Paris’te İlk Soykırım Davası

Ruanda’da 1994 yılında, Hutuler ile Tutsiler arasındaki savaşta 800 bin kişinin ölümüne yol açan çatışmalardan 20 yıl sonra, Paris’te ilk soykırım davası açıldı. Dava olaylarda Fransa'nın rolü üzerindeki tartışmaları da alevlendirdi

Ruanda'da Hutu ve Tutsi etnik grupları arasındaki çatışmalarda soykırımla suçlananlardan Pascal Simbikangwa ilk kez Fransa'da yargı karşısına çıktı.

1994'de Hutular ve Tutsiler arasında yaşanan ve 800 binden fazla kişinin ölmesine sebep olan olayların sorumlularından yüzbaşı Simbikangwa, iddianamede Hutu grupları silahlandırmak, insanlık suçu işlemek ve soykırıma katkı yapmakla suçlanıyor. Ruanda’daki soykırıma göz yummakla suçlanan Fransa, yıllarca sessiz kalmakla suçlandıktan sonra, kendi topraklarında yakalanan soykırım suçluları için 2012 yılında özel bir mahkeme kurmuştu.

Uzmanlar Simbikangwa davasının çok önemli bir sinyal olduğunu belirtiyor. Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu avukatı Celemence Bectarte, “Bu davanın mesajı aynı zamanda aradan geçen bunca yıl sonra sonunda Fransa’nın Ruanda Soykırımı şüphelileri için bir güvenli cennet olmayacağıdır” şeklinde değerlendirmede bulundu.

"AFRİKA OFİSİ"

Öte yandan başta sona kaydedilecek olan ve isteyenlerin TV ekranlarından takip edebildiği mahkeme, uzun zamandır Fransa'yı yaşanan soykırımda rolü olmakla suçlayanlar açısından farklı bir önem taşıyor. Planlı bir soykırıma imza atan Ruanda hükümetinin sadık bir müttefiki olan dönemin Fransa yönetiminin "gizli politikasının" ortaya çıkabileceğine dikkat çekiliyor.

Ruanda cumhurbaşkanı Tutsi kökenli Paul Kagame, 2006 yılında Fransa’yı da soykırıma destek vermekle suçlamış, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler tümüyle kesilmişti. Kagame, özellikle “Turkuaz” operasyonunda Paris’in Hutulara silah ve lojistik destek verdiğini iddia ediyor.

Kagame’nin iddialarını Fransa tümüyle reddediyor. da başkent Kigali’yi ziyaret eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy özür dilemeden, “olanları görememe hatasını” kabul edince ilişkilerde görece yumuşama yaşandı. Ancak ilişkiler hala düzelmiş değil.

Fransa'nın Afrika politikasının meclis denetiminde olmayan ve kararları gizli Elysee Sarayı'nda özel bir ofis olan  Afrika Birimi tarafından tesbit edildiği; ofisin subaylar, politikacılar, diplomatlar, işadamları ve üst düzey istihbarat görevlilerinden oluşan bir ağ üzerinden çalıştığı biliniyor. Mitterand'ın başkanlığı döneminde bu ofisteki sorumluların dava sonucu ortaya çıkacak bilgi ve belgelerle sorumlu tutulabileceği iddia ediliyor.

Dört yıldır cezaevinde bulunan ve bütün iddiaları reddeden Simbikangwa’yı Kigali yönetimi de geri istiyor. Ancak Fransız hakimler bu talebi reddetti. Savunma avukatı Fabrice Epstein ise, "Görünen o ki soykırımın 20’inci yıldönümü yaklaşıyor ve bir suçlu bulmaları gerekiyor” dedi.

Pascal Simbikangwa, ‘bin tepeler ülkesi’ olarak anılan Ruanda’nın, Cumhurbaşkanı Habyarimana ve kendisinin de doğduğu sınır kenti Gseyni’de, Tutsiler’i kaçarken sınırda öldürmek için milislere silah dağıtmak ve insan barajları kurarak Tutsiler’i evlerinde, tepelerde, kiliselerde, silah ve baltalarla öldürtmekle suçlanıyor. Ülkedeki efsaneye göre, “Tanrının uyumayı sevdiği tepeler” diye anılan Ruanda tepelerinde 100 gün boyunca süren katliamda 800 bin Tutsi yaşamını yitirmişti.

Dünya Bülteni

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu