Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Davutoğlu, "Geçen sene 30 Mart seçimlerine giderken hangi ekip, hangi mantıkla bir aradaysa şimdi 7 Haziran seçimine giderken de aynı ekip, aynı mantıkla bir arada. Yani 'Davutoğlu'nun ekibi, Cumhurbaşkanı'nın ekibi' diye bir ayrım yapmak sunidir, gerçekleri de yansıtmaz" dedi.
Davutoğlu, "Bu süreçte 'Bana kimler yakın' diye bir kriter söz konusu olmadı ya da 'şuna kimler yakın, onları devreye almayım'. Sadece Cumhurbaşkanımız değil başka isimlerle ilgili de kanaatler serdediliyor, objektif kurallar ve saatlerce süren müzakerelerle çıkan bir tablo" şeklinde konuştu.
Bilinilir olmanın tek kriter olduğu zaman şöhretin öne çıktığını belirten Davutoğlu, "Şöhret de siyasette en büyük afet. O şöhret dürtüsü, bilinir olmayla kesiştiği andan itibaren hep bilinir olma kaygısıyla davranan başka bir siyasi elit çıkıyor. Şöhretten daha çok ehliyete, liyakate ve öze baktım" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Herhangi bir beklentiyle geldikleri anda da bilinsin ki bu 550 kişi, her birisi aynı değerdedir. Hiç kimsenin özel bir konumu yok. Şöhret, çok bilinen bir isim ile herhangi bir ilden ilk defa siyasete giren isim arasında şu anda bu yola çıkmış olma özelliği dolayısıyla bir fark da yok."
"Bizim hedefimiz iktidar olmak, iktidar olacağız"
Başbakan Davutoğlu, "Bana en düşman, en ağır şekilde eleştiri dili kullananlar dahil, bütün vatandaşlarımızın kalbine girebileceğimi düşünüyorum" ifadelerini kullanarak, "Bize oy verirse Genel Başkan olarak teşekkür ederim. Oy vermez de gider oyunu kullanırsa, katıldığı için Başbakan olarak teşekkür ederim. Oy vermezse, bir dahaki seçimde 'oy ver' diye çağrıda bulunurum. Üst limitim yok. Birisi iddialı giriyorsa zaten, alt limit diye bir şey koymaz kendine. Bizim hedefimiz iktidar olmak, iktidar olacağız" dedi.
"HDP'ye bir çift sözüm var"
Şimdiden HDP'ye bir çift sözü olduğunu belirten Davutoğlu, "Geçmezlerse bunu bir meşruiyet sorunu haline dönüştürmemeleri lazım. Biz nasıl geçmelerinden razı olacaksak, onlar da o neticeden razı olmalılar. Tutup da şimdi yarışa gireceksiniz, kuralları belli bir yarış ama 'o yarışın sonuçları gayrimeşru' demeye kalkarsanız olmaz" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, başarısız olduğunu hissettiğinde, başarılı olacağını düşündüğü bir arkadaşa bu emaneti devretmenin kendisi için en kutsi görev olduğunu söyleyerek, "Bakalım benim bu kullandığım rahatlıkta Kılıçdaroğlu, Demirtaş, Bahçeli kullanabilecekler mi? Şu anki performansları zaten yüzde 35'i çizdiği için, biliyor kendisi de ki birinci olamayacağının farkında, şimdiden koltuğunu garanti altına almaya çalışıyor aslında. Birinci olmak diye bir kriter koysa, ama yüzde 35 de zor tabi" dedi.
"Koltuğa saplanıp kalmam"
Başbakan Davutoğlu, "Başbakanlık koltuğuna oturdum diye o koltuğa saplanıp kalmam" diyerek, "Hiçbir yerde de bu koltuğu düşünerek, şu veya bu fikrimi saklamam, gizlemem. Ama bu koltuğu eğer millet bana emanet etmişse, bu koltuğun hakkını da tartışma konusu yapmam" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sistem değişirse de değiştiği zaman, o konu neyi gerektiriyorsa onu yaparım. Ama hiçbir zaman kendi içimde, kendimle barışık olmayan bir konuyu savunmam. İçselleştirmediğim hiçbir fikri kim ne derse desin, kamuoyuna çıkıp da gündeme getirmem."
Önemli olanın millet iradesinin siyasi sisteme yansıması olduğunu belirten Davutoğlu, "Şimdi Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmiş ve bu pratik başlamışsa doğru olan, bu sistemin, bu malul sistemin, başkanlık sistemi yönünde evrilmesi. Ama başkanlık sisteminin de çağdaş, demokratik, özgürlükçü niteliğiyle uygulanması" şeklinde konuştu.
Başbakan Davutoğlu, hep beraber anayasayı değiştirecek çoğunluk için çalışacaklarını belirterek, Onun için de başkanlık sistemi için çalışacağız. Onu gerçekleştirdiğimiz ölçüde mesafe alacağız. Değilse de sistemi en iyi şekilde işletecek siyasi olgunluğu göstereceğiz" dedi.
"8 Haziran'da ne olacak kaygısını taşımıyorum"
Başbakan Davutoğlu, "Şu anda Türkiye'de kimse 8 Haziran günü istenilmeyen bir sonuç doğarsa asker müdahale edebilir diye bir kanaat taşıyor mu? Kimsenin zihninde, 8 Haziran ile ilgili bir kaygı yoksa, bugün bunu AK Parti sağladı" ifadelerini kullanarak, "Ben bir Başbakan olarak, 8 Haziran'da ne olacak kaygısını taşımıyorum. Kazanırsam görevime demokratik şartlarda devam edeceğim, kazanmazsam, ki düşük ihtimal, ama kim kazanmışsa ona devredeceğim, ben de kitaplarımı yazacağım" şeklinde konuştu
"Parlamenter sistem özünde Türkiye'de malul doğdu"
Başbakan Davutoğlu, parlamenter sistem, başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin olarak da şunları söyledi:
"Türkiye'de gerçek bir parlamenter sistem işleseydi ve bugün parlamenter sistemi savunanlar, parlamenter sisteme tehdit geldiğinde parlamenter sistemi savunsalardı, yani 'e-muhtıra', yani '367' günü, yani '411 el kaosa kalktı' diye yazdıkları gün, yani 12 Eylül'ün sabahı, yani 28 Şubat'ın akşamı savunsalardı, parlamenter sistem Türkiye'de işlerdi ve kimse de belki başkanlık sistemini gündeme getirmezdi."
Davutoğlu, "Parlamenter sistem, bugün özünde Türkiye'de sakatlıkla, malul doğdu" ifadelerini kullanarak, "Yani 27 Mayıs'tan itibaren parlamenter sistem yok Türkiye'de. Olsaydı parlamenter sistem, bu kadar askeri darbe olmazdı ve cumhurbaşkanlığı makamı bu kadar mücehhez güçle mücehhez kılınmazdı, parlamenter sistemde. Özünde de başkanlık sistemini anlatırken bir yönetim formu şeklinde değil, onun özünü dokuyan insan odaklı, özgürlükçü karakteriyle birlikte ele alacağımız bir çerçeve çizeceğiz."
Başbakan Davutoğlu, asyatik tarzda bir başkanlık modelinin Türk demokrasisinin ulaştığı düzey bakımından zaten doğru olmadığını belirterek, "Türk demokrasinin ulaştığı düzey başkanlık sistemi de olsa, başbakanlık, parlamenter sistem de olsa, zaten toplumsal çeşitlilik, şu ana kadar gelmiş olunan özgürlükler alanının genişlemesi ve sivil toplum formasyonu otoriterleşmeye zaten izin vermez" dedi.
Sporda şiddet
Davutoğlu, "Seçimlere giderken de spor üzerinden gerilim yaratma çabalarına karşı da tüm taraflarımızı birlikte davranmaya, sporda şiddete karşı ortak tutum sergilemeye davet ediyorum'' şeklinde konuştu.
"Bu devleti ele geçirme operasyonudur"
Davutoğlu, "Sivil toplumdan hareketle bürokrasiyi kontrol ederek devleti ele geçirme, devleti yönetme yani millete uğramadan, milletin önüne gitmeden, demokrasi çarıklarını giyip halkın önüne çıkmadan, sistemi by-pass ederek, devleti şu veya bu yolla yönetme çabasının her biri darbe teşebbüsüdür ve devlete karşı bir teşebbüstür" dedi.
Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu ister üniformalı şekilde 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de olduğu gibi bir iç cuntalaşma yoluyla olsun, isterse dini ya da laik, şucu ya da bucu hangi yapı olursa olsun, dışarıda yapılanıp, devlet içine organize şekilde girmişse, rasyonel bürokrasi tercihleri yerine irrasyonel taraftar tercihi yapmışsa, sonra bunu daha ileriye götürüp memur alımlarındaki sınavlarda soruları çalmışsa bu devleti ele geçirme operasyonudur, bunun adını koymak lazım."
"Yargı sistemin tuzudur"
Yargının sistemin tuzu olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, "Kokuyu yok edecek odur" dedi.
Davutoğlu, yeni bir 'Yargı Reformu Stratejisi' hazırladıklarını kaydederek, "Geçen hafta Bakanlar Kurulu'na sunuldu, önümüzdeki günlerde bunu kamuoyuyla paylaşacağız" şeklinde konuştu.
Başbakan Davutoğlu, anayasa değişiklikleri ile ilgili olarak da şöyle konuştu:
"Şimdiye kadar eklektik düşündüğümüz için Anayasayı küçük küçük şeylerle yamadık, bir sonuca varamadık. Baştan itibaren sistemin bütününü soğuk kanlı biçimde, ideolojik kutuplaşmaya varmadan, hep beraber oturup konuşalım seçim sonrasında. Ümit ederiz yeni Meclis temsil kabiliyeti bu anlamda yüksek bir Meclis olur."
"3 dönem kuralına takılan milletvekilleri"
Başbakan Davutoğlu, 3 dönem kuralına takılan milletvekilleri konusuna ilişkin de "Bir kere yanımızdan ayrılmıyorlar. Koltuklarla esas olan koltuklar yan yana durur. Ama kişiler esas ise o koltukta olsalar da yan yanadır, olmasalar da yan yanadır" dedi.
Davutoğlu, savcı Mehmet Selim Kiraz'a ilişkin olarak, seçimlere giderken ya da kritik aşamalarda hep bu tür suikastlerin bir şekilde gündeme geldiğini kaydederek, "Birçok kritik süreçler bu saldırılarla neredeyse tetiklenmeye çalışılmıştır. Bu anlamda bu örgüt bir taşeron örgüttür" dedi.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Birisi avukat kisvesiyle adliyeye girmişse, 'Bütün avukatlar potansiyel suçludur' diye ne ben söyledim ne bir açıklama oldu ne de böyle bir yaklaşımımız var. Bir kere avukatlarımızın bu anlamda içlerinin rahat ve mesleki itibarları bakımından da kendilerinden emin olmaları lazım. Hem diyeceksiniz ki devlet savcısını, yargı mensubunu korusun. Peki nasıl koruyacağız? Gözüne bakıp muhtemel terörist diye ayrım yapma şansımız var mı? Tek şey aramak. Başka bir yöntem varsa onu söylesinler."
AA