Arap dünyasında dikta rejimlerine karşı halk hareketleri başlayınca bazı komplo teorilerinin ve bu teorilere bağlı olarak yapılan yorumların etkisiyle zihinlerde "Acaba bu ayaklanmaların arkasında da ABD ve diğer emperyalist güçler mi var? Onlar bölgeyi yeniden şekillendirmek için bütün bu ayaklanmalardan yararlanmaya mı çalışıyorlar?" şeklinde sorular canlandı.
Oysa işin gerçeğinde ayaklanmalar bir toplumsal vakıa olarak ve emperyalistlerin önceden planlamasına göre değil bir emrivaki olarak karşılarına çıkmıştı. Ama tabii ki hadiselerin dışında kalmak ve gelişmelerin tümüyle kontrolleri dışında cereyan etmesine razı olmak da istemiyorlardı. Libya'ya önce başını Fransa'nın çektiği bazı Avrupalı güçlerin öncülüğünde, ardından ABD'nin de dâhil edilmesiyle başlatılan, sonra tamamen NATO'ya devredilen askerî müdahalenin öncelikli amacı da sivillerin Kaddafi saldırılarına karşı himayesi değil gidişata hâkim olmak için daha aktif bir şekilde devreye girmekti.
NATO'nun askerî müdahaleyi özellikle denizden yürütmesi ve herhangi bir kara operasyonuna girişmemesi, Kaddafi sultasına tümüyle son vermeyi bir hedef haline getirmemesi, bilakis ona zaman kazandırarak içerideki çatışmaların uzamasına sebep olması bizim tahminimize göre hâkim şartların doğurduğu bir sonuç değil stratejik ve askerî bir taktiktir. Bu yolla bir yandan Libya diktatörüne zaman kazandırılmış, muhalif silahlı gücün biraz daha yıpratılıp elindeki imkân ve birikimi kullanmasına sebep olunmuş böylece dış yardıma mahkûm edilmiştir. Savaş ortamında bir yandan elindeki imkânları tüketirken diğer yandan normal çalışma düzeninin dumura uğramasından dolayı kaynak temin edememenin sonucunda böyle bir yardıma ihtiyaç duyacağı tahmin ediliyordu.
Emperyalizmin zayıf ülkelere para desteği ise gerçekte bir yardım değil prangadır. Çünkü bu para aynı zamanda siyasi mecranın belirlenmesinde ve özellikle yeniden yapılanma merhalesinde önemli birtakım dayatmaların aracı olarak kullanılmaktadır.
NATO müdahalesiyle bağlantılı olarak oluşturulan Libya Temas Grubu'nun Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi (Ebu Zaby)'de yaptığı toplantıda Libya'daki muhalif güce bir milyar üç yüz milyon dolar civarında yardım vaat edildiği bildirildi. Bu yardımların içinde Fransa'nın dondurmuş olduğu ve Libya yönetimine ait 400 milyon dolar da var. Yani Libya'nın, Libya halkının parası. "Yardım" olarak lanse ediliyor ama gerçekte Libya'nın kendi parası. 600 milyon dolar vaat de İtalya'dan. Tahmin ediyoruz bu da İtalya'nın Libya üzerinden kazandığı paranın çok az bir kısmını oluşturuyor. Önemli bir kısmı da Kaddafi'nin peşkeşlerinden oluşmaktadır. Ama artık onun defterden silinmesi sebebiyle muhalif güçler muhatap alınıyor.
Görünüşte NATO'nun askerî müdahalesi gibi Libya Temas Grubu kanalıyla vaat edilen yardımlar da "insancıl" ve destek amaçlı. Çünkü Libya'da aylardan beri devam eden savaş özellikle muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde kaynakların tamamen tükenmesine sebep olmuş durumda ve bazı yerlerde yiyecek maddelerinin temin edilmesinde bile zorluk çekiliyor.
Ama bu yardımlar da "hayır" amaçlı verilmiyor tabii ki. Emperyalizm hem askerî hem de ekonomik müdahale yoluyla Arap dünyasındaki yeni yapılanma merhalesinde bölgeye Libya üzerinden bir çengel atmaya çalışıyor.
Türkiye, hadisenin tümüyle dışında kalması durumunda karar mekanizmasının da dışında kalacağını düşünerek NATO müdahalesine iştirak ettiği gibi Libya Temas Grubu'na da katılma ve muhalif güçlere 100 milyon dolar yardım vaadinde bulunarak ekonomik stratejiye de müdâhil olma ihtiyacı duydu. İçinde bulunduğu şartların Türkiye'yi bu şekilde müdâhil olmaya zorladığı gerçeğini kabul etmek ve Sayın Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun girişimlerini anlayışla karşılamak gerektiğini düşünüyoruz. Fakat henüz uluslararası alanda karar mekanizmasında yön verici konumda olmadığı gerçeğini de kabul etmek durumundayız. Bu durum karşısında İslâm coğrafyasındaki popülaritesini ve halklardan gelen desteği iyi değerlendirmesi, emperyalist stratejilere karşı tavır koyucu olabilmesi, bu amaçla halk iradesine yönelmesi takdire değer sonuçlar elde etmesini sağlayacaktır. NATO müdahalesine iştiraki hakkında bunu söylemek mümkün değildir.
YENİ AKİT