Partiden atılan, Çankaya’ya mı çıkacak?

Ali İhsan Karahasanoğlu

CHP’nin başında şu isim mi olsun, bu isim mi olsun!..

Beni pek ilgilendirmiyor.
Çünkü CHP’nin başında şu ismin veya bu ismin olmasının, bir şey değiştirmeyeceği kanaatindeyim.
Nasıl ki CHP’de milletvekili olan İlhan Kesici, o parti çatısı altında, tüm hayatı boyunca savunduğu ilkelerin tam zıttı dilekçelere imza atmak zorunda kalıyorsa, CHP’nin başına da kimi geçirirseniz geçiriniz, “derin politika” aynen devam edecektir.
Ta ki; CHP’nin derininde yer alanların, o politikaları terketme kararı verinceye kadar.
Yanlış mı düşünüyorum?
Yanlış düşünüyorsam, buyurun söyleyin, Deniz Baykal’a göre çok daha yumuşak görünen Kemal Kılıçdaroğlu, daha genel başkan bile olmadan, başörtü konusunda ne cevap veriyor?
“Kem küm. Başörtü siyasallaşmış olmasaydı ... falan filan”
Hay, siyasallaşma kadar sizin başınıza taş düşsün e mi!..
Sen zaten siyaset yapıyorsun, siyaseti ne diye böyle fena bir işmiş gibi göstermeye kalkışıyorsun be adam..
Kaldı ki; bir hak, birileri bunu istismar etti diye, herkese yasaklanabilir mi?
Ben, düşünce hürriyetini istismar etsem. Önüme gelene küfür etsem. Sadece bana mı ceza vereceksiniz, yoksa herkesin düşünce hürriyetini kısıtlamaya mı kalkışacaksınız?
Seyahat hürriyetini, birisi istismar etse.. Seyahat hürriyetini herkes için kısıtlamaya mı gidersiniz, yoksa kim ne yaptı ise, onun hakkında bir karar mı alırsınız?
Böyle saçmalık olabilir mi?
Böyle saçmaca lafları, bir partinin genel başkanı, bir partinin genel başkanlığına aday olan bir siyasetçi edebilir mi?
Kılıçdaroğlu’na çok görmüyorum.
Şu an istifa eden genel başkanları da, aynı söylemi sergiliyordu çünkü..
Aynı mantıksız söylem, yıllardır bu ülkede, başörtü yasağı için çok önemli bir gerekçe imiş gibi gösterildi, gösterilmeye de devam ediliyor..
Kılıçdaroğlu ile CHP’de bir şey değişmeyeceğini bir kenara bırakın, belki daha da kötü duruma düşebiliriz..
Bunun ilk sinyalleri de, Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları..
Bakın ne diyor Kılıçdaroğlu?
“Keşke Sayın Baykal Köşk’e çıksa. Eğer o gün şartlarımız uygun olursa ve kendisi kabul ederse, Köşk adayımız olur!”
Düşünebiliyor musunuz... Adam o kadar feci bir ahlâkî çıkmaza düşmüş ki.. Partisinin başında bile duramıyor..
% 21’lik partinin başında bile, yük olarak görülüyor..
“Böyle ahlâksız bir fiilin içinde yer alan kişi, partinin genel başkanı olamaz” deniliyor.
Bu sebeble partinin genel başkanı değiştiriliyor.
Ahlâksız fiili sebebi ile partiden ayrılmak zorunda kalan genel başkanı, Kemal Kılıçdaroğlu isimli yeni genel başkan adayımız, tutup Cumhurbaşkanlığı makamına oturtuyor!
15 milyonun temsilcisini, ahlâksız fiilden dolayı tepelerinden atıyorlar. Kemal Bey ise, onu tutup, 70 milyonun tepesine oturtmaya kalkışıyor!
Bu mantıkla gidilirse, “Bakanlıktaki 5000 kadroyu, parti teşkilatımın istifadesine sundum. Ne yani MHP’lileri, RP’lileri mi Adalet Bakanlığı’na alacaktım. Kendi partililerimi aldım” diyen Mehmet Moğultay, yeniden Adalet Bakanı yapılır..
Ahlâksız ilişki, terfi ettiriyor ya.. İSKİ skandalının mimarı Ergun Göknel’i de unutmazlar tabiî ki. Eş-sevgili derken, CHP içindeki çıbanın patlamasına sebeb olduğundan, onu da Aileden Sorumlu Devlet Bakanı yaparlar..
Partiden olaylı şekilde ayrılan Baykal’ı terfi ettirip Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmayı hedeflediklerine göre, “yamyamlar” muhabbeti ile meşhur Çankaya eski Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz da, İçişleri Bakanlığı’na oturtulur herhalde.
Kamer Genç de CHP’ye girmeye hazırlanıyormuş.. Onu da Çiçeklerden Sorumlu Devlet Bakanlığı bekliyor olmalı...
Ha bu arada, Kemal Bey de, kendisi için bir skandal olay bulmalıdır.
Başbakan bile olamayan Deniz Bey, evli bir hanımla yakalandığında Cumhurbaşkanlığı’na terfi ediyorsa, Kemal Bey de Başbakanlık koltuğuna, mutlaka bir skandalın faili olmalı ki çıksın..
Nasıl bir skandala imza atar, onu da artık kendisine bırakalım..

VAKİT