanan ‘El Eset ile’l ebed/Sonsuza dek Esat’ sözleri Rusya’da ‘sonsuza dek Ras-Putin’ şeklinde akis bulmaktadır. Bu kadarına Rus komünistler bile cesaret edememişti. Kuzey Kore, İran, Suriye, Küba ve Kaddafi’nin sabık Libyası ile Rusya arasındaki ortak özellik ve bağ nedir?
ABD Dışişleri Bakanı Clinton, Rusya’nın Suriye’de iç savaşı kışkırtan taraflardan birisi olduğunu söylemiştir. İt ite it kuyruğuna buyururmuş. Lavrov mantığı ise ‘kurban sesini çıkarmazsa hiçbir şey olmaz’ yönündedir. İç savaş çıkmaması için kurbanları sessizliğe davet etmektedir. Buna mukabil, devleti mafya haline getirmiş olan yeni Rus elitleri kah Suudi Arabistan’ı kah Suriyeli muhalifleri iç savaş çıkarmakla suçlamaktadırlar. Halbuki, adları gibi biliyorlar ki rejim ilk günden itibaren güvenlik seçeneğini yani halkı kırmayı benimsemiştir. Bilindiği gibi psikoloji de Pavlov köpeği diye bir tabir vardır. Şimdi bu tabir siyasete yansımış ve ‘Lavrov köpeği’ tabiri doğmuştur. Neden böyle bir tabire gerek duyulduğunu soranlara ise ‘köpeklerin birinci özelliği havlamaktır’ diye cevap verilmektedir.
YENİ AKİT