“Paralel Devlet” İddianamesinden Notlar

Mahkemeye sunulan 'Paralel Devlet Yapılanması İddianamesi'nde Cemaat'in 'dünya çapında bir istihbarat örgütü haline geldiği' ifadesi kullanılırken, iddianameye Gülen'in Papa ile çektirdiği fotoğraflar da konuldu.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Okan Özsoy tarafından hazırlanan ‘Paralel Devlet Yapılanması İddianamesi’  mahkemeye sunuldu. Al Jazeera’nin  edindiği iddianame 721 sayfalık iddianamede 143 şüpheli, 209 müşteki, 57 mağdur  var. İddianamede, 'Örgütün Yurtdışı Yapılanması' başlığı altında, Cemaat'in çeşitli ülkelerdeki faaliyetleri sıralanırken, Fethullah Gülen'in Papa ile görüşmesinde çekilen fotoğraflar ve Gülen'in Papa'ya yazdığı mektup da yer aldı. İddianamede, Cemaat'in 'dünya çapında bir istihbarat örgütü haline geldiği' ifadesi kullanıldı. 

Gülen'in Papa'ya yazdığı mektuba, iddianamede, "Açık kaynaklardan temin edilen 08/02/1998 tarihli Papaya Mektup" ifadesiyle yer verildi. Bu bölümün bir gazete haberinden alındığı anlaşılıyor. Zira iddianamenin bu bölümü ve Gülen'in mektubu şu ifadelerle veriliyor:

"Pek muhterem papa cenapları (cenap kavramı bizde daha çok Cenab-ı Allah, Cenab-ı Peygamber örneğinde olduğu gibi Allah ve Resulü hakkında kullanılır) üst başlığı ile başlayan mektubun içeriği çok daha ilginç… İşte o mektup:

Pek muhterem Papa Cenapları, 3 büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonunuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdim. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zaatıalilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız. Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan dinler arası diyalog için papalık konseyi ( PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere de burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazi yardımlarımızı sunmak için size geldik…. 

"Dünya çapında istihbarat örgütü"

İddianamenin devamında da, Cemaat için "dünya çapında bir istihbarat örgütü" tanımlaması yapılıyor:

"Örgütün elinde bulundurduğu, şirketler, okullar, dernekler, vakıflar, üniversiteler, yayın organları, banka ,sendikalar ve sivil toplum kuruluşları sayısı ve büyüklüğü ulaştığı mali güç ve topladığı para göz önüne alındığında dünya çapında bir istihbarat örgütü haline geldiği, Türkiye Cumhuriyeti Devletine gizli, örtülü ve açıktan savaş ilan ettiği, devletin kurum ve kuruluşlarıyla mücadeleye giriştikleri, ellerinde bulundurdukları medya gücüyle psikolojik harp taktik ve tekniklerini uyguladıkları, dünya siyasetine şekil vermeye çalıştıkları örgüt liderinin kendisini dünya imamı olarak gördüğü, dünya müslümanlarının ruhani liderliğine soyunduğu, Yukarıda anlatıldığı üzere Hristiyan aleminin ruhani lideri olan papa ile siyasi birliktelik oluşturup müslümanlarca kutsal sayılan yerlerin idaresinin dahi üç dinin temsilcisine verilmesi gibi BM'ye önerge verebilecek seviyede dünya çapında dini ve siyasi argümanlar organize etmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı paralel yapılanma teşkil ettirdikleri, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel siyasetlerine aykırı siyaset geliştirip uygulamaya koymaya çalıştıkları göz önüne alındığında paralel devlet yapılanmasının gücü ve boyutları daha iyi anlaşılacaktır."

'En çok askerler ve AKP'liler dinlenildi'

Savcı Okan Özsoy tarafından hazırlanan “Paralel devlet yapılanması” iddianamesinde yasa dışı dinlenen kişiler hakkında ayrıntılı istatistiksel veriler de yer alıyor. İddianameye göre en çok üst düzey askerler dinlenildi. Partiler arasında ise AK Partililer yasa dışı bir şekilde en çok dinlenenler.

Savcı Okan Özsöy tarafından hazırlanan İddianamede “Çok sayıda siyasetçi, bürokrat, akademisyeni gazeteci, işadamı ve sivil toplum kuruluşu mensubunun gerçekte bağlantılı olmadıkları suç ve suç örgütleri ile ilişkili gibi gösterilerek haklarında dinleme kararı alındığı, bazı mahkeme kararlarının ise sahte isimlerle ya da açık kimlik bilgisi belirtilmeksizin IMEI numaraları üzerinden verildiği tespit edilmiştir.” Deniliyor. İddianamede bu şekilde dinlenen kişilerin siyasi mensubiyetleri tek tek sıralandı.

Yandaki grafikte toplam 356 siyasi kişinin usulsüz şekilde dinlendiği iddia edilerek en çok dinlenenlerin AK Parti’liler olduğu belirtildi. İkinci sırada MHP, sonra da sırasıyla CHP ve BBP geliyor. İddianamenin 682. Sayfasında kabine üyelerinin sık görüştüğü kişiler üzerinden dinlendiği belirtilerek 2012 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Antalya’ya İl Kongresi’ne gittiği dönemde AK Parti Antalya İl Başkanı’nın açık kimliği gizlenerek 26 gün süreyle teknik takibe alındığı kaydedildi. İddianamede ayrıca özel hayatlarına ilişkin görüntülerinin yayınlamasının ardından 2011 seçimleri öncesinde MHP’den istifa edip milletvekilliğinden çekilen 10 milletvekilinin dördünün de istifa etmeden önce iletişimlerinin tespit edildiği yer aldı.

İddianamede usulsüz olarak dinlenen kişiler mesleklerine ve çalıştıkları kurumlara göre de ayrıldı. En çok dinlenen kesim olarak üst düzey askeri yetkililer öne çıktı. Askerleri üst düzey emniyet mensupları ve üst düzey bürokratlar izledi. İddianameye göre meslek ve kurumlarına göre usulsüz olarak dinlenen kişiler yandaki gibi sıralandı.

İddianamede bu dinlemelerinin suçu aydınlatmak için değil, hedef kişilerin bütün hayatını sıkı takip altına almak için yapıldığı iddia edildi.

“Hedef kişiler hakkında organize suç örgütü üyesi olmak, uyuştuırucu madde ticareti yapmak, terör örgütü üyesi olmak gibi, farklı konularda art arda kararlar alınması, bazen yıllarca devam eden teknik takibe rağmen hiçbir adli işlem tesis edilmemiş olması ve hayatın olağan akışı içerisinde aynı kişinin yukarıda sayılı suçların tamamını işlemesinin gerçekçi olmaması göstermektedir ki dinlemelerde amaç bir suçun aydınlatılması değil hedef kişinin bütün hayatının sıkı bir takip altına alınmak istenmesidir.”

Cemaat'in 'imam' gücü

‘Yasadışı dinleme’ soruşturmasının iddianamesinde Gülen Cemaati’nin yapılanmasına, örgütlenme modeli ve amacına dair değerlendirmeler yer aldı. İddianemede, Cemaat'in iç işleyişinin yanı sıra, hem özel hem de çok sayıda devlet kuruluşunda 'Cemaat imamları'nın yer aldığı ifade ediliyor.

143 şüphelinin yer aldığı ‘Yasadışı Dinleme’ iddianamesinde Gülen Cemaati’nin örgütlenme modeli ve hiyerarşik yapısına dair iddialara yer verildi. “Örgütün kuruluşu, tarihi, yapısı, çalışma usûl yöntemleri ve amacı” başlığıyla anlatılan yapılanmada Cemaat’in 'coğrafi', 'sektörel' ya da 'kurumsal' anlamda, "imam" olarak ifade edilen sorumlulardan oluşan bir çalışma ve hiyerarşik düzene sahip olduğu belirtildi.

İddianamede, Gülen Cemaati, FETÖ/PDY (Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) olarak isimlendirildi.

Hiyerarşik yapı

Örgütün Hiyerarşik yapısı iddianamede şu şekilde yer aldı:

  1. İstişare Grubu
  2. Dünya imamı
  3. Coğrafi bölge imamı
  4. Ülke imamı
  5. Bölge imamı
  6. İl imamı
  7. İlçe imamı
  8. Semt imamı
  9. Mahalle imamı
  10. Ev imamı (Işık evleri)
  11. Ser rehberler
  12. Belletmenler
  13. Öğrenciler ve örgüt mensupları (Şakirt ve Şakirdeler)

İddianamede, “Örgütün hiyerarşik yapısı, günümüzde çok daha gelişmiş ve karmaşık bir hal almış olup, alınan ifadeler ve yapılan çalışmalarda örgütün mevcut yapılanmasının aşağıda gösterildiği şekilde olduğu anlaşılmıştır” denilerek şu ifadelere yer veriliyor:

'İmam' yapılanması

FETÖ/PDY Örgütü; 'coğrafi', 'sektörel' ya da 'kurumsal' anlamda, "imam"olarak ifade edilen sorumlulardan oluşan bir çalışma ve hiyerarşik düzene sahiptir. FETÖ/PDY mensuplarınca "Kâinat İmamı” ve “Mehdi” olarak kabul edilen Fethullah GÜLEN‟in liderliğini yaptığı örgüt; Danışman Kadrosu, Kıta İmamları, Ülke İmamları, Bölge İmamları, İl İmamları, İlçe İmamları, Esnaf İmamları, Semt İmamları, Ev İmamları üzerinden örgütlenmiş ve tabana yayılmıştır. Kıta, ülke, bölge, Şehir, ilçe, semt ve ışık evi sorumlularının yanı sıra kamuda (Bakanlıklar ve taşra teşkilatları, yerel yönetimler, üniversiteler, kamu iktisadi teşebbüsleri) ve özel sektörde (Hukuk büroları, bilişim şirketleri, muhasebe firmaları vb.) faaliyet gösteren kurumların her birinin başına örgüt tarafından “imam ” olarak adlandırılan ilgili kurumların hiyerarşik yapıları dışında sorumlular atanmaktadır.

"Örgütün amacı"

İddianamede, ‘örgütün amacı’ şu şekilde ifade edildi:

“Kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suiistimal ederek, “Himmet” adı altında topladığı fınans ile yurtiçi/yurtdışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin tüm anayasal kurumlarını (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek olduğu geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır.”

İddianamede, “Fethullah Gülen’in ilk başlarda, faaliyetlerini daha ziyade 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırdığı, teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubu ile kendi adı ile anılan örgütünü kurduğu” ifade edildi.

“Özellikle 1990’lı yılların başından itibaren yurt dışına da açılmaya başlayan yapı, zaman içerisinde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale gelmiştir.”

Yönetim modeli

İddianamede, “Örgütün Yönetim Modeli” başlığı altında ise, “Pensilvanya Örgütü 'lider merkezli' bir yapıya sahiptir. Lidere en yakın insanlar liderin koruyucusudurlar” denilerek şöyle devam edildi:

“'Lider' etrafında örgütlenen hareketin en dışında ise, 'örgüte ilgi duyanlar' bulunur. Bu tür bireyler önemlidir; çünkü örgüt meşruiyetini sempatizanlarının sayıca çokluğuna dayandırmaktadır. Bu bireyler esas itibariyle örgüt içinde değillerdir, ancak örgüt dışında da değillerdir. Sadece örgüte ilgi beslemektedirler.”

İddianamede, “FETÖ/PDY örgütlenmesi; gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kağıtları ile haberleşme, özgeçmiş raporu verme (CV) ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasadışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır” deniliyor. 

"Paralel Devlet Kurma Çabaları"

İddianamede, Cemaat'in 'paralel devlet kurma çabaları' başlığı altında ise, Fethullah Gülen için "İlk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş; bu nedenle, mevcut sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir" denildi:

"Örgütün özellikle, TSK, Emniyet, Yargı, MİT, Mülkiye ve bürokrasideki örgütlenmesi ile yasadışı faaliyetleri, muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girmiştir. F.GÜLEN ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş; bu nedenle, mevcut sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir. FETÖ/PDY, yurt içinde ve yurt dışında çok miktarda vakıf, dernek, özel okul, şirket, dershane, öğrenci yurdu, yayın organı, gazete, TV istasyonu, faizsiz finans kurumu, sigorta şirketi ve radyo istasyonunu denetim altında bulundurarak; amacına uygun planlı, programlı ve gizli olarak faaliyetlerini yürütmüştür. FETÖ/PDY‟nin, diğer devlet kurumları gibi polis teşkilatı içinde de örgütlendiği, öteden beri kamuoyu tarafından bilinmektedir. Örgütün ulaşmak istediği nihai hedefler göz önünde bulundurulduğunda, bu son derece 'anlaşılabilir' bir durumdur. Zira Emniyet Genel Müdürlüğü; adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa eden ve aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip olan bir devlet kurumudur. Bu nedenle, örgütün sızıp kontrolü altına almaya çalıştığı kurumların başında gelmesi de oldukça doğaldır. Örgüt, Emniyet Teşkilatı'ndaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra, buradaki gücünü operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır."

"1306 Dershane, 1321 Dernek..."

İddianamede “Örgütün Denetimi Altında Bulundurduğu Kuruluşlar” başlığı altında ise, Cemaat’e ait kuruluşların sayıları şu şekilde sıralandı:

Dershane: 1306
Okuma Salonu: 111
Özel Okul: 985
Dernek: 1321
Vakıf: 97
Üniversite: 17
Şirket: 1272
Yurt: 833
Yayın Organı: 45
Sendika: 35
STK: 7
Sigorta şirketi: 3
Banka: 1
Gençlik Merkezi: 4
Kreş: 10
Sosyal Tesis: 2

FBI’dan gelen not defteri

“Paralel Devlet Yapılanması İddianamesi"nde FBI tarafından ABD’de gözaltına alınan Osman Hilmi Özdil’in defterindeki isimler de yer aldı. Defterde, Ergenekon soruşturması henüz başlamamışken, Ergenekon sanıklarının isimleri yer aldı.

Eski Emniyet Müdürlerinden Hanefi Avcı 2010 yılında yazdığı “Haliçte Yaşayan Simonlar” adlı kitabında “Kozanlı Ömer” olarak tanınan Osman Hilmi Özdil’in Fethullah Gülen’in Emniyetten sorumlu imamı olduğunu yazmıştı. Özdil, 18 Nisan 2007 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’ne girerken FBI tarafından gözaltına alınmış, sorgulanmış üzerindeki bazı belgeler kopyalanmıştı. 2014 yılında “Paralel Devlet Yapılanması” soruşturması kapsamında FBI ile yapılan yazışmalar neticesinde Özdil’in üzerinde çıkan not defterinin bir kopyası Türkiye’deki soruşturma ekibine gönderildi. İddianame'ye göre yapılan incelemede not defterinde bazı isimlere rastlandı. Bu isimlerin büyük bir kısmı Özdil’in gözaltına alınmasından iki ay sonra İstanbul Ümraniye’de bulunan el bombaları ardından başlayan Ergenekon Davası soruşturmasında tutuklanan isimlerdi.

Savcı’ya göre bazı isimler kısaltılmış veya harf değişikliği yapılarak sadece kendisinin anlayacağı hale getirilmişti. İddianame'nin 629. sayfasında yer alan bilgiye göre Ergenekon Davası başlamadan Özdil’in nok defterinde yer alan Ergenekon sanıkları şunlar: Ümit Sayın, Şener Eruygur, Mustafa Balbay, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Emin Şirin Kemal Yavuz ve Taner Ünal.

Savcıya göre aynı not defterinde yer alan “H.Ozkasnad” 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklanan emekli Tümgeneral Erol Özkasnak. Yine aynı defterdeki “Kuridakai” ifadesi ile kastedilen de 28 Şubat Soruşturması kapsamında ifadesi alınan emekli Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’ydı.

Savcı iddianamesinde bu durumu dikkat çekici bularak şu ifadeleri kullandı: 

"Yukarıda isimleri yazılı şahısların bir bölümünün, 12/06/2007 tarihinde Ümraniye'de bir gecekonduda el bombalarının bulunmasıyla başlayan Ergenekon Davası sanıkları arasında yer alması ve şahıslar hakkında henüz bir yargılama süreci dahi başlamamışken, aylar öncesinde anılanlarla herhangi bir şekilde diyaloğu bulunmayan O.H.ÖZDİL'in 18/04/2007'de ele geçirilen notları arasında isimlerinin yer almasının, oldukça dikkat çekici."

'İşadamı da dinlenildi, manken de'

Yasadışı dinleme iddianamesinde siyasetçisinden bürokratına, iş adamından mankenlere kadar kamuoyunun yakından tanıdığı birçok isim müşteki-mağdur olarak yer aldı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi'nde yasadışı dinleme yapmakla suçlanan 143 şüpheli hakkındaki iddianamede, siyasetçisinden bürokratına, iş adamından mankenine kadar kamuyonunun yakından tanığını 57 isim mağdur olarak yer aldı.

PKK ile mücadele koordinatörü listede

Bu isimlerden biri 2. Ordu Komutanlığı yapan emekli General Edip Başer… 2006-2007 yılları arasında 'PKK ile Mücadele Özel Koordinatörü' olarak görev yapan Başer, telefonları yasadışı dinlenildiği için mağdur olarak yer aldı.

Üzeyir Garih’in kızı mağdur

Mağdur isimler arasında 2001 yılında hayatına kaybeden Üzeyir Garih’in kızı Daila Garih de var. Garih’in telefonları  yasadışı dinlenildi. MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ da listede yer aldı. Özdağ da telefonları dinlenilen isimler arasında.

Manken, oyuncu, kulüp yöneticisi...

Manken Deniz Akkaya, program sunucusu Müge Anlı, oyuncu Peker Açıkalın, Gençlerbirliği Spor Kulübü yönetici İlhan Cavcav da mağdurlar arasında iddanamede yerini aldı.

İşadamları ve gazeteciler

İddianamede müştekiler de mağdurlar gibi kamuoyunun yakından tanıdığı isimler. Aydın Doğan, Mehmet Ali Yalçındağ, Kadir Mısırlıoğlu, Rifat Hisarcıklıoğlu, İnan Kıraç, Fikret Bila, Fatih Altaylı gibi işadamı ve gazetecilerin yanı sıra emniyet görevlileri de iddianamede.

İstanbul Emniyeti'nin başı da müşteki

Bu isimlerin en başında ise şu an  İstanbul Emniyet Müdürü olan Mustafa Çalışkan var. Emniyet Müdürü Çalışkan’a müşteki olarak iddianamede yer verildi. Eski Emniyet Müdürü olan ve bir dönem cezaevinde kalan Hanefi Avcı da müşteki oldu.

Kaynak: Al Jazeera

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu