Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER
Koronavirüs sağlık başta olmak üzere çok farklı alanlarda ciddi sorunlara sebep oldu. Salgına bağlı ölümler insanların yaşam şekillerini değiştirirken bu değişime bağlı olarak birçok sektörde de daralmalar yaşandı.
Gıda sektörü başta olmak üzere koronavirüsün sebep olduğu koşullardan orta ve dar gelirli kesimler etkilenmeye devam ediyor. Esnafların pandemi önlemlerine bağlı olarak yaşadıkları sorunlar ise medyada bir şekilde göz ardı ediliyor. Pandemi önlemlerinde normalleşme daha ziyade ‘okulların açılması’ tartışması üzerinden yürütülüyor.
Kısıtlamalar ve artan maliyetlerle ciddi problem yaşayan esnaf doğal olarak fiyat artırımına gidiyor. Bu durumda da iktidara yakın medya tarafından hedef haline getiriliyorlar. ‘Fırsatçılık’ başta olmak üzere çeşitli suçlamalara maruz kalan bu kesimler ciddi bir darboğazın eşiğinde.
Pandemi önlemleri anlaşılabilir bir zeminden neşet ediyor. Bu hususa kimsenin itirazı yok ancak ‘normalleşme’ ihtimali konuşulduğunda kimse esnafın sıkıntıları üzerinden meseleye yaklaşmıyor. Ekonominin gidişatına doğrudan etkisi olmayan ‘okulların açılması’ konusu ise temel tartışma zemini olarak sık sık gündem oluyor. Problem de burada başlıyor…
En başta hafta sonu sokağa çıkma yasağının kaldırılması ve esnafın dükkân açabilmesi normalleşmenin en öncelikli meselesi olmalı. Borçlara yönelik daha kapsamlı düzenlemeler ise aciliyeti olan konular arasında. Konya Büyükşehir Belediyesi örneğinde olduğu gibi devletin esnafın en azından kira, elektrik, su vb. giderlerine yardımcı olması gerekiyor.
Tüm bunlar sağlandıktan sonra okulların açılması tartışması anlamlı bir zemine oturabilir. Okulların açılmasının ekonomiye dolaylı etkisi de göz ardı edilmemeli ancak öncelik konusunda nerede durduğu bize göre oldukça tartışmalı. Aslında malum facia müfredat sebebiyle gençlerin okula gitmediği her günü kâr hanesine yazmak bile mümkün!