Parti kapatmayı zorlaştıralım da!

Abdurrahman Dilipak

Biliyorsunuz herhalde. 29 Nisan’da, saat 11.00’de İstanbul’da Fatih 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde kapatma davası var..

Fatih Asliye Hukuk Mahkemesinin Davanamesi toplam 24 satır.. Tabii “T.C. Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı”nı 3 satır sayarsanız.. Son iki satır ise, “Cumhuriyet Savcısı” ve savcının adı..

Ya da şöyle ifade edeyim, toplam davaname 110 kelimeden oluşuyor.. 23 kelime tekrar tekrar kullanılmış.. Fatih, tarla ve karar gibi mükerrer kelimeleri tek sayarsanız, 77 kelime ile oluşturulan 13 cümleden ibaret bir davaname.. Tabii buna tarih, sayı, dernek adı, adresi dahil..

Suçlamanın jenerik kısmı hariç tümü şundan ibaret: “Yukarıdaki adreste kurulu derneğin 4.11.2008 tarih ve 106 sayılı kararında, Derneğin kuruluş amacı dışına çıkılarak bir kısım tören alanlarında başörtülü kadınların dışarı çıkartıldığı, hakarate ve gayri yasal uygulamalara maruz kaldığı iddia edilerek, törene katılmama ve çocuklarını bu törenlere göndermeme şeklinde karar aldıkları belirlenmesi nedeniyle; Dernekler Kanununun 30/1 a-b maddeleri delaletiyle Medeni Kanunun 89/1 maddesi gereğince derneğin feshine karar verilmesi, kamu adına talep olunur.” İşte bu kadar.

Dernek dediğin ne ki?

Şimdi sıkı durun, bakın Medeni Kanunun 89. Maddesinde ne deniyor: Derneğin amacı, kanuna veya ahlaka aykırı hale gelirse, Cumhuriyet savcısının veya BİR İLGİLİNİN İSTEMİ ÜZERİNE MAHKEME DERNEĞİN FESHİNE KARAR VERİR..

Bu yasa ne kadar MEDENİ’dir size göre.. BİR İLGİLİ! Kim o belli değil..

Davanamede gönderme yapılan diğer yasa maddesi; Dernekler Kanunu 30/1 a-b. Ne deniyor bu maddelerde: “a-Tüzüklerinde gösterilen amaç ve bu amacı gerçekleştirmek üzere sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları dışında faaliyette bulunamazlar.. b-Anayasa ve Kanunlarla açıkça yasaklanan amaçları ve konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacı ile kurulamaz..”

Dava dosyasında iki ilgilinin imzası var.. 01.12.2008 tarihli Dernek Denetleme Raporunda kuruluşun bütün işlemlerin yasalara uygun olduğu belirtilmiş.. 19.01.2009 tarihinde Vali adına Vali Yardımcısı imzası ile “...derneğin amacının dışına çıkarak, vatandaşı ayırımcılığa, kutuplaşmaya ve bölücülüğe sevk ederek halkı Cumhuriyetin ilkelerine ve prensiplerine karşı kışkırtmaya yönelik eylem ve açıklamalarda bulunduğu ve bu yönde çalışmalar içine girdiği bu faaliyetleri ile de kuruluş AMAÇ VE GAYESİNİN dışına çıktığı, (Sevgi ve muhabbetlerimi, saygı ve hürmetlerimi sunarım efendim bunu yazan, yazdıran ve kontrol eden kişilere) dolayısı ile dernek kurma gayesinin kanuna ve ahlaka aykırı hale geldiği tesbit edilen Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneğinin Türk Medeni Kanununun 89. Maddesi uyarınca fehsi gerekmektedir.”

Savcının alıntılandığı bölümde ne deniyor: “başörtülü kadınların katıldıklarında dışarı çıkartıldıkları hakarate ve gayri yasal uygulamalara maruz kaldığı törenlere katılmama ve çocuklarını bu törenlere göndermeyin”

Ne yani, “katılın aşağılanın ve susun” mu denmek isteniyor..

Sivil iteatsizlik, Vicdani ve Felsefi kanaat’a ne oldu..

“gayri yasal uygulamalara maruz kaldığı iddia edilerek, törene katılmama ve çocuklarını bu törenlere göndermeme” çağrısı neden suç olsun?.. Yasa ihlalinin olduğu yerde hukuksuzluk karşısında sessiz kalmamayı, boyun eğmemeyi savunmak nasıl suç olabilir?..

Valilik yazısındaki “Kanuna ve ahlaka aykırılık” nerede?

Resmi toplantıya katılmamak suç mu? Katılmayana ne gibi bir ceza veriliyor..

Bu konuda silahlı bir saldırı mı var.. Genel hukuk, ahlak, kamu sağlığına yönelik açık ve yakın bir tehlike mi sözkonusu?..

Şu iddianın kanıtı ne? ”derneğin amacının dışına çıkarak, vatandaşı ayırımcılığa, kutuplaşmaya ve bölücülüğe sevk ederek halkı Cumhuriyetin ilkelerine ve prensiplerine karşı kışkırtmaya yönelik eylem ve açıklamalar.”

Sözkonusu dernek bir insan hakları kuruluşu!

Resmi ideoloji ve resmi tarih dayatmasına karşı çıkmak suç olabilir mi?

Resmi toplantılara katılmak isteseniz de birileri sizi inancınızın gereğini yaptığınız için dışlıyor, almıyorlar, aşağılanıyorsunuz. “Madem öyle siz de gitmeyin” demek nasıl suç olabilir? Bu ifadelerden nasıl rejime yönelik bir tehdit sonucu, hatta bir derneğin kuruluş gayesine yönelik bir hüküm çıkarılabilir..
Dernek kurulalı yıllar geçmiş. Yöneticiler değişmiş. Bugüne kadar böyle bir iddia ve bulgu yok. Daha sonra biri gelip, bir açıklamadan yola çıkarak kuruluş gayesini sorgulayabilir..

Sözü uzatmaya gerek yok..

Parti kapatmalardan çok çekmiş bir ülkede derneklerin kapatılması da bu kadar kolay olmamalı.. Bu yasanın bu çerçevede yeniden gözden geçirilmesi gerek.

“Bir ilgili”nin yazısı ile, mahkeme harekete geçip, tek hakimin kararı ile bir derneğin kapatıldığı bir ülkede Demokrasiden, örgütlenme ve ifade hürriyetinden söz etmek kolay olmasa gerek..

Hele hele söyleneni anlamak, düşündüğü ifade etmekten aciz bir anlayışla bu sorunların üstesinden gelmemiz mümkün değildir..

Unutmamak gerekirki Sivil toplum aktörlerinin genişletilmiş eleştiri hürriyeti ve kamu otoritelerinin genişletilmiş tahammül yükümlülükleri vardır. Bu öneriler, eleştiriler, alışılmışın ötesinde şok edici nitelikte de olabilir. Anayasanın 90. Maddesine göre, Norm Hukuk statüsünde kabul edilen yasalar uluslararası sözleşmelerle korunan haklara aykırı yorumlanamaz..

Partiler, derneklere göre çok daha fazla koruma altında.. Demokrasilerde sivil ve siyaset bir terazinin iki kefesi gibidir..

Siyasilerin kendileri için istediklerini, siviller için de istemesi gerek.. Bürokrasinin de daha özgürlükçü yorumlarla konuya yaklaşması gerek..

Bu dava bu anlamda Türkiye’de İnsan Hakları ve Hukuk devletinin neresinde olduğumuzun bir göstergesi olacak..

Bu ifadeler Özgürder’i ve Türkiye’yi küçük düşürmez, ama bu tür davalar, arkasındaki imza sahiplerine ve Türkiye’ye zarar verir.. Birileri bu tür davranışları ile korumaya çalıştıkları değerlere zarar veriyorlar.. Normal bir hukuk devletinde bu sözler değil, bu tür suçlamalar suç konusu olabilir.. Selâm ve dua ile..

VAKİT