Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bir ilke imza attı ve Can Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Can Atalay'ın daha önceden mahkumiyet kararını onayan daire önceki kararının doğru olduğunu öne sürerek AYM'nin ihlal kararına uyulmamasına hükmetti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi Atalay'ın milletvekilliğinin de düşürülmesi için TBMM'ye bildirimde bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medya hesabından tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin verdiği kararını değerlendirmek üzere, bugün saat 21.00'de TBMM Grubu'nu basına kapalı olarak olağanüstü toplantıya çağırdı.
Özel, "Yaşanan gelişmeler hafife alınamaz, görmezden gelinemez. Bu, anayasayı ihlal suçunun ötesinde anayasal düzene karşı kalkışma girişimidir. Derhal bastırılmalıdır" dedi.
Özel'in paylaşımı şu şekilde:
"Bugün saat 21.00'de Grubumuzu yargıdaki son gelişmeler üzerine olağanüstü kapalı toplantıya çağırdım. Yaşanan gelişmeler hafife alınamaz, görmezden gelinemez. Bu, anayasayı ihlal suçunun ötesinde anayasal düzene karşı kalkışma girişimidir. Derhal bastırılmalıdır."
DAVUTOĞLU: BU KARAR DEMOKRASİYE VE HUKUK DEVLETİNE DARBEDİR
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise, sosyal medya hesabından Yargıtay'ın Can Atalay için "hak ihlali" kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına ilişkin "Bunun adı darbedir." paylaşımı yaptı. Davutoğlu, kararla ilgili "Demokrasiye ve hukuk devletine darbedir, asla kabul edilemez." diyerek tepki gösterdi.
Davutoğlu'nun paylaşımı şu şekilde:
"Bunun adı darbedir. Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararını tanımayıp, üstüne hak ihlali kararı veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulunmasının başka izahı olamaz. Bu karar demokrasiye ve hukuk devletine darbedir, asla kabul edilemez."
Ayrıca Davutoğlu, sosyal medya hesabından "Yargı darbesine karşı kamuoyuna açık çağrımdır." notuyla bir video paylaşarak, Yargıtay 3. Dairesi'nin AYM üyelerine yaptığı suç duyurusuna karşı Saadet ve Gelecek Partisi grupları olarak Yargıtay 3. Dairesi'nin Türk Ceza Kanunu'nun 257. maddesi uyarınca görevi kötüye kullandığı iddiasıyla haklarında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
Davutoğlu, videoda, "Demokrasi ve demokratik hukuk devleti; yasama, yargı ve yürütme arasındaki ilişkileri kesin kurallara bağlar ve hukuk devletinde bir hukuk hiyerarşisi kurar. Bugünkü anayasamız da bu anlamda Anayasa Mahkemesi'ne hukuk hiyerarşisi bakımından en üst konumu vermiş ve AYM'nin kararlarını Anayasa'nın 53. maddesiyle kesinlikle uyulması gereken kararlar niteliğiyle tanımlamıştır. Bu kadar açık bir hüküm olmasına rağmen ve hak ihlali konusunda daha önce benzer örneklerin yaşandığı kararları AYM'nin vermiş olmasına rağmen belli ki bir kurguya dayalı olarak 1. mahkeme bu konuyu Yargıtay'a taşımış ve Yargıtay 3. Dairesi bu akşam hukuk devletine doğrudan müdahale , doğrudan darbe niteliğinde bir karar alarak AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.
"SUÇ DUYURUSUNU SONUNA KADAR TAKİP EDECEĞİZ"
Yargıtay 3. Dairesi'nin AYM üyelerine yaptığı suç duyurusuna karşı biz de Saadet ve Gelecek partisi grupları olarak Yargıtay 3. Dairesi'nin Türk Ceza Kanunu'nun 257. maddesi uyarınca görevi kötüye kullandıkları iddiasıyla haklarında suç duyurusunda bulunacak ve bu suç duyurusunu sonuna kadar takip edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabından Yargıtay’ın AYM kararına "Türkiye'de hukuk sisteminin alt üst oluşunun en açık göstergesidir." diyerek tepki gösterdi. Karamollaoğlu, "Bu karar, demokrasiyle ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi hukukun üstünlüğüne olan güveni zedeler ve toplumsal adalet duygusunu sarsar mahiyettedir. Hiç kimsenin ve hiçbir kurumun hukukun ilkelerini hiçe sayıp temel değerlere karşı tavır alması kabul edilemez." dedi.
Karamollaoğlu'nun paylaşımı şu şekilde:
"Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi kararını tanımayıp, üstüne hak ihlali kararı veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulunması Türkiye'de hukuk sisteminin alt üst oluşunun en açık göstergesidir. Böyle bakıldığında ülkemizde olağanüstü bir durum yaşandığı ve bu olağanüstü durumun kabul edilemez olduğu anlaşılmaktadır. Bu karar, demokrasiyle ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi hukukun üstünlüğüne olan güveni zedeler ve toplumsal adalet duygusunu sarsar mahiyettedir. Hiç kimsenin ve hiçbir kurumun hukukun ilkelerini hiçe sayıp temel değerlere karşı tavır alması kabul edilemez."