Patanide Her Ay 100-200 Kişi Ölüyor!

Patanili Müslümanların yaşadığı zorluklar hakkında Halk Kurtuluş Cephesi temsilcisi Ahmet Muhtar ile röportaj yapıldı.

Tayland ile Malezya’nın sınır bölgesinde bulunan Patani’de bugün üç milyona yakın Müslüman yaşıyor. Bir zamanlar kendilerine ait bağımsız bir devletleri olan Patanili Müslümanlar 1902 yılında İngiltere’nin Patani topraklarını Tayland’a vermesiyle bağımsızlıklarını kaybetmiş. Bu tarihten itibaren Budist Tayland yönetiminin işgali altında yaşamaya başlayan bölge halkı son derece ciddi insan hakkı ihlalleriyle karşı karşıya.

Kültürel, siyasi ve sosyal olarak Tayland hükümeti tarafından sistematik baskı poltikaları uygulanan Patanili Müslümanlar uzun yıllardır baskı zulüm ve işkence politikaları ile sindirilmeye ve yok edilmeye çalışılıyor.

İHH’da görüştüğümüz Patani Birleşik Halk Kurtuluş Cephesi temsilcisi Ahmet Muhtar ile Patani’nin son durumu konuştuk. Türkiye’ye Patanili Müslümanların durumunu yaşadığı zorlukları anlatmak üzere gelen Ahmet Muhtar ile yaptığımız röportaj:

Umut İslam Ayar: Türkiye’ye neden geldiniz?

Ahmet Muhtar: Buraya gelme sebebim Patani’de ki kardeşlerimizin yaşadıkları zorlukları anlatabilmek, dertlerimize çare bulmak için geldim. Daha önceden gelmek istedim fakat nasip olmadı. Kısmet bugüneymiş. Bizim Türkiye bağımız çok eskilere dayanır, Osmanlı’dan bugüne bağlarımız çok sağlamdır. Sağolsun Türkiye halkı bize bu nokta duyarlı davrandılar. Bende yaşadığımız sıkıntıları anlatmak ve sıkıntılarımızı ifade etmek üzere Türkiye’ye geldim.

Bize Patani’den bahseder misiniz biraz?

Patani’nin tarihi milattan önceki yıllara kadar uzanıyor. Köken olarak Malay ırkından olan Patanililer Müslüman olmadan önce genel olarak Hinduizm’e inanıyorlardı. İslam Patani’ye ilk olarak 1200’lü yıllarda Yemen’den gelen Müslüman tüccarlar vasıtasıyla girdi ve kısa zamanda bütün Patani’de yayıldı. Patani Kralı Antira 1500’lü yıllarda Müslüman oldu ve Patani İslam Krallığı’nı ilan etti. Kral Antira ismini de Muzaffer Şah İsmail olarak değiştirdi ve Patani İslam Krallığı’nın ilk yöneticisi oldu. Patani İslam Krallığı iki yüz seneden fazla sürdü ve bu süre zarfında Patani’yi kırk ayrı krallar yönetti.

Patani İslam Krallığı zamanında Portekiz’den, Hindistan’dan, Çin’den gelen insanlar Patani’de ticaret yapıyorlardı. Ayrıca Asya’daki birçok bölgeden Patani topraklarına gelen öğrenciler İslami ilimleri öğrenmek için buradaki medreselerde eğitim görüyorlardı. Kamboçya, Vietman ve Burma’da İslam’ın yayılmasında Patanili âlimlerin ve davetçilerin büyük etkileri oldu. Tarih boyunca Patanililerle Taylandlıların dedeleri olan Siyamlar arasında savaşlar gerçekleşti.

1700’lü yıllardan sonra Patani İslam Krallığı iç karışıklıklar ve Siyam saldırıları nedeniyle zayıf düştü ve Patani topraklarına Budistler hâkim olmaya başladı. Daha sonraki yıllar Patani İngilizler tarafından işgal edildi ve 1902 yılında İngiltere ile Taylandlılar arasında yapılan anlaşmayla Patani toprakları resmi olarak Budist hâkimiyetine girdi.

Patani Fotoğraf Galerisi İçin Tıklayınız!...

Patani’de Tayland işgale, emperyalist devletlerin birçok ülkede de yapıldığı gibi ülkeyi bölerek başladı. Bu durum nasıl gerçekleşti? Bu halka nasıl yansıdı? Hem inanç hem kültürel değerlere karşı asimilasyon çabaları etkili oldu mu?

Patani devleti özel, müstakil bir devletti 2. Dünya savaşından sonra o bölgenin tamamı Japonya sömürüsü haline geldi, bu sömürgenin içinde Patani’de bulunuyor. Japonya’nın 2. Dünya savaşından yenik çıkması üzerine 1945’te bağımsız olan Patani uzun sürmeden İngiltere’nin yardımıyla Tayland tarafından işgal edildi.

Tayland, Patani halkı üzerinde ahlaki, dini ve daha birçok şeyi bozmak için çalışmalar yaptı. Fakat Patani halkı İslami kimliğinden ödün vermeyerek bu saldırılara karşı direndi, onurlu bir mücadele verdi.

Mesela eğitim kurumlarından bu ifsad çabalarına bir örnek verecek olursak, İçlerinde hiç Budist öğrenci olmayan okullarda dahi buda heykeline yani putlara saygı gösterilmesi isteniyor küçük çocuklardan. Bu politikanın benzerlerini siyasi/soyal birçok alanda sistematik olarak uygulanıyor hükümet tarafından.

Japonya işgalinden sonra 1 senelik bir bağımsızlık dönemi var. Yani Tayland sömüresi altına girmeden önce o süreçte yönetim kimdeydi?

O bir sene bağımsızlık dönemi gibi görüldü fakat bağımsızlık yoktu. Patani halkını kandırmaktan başka bir şey değildi. Yani orada bizimle beraber mücadele ederseniz size yardım edeceğiz diye söz veren Tayland, bir yıl sonra işgale başladı. Patani tamamen oyuna getirildi. Patani halkı tamamen Müslüman bir halk. Ve bu sömürge faaliyetlerine karşı mücadele verenlerde verenlerde halkın kendisiydi.

Tayland hükümetinin Patani’de yaptıkları Türkiye’de bilinmiyor. Bir Suriye, Filistin ya da Arakan gibi bilinmiyor. Patani’de ne gibi baskı, şiddet olayları var? Müslümanlara neler yapılıyor?

2004 yılında yaşanan olayların hepsinin kayıtları var bizde. Hem dosya, hem video, hem kaset olarak… Şubat ayında, tarihi bir yer olan Kilise adında bir Camide sebepsiz yere Tayland askerleri tarafından 36 kişi şehit edildi.

Yine 2004 yılı Ekim ayında bu katliama karşı bir yürüyüş yapıldı. O yürüyüşte de 78 kişi sebepsiz yere şehit edildi. 200 kişide tutuklanmıştı. Sonrasında ise Kokbayi olaylarında 250 şahsın kayıp olduğunu biliyoruz. Buna benzer birçok olay yaşadı Patani halkı. Gerçekten bizim bölgemize yönelik bir duyarsızlık var, bir Filistin veyahut güncel olan Suriye meselesi kadar gündem olamıyoruz. Oysa ki Suriye ve Filistin halkının yaşadığı dramın aynısını bizde yaşıyoruz…

Patani’de İslamcı yapıların durumu nedir? 2004’te o baskılar sonrasında günümüze kadar dört binden fazla kayıp verilmiş Tayland’a karşı gerçekleşen direnişte. Bu bilgiler doğru mu ?

2004 yılından bugüne kadar iki tarafta da karşılıklı kayıp sayımız beş bin kadar. Yani 4.000-5.000 kadar şehit ailesi var.
Patani’de kurulan örgütler var. Patani Birleşik Halk Cephesi, Patani Birleşik Kurtuluş Örgütü gibi.

Patani'de direniş nasıl başladı?

1968’de Patani Birleşik Kuruluş Örgütü Abdurrahman Temira tarafından kuruluyor. Kendisi baya mücadele vermiş. Birkaç sene önce Şam’da vefat etti ve kabri de orada.

1973’lere kadar bu parti siyasi resmi olarak mücadelede bulundu. 1973’ten sonra alınan resmi bir kararla bu partinin askeri bir kanalı olması gerektiğine karar veriliyor. 1975 yılında Patani tarihinde Tayland’a karşı en uzun süren 45 günlük bir protesto yapılıyor. Bu protestoyu gençler organize ediyor ve yarım milyona yakın insan katılıyor. Halkın yoğun katılımı oluyor. Burada 6 genç sebepsizce öldürülüyor. 45 gün süren bu protestodan sonra halka karşı durabilecek askeri bir güce ihtiyaç olunduğu görüldü.

O yarım milyon insanı tek temsil eden Patani Birleşik Kurtuluş Örgütü müydü? Sokağa çıkmak için halkı kim örgütledi?
Tabii bunları parti organize ediyor. Fakat isminin pek duyulmasını istemiyor. Oradaki STK’ların cemaatlerin ve Müslümanların koordinesini sağlıyor ve destekliyordu. Bire bir öne çıkmıyordu. Zaten bu protestolara halkta destek veriyordu. Çünkü bu yürüyüş barışçıl bir yürüyüştü. Daha fazla tepki almamak için bu olayları arkadan takip ediyordu.

Patani direnişi ne durumda?

Patani’de olayla durmuyor, aksine gün geçtikçe artıyor. Taylandlı bir profesörün ölenler hakkında bir araştırması var. Mesela geçtiğimiz Haziran’da 47 kişi öldü, 92 kişi yaralandı. Normale bakarsak aylık 100 ila 120 kişi ölüyor. Yaralananların sayısı da bu şekilde. Şu anda Patani’de 3 hükümet görev yapıyor.

Direniş örgütleri ne durumdalar?

Direniş devam ediyor. Fakat çokça yardıma ihtiyaç var. Sıkıntılarımız var. İhtiyaçlarımız genelde silah oluyor. Tayland’ın nüfusu 86 milyonken biz 6 milyonuz. Tayland’ın gözünü korkutmamız lazım. Onları bertaraf etmeliyiz.

Neyi talep ediyorsunuz Tayland’a karşı?

Bizim hedefimiz tabi ki İstiklal! Bu olmazsa bile Tayland hükümetiyle görüşmelerle uzlaşma sağlamamız gerekiyor.
Bizi kanunen resmi temsil eden tam olarak bir kuruluş yok. Fakat Patani Birleşik Kurtuluş Örgütünü temsilen buradayız.

Ortadoğu’da ki bu devrim sizi de umutlandırdı mı?

Tabi ki umutlandırdı. Bizler sürecin başından beri umutla takip ediyoruz. Yıllardır despot ve diktatörler tarafından yönetilen halklar buna karşı onurlu mücadele vererek sokaklara döküldü. Bu Allah’ın bir yardımı. Biz inanıyoruz ki bölgede ki istikrar diğer zor durumda olan tüm Müslümanlar için bir kurtuluştur. Arakan , Özbekistan, Patani vs. bu bölge halkları Müslümanların bu mücadelesinin sonucunda kendilerinin de özgür olacaklarına inanıyorlar. O yüzden süreci umutla takip ediyorlar.

Suriye’de uzun süredir bir direniş var! Suriye halkının bu mücadelesini nasıl yorumluyorsunuz?

Suriye halkının verdiği mücadele diğer bölgelerde ki mücadelelerden farklı değil! Bizim yaşadığımız neyse Suriye halkı da aynı baskı politikalarına maruz kaldılar . Allaha şükür ki onca imkânsızlığa rağmen hala meydanlardalar ve direniyorlar. Bizde yıllardır türlü imkansızlıklar ile tam techizatlı bir devlete karşı savaşıyoruz. Onların durumlarını anlayabiliyorum. Ama inanıyorum ki bu halk mücadelesi zafer ile sonuçlanacak.

Türkiye halkından ne bekliyorsunuz?

Türkiye halkı, Müslümanlara karşı duyarlı bir halk. Bugüne kadar Patani için birçok yardım çalışması yapıldı. İHH’nın hala bölgede yaptığı çalışmalar var, bizi hiç yalnız bırakmadılar. Fakat birçok noktada hala ihtiyaçlarımız var. İnsani yardım bunların en önemlisi ve aynı zamanda yaşadığımız zulümlerin ve baskıların gündemleşmesi gerekiyor. Türkiye halkının yaşadığımız drama sessiz kalmamaları gündemleştirmeleri bizim için çok önemli. (timeturk - umut islam ayar)

Patani Belgeselleri:

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"